Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Ekim 2024

​Ne istiyorsunuz öğretmenlerden?!

Maaşlarından izin haklarına, kılık kıyafetlerinden mesleğin gerekliliklerine, çalışma saatlerinden çalışma ortamlarına kadar her yönüyle, toplumun, kamuoyu önünde tartıştığı, eleştirdiği ve bazen de eleştiri sınırlarını aşıp linç etmeye çalışıldığı iki meslek ne yazık ki doktorlar ve öğretmenler. Konuya hakim olsun olmasın fark etmeksizin herkesin muhakkak bir fikir beyan ettiği ahkam kestiği sosyal medya mecralarına baktığınızda öğretmenlere ve doktorlara ne kadar haksızlık yapıldığını rahatlıkla görebilirsiniz. Hakarete varan ifadeler kullananlar bile var. Okullarda veya hastanelerde bu iki meslek gurubuna yapılan fiili saldırıları da işin içine katarsanız ne kadar zor koşullarda çalıştıklarını iyi niyetli olan herkes anlayabilir.

Bugünlerde de en büyük linç kampanyası öğretmenlere karşı yürütülüyor. 11-15 Kasım tarihleri arasında sürecek “ara tatil” ile ilgili tartışmalar almış başını gidiyor. Malumunuz Bakan Bey önceki aylarda veya geçen sene idi tam hatırlamıyorum bir açıklama yapıp Kasım ve Nisan aylarındaki ara tatillerin online olmayacağı ve okullarda yüzyüze yapılacağını söylemişti. Bakan Bey’in güzel bir uygulaması var; her ay bir ilde “öğretmenler odası buluşmaları”adı altında öğretmenlerle buluşuyor. Onları dinliyor, öğretmenlerden gelen sese kulak veriyor. Bu çok kıymetli bir şey. Düşünün bir bakan gelmiş karşınızda oturuyor ve sizi muhatap alıp dinliyor. Sözünüzü Bakan Bey’e ulaştırabiliyorsunuz. Keşke bu gelenek yıllar, on yıllarca sürse…

Sözü çok fazla dağıtmadan konuya devam edeyim. Bakan Bey daha önce okullarda yapılacak dediği ara tatil ile ilgili X hesabından bir açıklama yapıp öğretmenler odası toplantılarında öğretmenlerden gelen yoğun talep üzerine ara tatilin online yapılacağını duyurdu. Zaten kıyamet de bundan sonra koptu. Sosyal medyaya baktığınızda onlarca eleştiri ile karşılaşırsınız; Öğretmenler uyuyor, öğretmenler çalışmıyor, öğretmenler tatil yapacak, öğretmenler bedavadan para kazanacak gibi onlarca ifade var. Yazımın başında dedim ya, en çok haksızlık yapılan, herkesin en çok ahkam kestiği ve bilgi sahibi olmadan fikir beyan ettiği, eleştiri sınırlarını aştığı iki meslekten biri öğretmenlik diye. Alın, ara tatil ile ilgili sosyal medyada biraz araştırma yapın korkunç ifadelerle karşılaşırsınız!

Kendi öz çocuklarımıza bile evde zar zor baktığımız, zapt bile edemediğimiz bu çocukları öğretmenlere emanet ediyor ve onlarla baş etmesini istiyoruz. Çok yoğun çalışan, yorulan, zorlu koşullarda öğrencilere faydalı olmak için koşuşturan bu öğretmenlerin de dinlenmeye hakkı yok mu? Varsayın bir hafta rapor aldı, okula gitmedi, dinlendi ne olacak? Bir hafta çocuklarımız evde dinlenirken öğretmenlerimiz de evde istirahat edip dinlenir veya tatil yaparsa ne olur ne eksilir, kime ne zararı dokunur? Kaldı ki öğretmenler kilometrelerce yol kat edip okullarına giderse bu eleştirileri yapıp linç etmeye çalışan insanlara ne gibi bir faydası dokunacak? Doğrusunu söylemek gerekirse öğretmenlerin okula gitmesinin öğretmene de bir faydası yok. Çünkü okullarda özel olarak yapacakları bir şey de yok.

“Öğretmenleri yetiştirelim, uzmanlaştıralım, alanlarında çok iyi olsunlar, yeni fikirler ortaya çıkarsınlar, eğitim sistemimizde başarıyı yakalayalım, öğrencilerimiz uluslararası sınavlarda derece elde etsinler ve tüm bunları ara tatillerde online seminer yapmak yerine okullarda alacakları eğitim sayesinde yapacağız, başaracağız” derseniz inanın en önde koşan öğretmenler olur. Sabahın erken saatlerinde meslek aşkı ile okulun kapısına dikilirler. Ama ara tatil döneminde alacakları seminer ile değil başka alanlarda alacağımız radikal kararlar ile bunu gerçekleştirmelerini sağlayabiliriz. Ayrıca bunu gerçekleştirmek de sadece öğretmenlerin görev veya sorumluluğunda değil; yöneticiler, öğretmenler, veliler, öğrenciler ve dahası öğretmenleri eleştiren linç eden toplumdaki insanların da sorumluluğunda. Herkes topyekûn elini taşın altına koyduğu, sorumluluk aldığı ölçüde başarı grafiğimiz artar.

Anne babalara soruyorum: Dışardan getirdiği kesici delici aletle evde dolaşan veya üzerinde zararlı madde taşıyan/kullanan kendi öz çocuğunuzun yanında kendinizi güvende hissedebilir misiniz? Nasıl ki o ev ortamında kendini güvende hissetmiyor, huzursuz veya tedirgin oluyorsanız öğretmenler de sınıflarında, okullarında aynı çocuk profili ile mücadele ediyor, farkında mısınız? Tertemiz, eli ayağı düzgün çocukların yanı sıra bu tür çocukları da eğitmeye çalışıyor, hayatını riske atarak. Demem o ki öğretmenleri eleştirmeden önce lütfen önce empati yapalım, kendimizi onların yerine koyup hayata onların gözüyle bakalım. Anne baba olarak tahammül edemediğimiz kendi öz çocuklarımızın tüm kahrını çeken bu meslek grubuna haksızlık etmeyi bırakalım artık.

Online yapılacak ara tatilde eğitim camiamızın bel kemiği olan eli öpülesi tüm öğretmenlere iyi tatiller diliyor, bu kararın alınmasında güçlü bir irade gösteren Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’e kendi meslektaşlarını, öğretmenlerini sahiplendiği, seslerine kulak verdiği için de teşekkür ediyorum.

Tüm öğretmenlere iyi tatil dileklerimle…