Ne fark eder?
Milyonlarca Amerikalı, dört yıl süreyle görev yapacak yeni başkanlarını belirlemek için sandığa gitti.
ABD’de Joe Biden’ın kazandığı başkanlık seçimlerini tüm dünya
gibi Türkiye de yakından izledi.
Dört yıldır Trump’ın başkanlığındaki ABD ile Türkiye lehine
ne oldu ki bundan sonra Biden ile ne olacak.
Ülkemizde her on yılda bir yapılan darbelerin arkasında olan
ve en son 250 kardeşimizin şehit, yüzlerce kardeşimizin gazi olduğu o hain
kalkışmayı planlayan elebaşı FETÖ’ye kucak açan da, yıllardır talep edilmesine
karşılık hâlâ onu kucağında besleyen de ABD ve Trump değil mi?
Suriye’de neredeyse 10 yıldır devam eden kanlı iç savaşı
körükleyen de ABD yönetimi ve Trum değil mi? PKK uzantısı örgüte tırlar dolusu
ağır silah ve mühimmat gönderen, örgüt unsurlarını yıllar boyunca Suriye’de
eğiten kim? Trump yönetiminin görevde olduğu 4 yıllık süre boyunca her üst
düzey görüşmede bu konu gündeme geldi ancak Trump bu konudaki politikasında bir
değişikliğe gitmedi. Münbiç’in batısında yer alan bölgelere yönelik Fırat
Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı operasyonlarını gerçekleştiren
Türkiye’nin her zaman karşısında olan ABD ve Trump yönetimi teröre ve
teröristlere desteğini hiçbir zaman kesmedi.
15 Temmuz soruşturmasındaki bir gizli tanığın ifadesi
üzerine FETÖ ve PKK bağlantısı ve casusluk suçlamalarıyla tutuklanan rahip
Andrew Brunson olayıyla alakalı Türkiye’ye yönelik çelik ve alüminyum gümrük
vergilerinin iki katına çıkarıldığını duyuran da Trump. Peş peşe açıkladığı
yaptırımlar ile Türkiye ekonomisine yönelik saldırılara başladı ve bunlar
piyasalarda şok etkisi yarattı. Ankara ABD’nin yaptırımlarına mütekabiliyet
esasında karşılık verdi. ABD’ye dönen ajan Brunson’u Beyaz Saray’da ağırlayan
da Trump.
Papaz Brunson’ın tutukluluğu nedeniyle Türkiye’nin Adalet ve
İçişleri Bakanlarına yaptırım kararı alan da Trump.
S-400 füzelerine ilişkin Türkiye’ye yaptırım hazırlığı
içerisine giren de Trump. Türkiye’nin ABD’den satın aldığı F-35 savaş
uçaklarının teslimatı gerçekleşmedi. Parası ödenmiş mallarımızı vermemekle
kalmayıp Rusya’dan aldığımız S-400 füzeleri için tehditler savurdu.
Washington’dan şiddetli itirazların yükseldiği S-400 füzeleri itirazlara rağmen
Türkiye’ye geldi. Washington bu kez de füzelerin aktive edilmemesini talep etse
de, kriz yaratan füzeler ABD seçimlerine kısa bir süre kala Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın talimatıyla aktif edilerek test edildi.
1915 olaylarını “soykırım” olarak
tanımlayan ABD Kongresi’nde alınan kararlara sözde katılmadıklarını
bildirirken öte yandan 1915 olaylarının yıl dönümü olan 24 Nisan’da yayımladığı
mesajlarda “Büyük Felaket” anlamına gelen “Meds Yeghern” ifadesini kullanarak
Ermeniler ’in ekmeğine yağ süren de Trump.
Halkbank
davası ise ABD ve Trump’ın rezaletlerinin en büyüğü. Türkiye’ye saldırmanın ve
ekonomik olarak çökertebilmenin bir başka yoluydu Halkbank davası.
Dünya mazlumlarına yönelik yaptıklarını yazmaya bu satırlar
yetmez bile…
Önemlilerini
dile getirdiğim olaylar hâlâ tazeliğini koruyor hafızalarımızda. Şimdi ise bir
başka Türk ve Türkiye düşmanı Biden seçildi. Onun da Türk ve Türkiye adına
karnesi hiç mi hiç temiz değil. Ermeni lobisine yakınlığı ile bilinen Biden
dönem dönem sözde Ermeni soykırımıyla ilgili çıkışlarda bulunmuş, adaylığı
belli olduktan sonra yaptığı açıklamada eğer seçilirse soykırım tasarısını
destekleme sözü vermişti.
Türkiye’nin 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan
bir yıl önce Senato’ya giren Biden Türkiye karşıtı kararları savunan isimler
arasında başı çekenlerden biri olmuştur. Muhalefete destek vererek Erdoğan’ı
devirmeliyiz diyerek darbeci zihniyetini ortaya koyan Biden’in Ayasofya’nın
ibadete açılışına da karşı çıktığı biliniyor. Her seferinde de özür dileyen bu
zatın bundan sonra ne yapacağını kestirmek zor.
Anlaşılan o ki gelen gideni aratacak. Ancak bölgesinde ve
dünyada gücüyle söz sahibi olan Türkiye’nin önünde bunların hiç birisi engel
olamayacaktır.
Yeni Dünya Düzeninde artık Türkiye var ve bunu da tüm dünyanın çok iyi bilmesi gerekir.