Ne istiyorsunuz bu çocuklardan?!
Her gün istismara maruz kalan, suça sürüklenen, küçük yaşta iken evlendirilen, çocuk yaşta anne olan, zorla çalıştırılan, ensest ilişkiye maruz kalan, aile içi çarpık ilişkiye kurban giden o kadar çocuk var ki ülkemizde… Ne yazık ki bu çocuklara sahip çıkamıyor, koruyamıyoruz!
Hatta birçoğunda anne veya babanın dahli söz konusu, üzücü tarafı da bu! Anne babalar nasıl kendi öz evlatlarına, çocuklarına kıyabiliyor, bazı şeyleri görmezden geliyor, bu kötülükleri kendi öz çocuklarına reva görüyorlar gerçekten aklım almıyor!
Sokak hayvanlarını bile sahiplenir, el bebe gül bebe büyütürken, bu çocuklara neden sahip çıkamıyor kötü niyetli anne babaların kararmış vicdanları ve sönmüş hayatlarının arasında kaybolup gitmesine sessiz kalıyoruz? Bir ağaç kurumasın, ormanlar yanmasın, yıkılmasın diye kıyameti koparır iken gözümüzün önünde eriyip giden, solan, hayattan koparılan bu çocuklar için neden aynı kıyameti koparmıyoruz?
Bakınız, TÜİK verilerine göre geçen sene, yani 2023 yılında güvenlik ve kolluk birimlerine giden veya bir şekilde şikayet üzerine götürülen yaklaşık 242 bin çocuk var. Yine TÜİK rakamlarına göre bu çocukların %12’ye yakını “cinsel istismara” maruz kalmış, mağdur edilmiş. Bu rakam, 29 bin den fazla çocuğa tekabül ediyor, düşünebiliyor musunuz?! Nasıl olurda ülkemizde bir yıl içerisinde, üstelik Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin yer almasına rağmen 29 binden fazla çocuk istismar edilebilir?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre ise 2024 yılının ilk 6 ayında en az 14 kız çocuğu katledilmiş. KAMER Başkanı Nebahat AKKOÇ, Doğu ve Güneydoğu’da her dört evden birinde kız çocuklarının ensest ilişkiye maruz kaldığını söylüyor. Hatta “Bize başvuran 50 bin kadından 25 bini ensest ilişkiye maruz kaldığını ifade ediyor ve bunun bir tabu olarak kabul edilmesinden ötürü sesini çıkarmıyor” diyor. Korkunç rakamlar… 25 bin ensest ilişki ne demek ya!
Toplum olarak nasıl sesimiz çıkmıyor, suskun kalıyoruz, anlayamıyorum!
Üstelik bu sessizliğimiz bu rakamların çığ gibi büyümesine, toplumun ve aile yapısının dejenere olmasına neden olur iken sessiz kalan, susan, görmezden gelen, üzerine düşen vazifeyi yerine getirmeyen her kim olursa olsun bu vebale ortak olmuş oluyor!
Alın birkaç örnek:
Mardinli N.Ç. henüz 13 yaşında iken 27 kişi tarafından cinsel istismara maruz kalıyor. Düşünebiliyor musunuz henüz çocuk, parkta oynaması gerekir iken 27 kişi tarafından istismara uğruyor!
Hakkari’de 11 yaşındaki E.Y. önce darp ediliyor, sonra istismar ediliyor, en son ise kayalıktan atılıp öldürülüyor.
İstanbul’un göbeğinde 13 yaşındaki A.A.’ya okul arkadaşları tecavüz ediyor ve kayda alıyor. Sonrasında ise ailene gösteririz tehdidi ile tam 15 kişi tecavüz için sıraya giriyor. Çocuğun yardım istediği kişiler bile çocuğa tecavüz ediyor!
Tekirdağ’da anne B.Y. 10 Eylül’de bebek S.Y.’yi uyanmıyor diye hastaneye getiriyor. Çocuğun istismara maruz kaldığı ve darp edildiği ortaya çıkınca anne ile birlikte 5 zanlı tutuklanıyor.
İzmir’de 9 yaşındaki Y.K. cinsel istismara maruz kalıyor. Mahkemeye çıkarılıyor ve faili işleyen kişi ile karşılaşmanın verdiği stres ve korku yüzünden kalp krizi geçiriyor, ölüyor.
Kendi öz kızını istismar ederek, kızının gebe kalmasını sağlayan ve dünyaya gelen çocuğun hem babası hem de dedesi olan Mersin’deki Müslüm Bebek olayını hatırlıyorsunuzdur!
Onlarca, yüzlerce örnek var bu şekilde!
Çocuklarıkorumaya yönelik yasalar olmasına rağmen çocuklarımızı neden koruyamıyoruz?
Toplumdaki bu çarpık ilişkinin, istismarın, küçük yaşta evlendirilmenin, ensest ilişkilerin önüne nasıl geçeceğiz? Toplum günden güne daha çok bozuluyor, aslını kaybediyor, dejenere oluyor iken...
Evde yetiştirdiğimiz yavrularımız, toplum içine girdiğinde neden bozuluyor sorusunu da ebeveynler olarak kendimize sormamız gerekiyor. Bu konuda bizim eksiğimiz nedir? Yükümlülüklerimiz nelerdir? Daha çok çalışmalı ve bu sorunları bir an evvel çözmeliyiz!
Bir kız çocuğu babası olarak evladımın geleceğine dair korkularım, kaygılarım ve endişelerim var… Hepimizin, tüm anne babaların var. Öyle görünüyor ki mevcut yasa düzenimiz, çocuklarımızı korumaya yetmiyor. Buradan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza Sayın Mahinur Özdemir Göktaş’a ve Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’a seslenmek istiyor bu konu üzerinde çok dada fazla durmalarını istirham ediyorum. Başka hiçbir konuda olmazsa bile; çocukları, en masum insanları, temiz ruhlu bu yavruları korumak için daha özel daha öznel çalışmalar yürütülmeli ve çok daha ağır yaptırımlar uygulanmalı.