Ne çok özlüyorlar eski Türkiye'yi!
Gazete yayın yönetmenlerinin genelkurmay koridorlarını aşındırdığı yıllardıu2026 TSK'dan bir general, yayın yönetmenlerini huzuruna çağırır "rahat" komutunu verdikten sonra Türkiye Cumhuriyeti'ni, laikliği ve devrimlerini lüzumunda silahla korumakla mükellef oldukları hususunda uzunca bir konuşma yapar, atacakları manşetler hakkında bilgilendirir ve sonra da gönderirdi. Bu aşağılık durumun adına "brifing" derlerdi.
Bir gün sonra da Hürriyet, Cumhuriyet, Radikal gibi gazetelerde aynı manşeti görürdünüz "Gerekirse silah bile kullanırız." Ertuğrul Özkök ve Emim Çölaşan gibi yazarlar üst düzey bir komutanla içtikleri sıcak kahveden ve komutanların ne kadar entelektüel olduklarından falan bahsederek bu durumu büyük bir gururla anlatır ve millete hava basarlardı. Oysa bunlar bildiğiniz emir eriydi. Refah-Yol hükümeti için 'onurlu siyasetçiler olsa çoktan çekilmişlerdi" diyecek kadar da üstlerine sadakatle bağlı gazetecilerdi(!) O günlerde generallerin huzurunda kuzuya dönen bu tür gazeteciler bugün Erdoğan'ı diktatörlükle suçluyor ya o da ayrı bir garabet!
Aslında laik cumhuriyet falan hikaye gerçekte finans oligarşisinin menfaatleri için silah bile kullanmaktan kaçınmayan kimselerdi bunlar! Bu çerçevede dört büyük darbe yapıldı bu ülkede. Her darbe küresel faiz lobisinin kar hanesine yazıldı. Bugün darbe için hemen her yolu deneyen Üst Akıl'ın kadrolu ajanları, ağababalarının emelleri doğrultusunda hala TSK üzerinden darbe çağrıları yapmaya devam ediyor. Yıllardır milletle ordunun arasını açan bu hainler bu sefer yerli ve milli bir duruş sergileyen sağlam bir orduyla karşılaştılar. TSK'yı darbe için kışkırtan bu aşağılık insanlara Genelkurmay Başkanlığı geçenlerde güzel bir cevap verdi.
TSK'dan da umudunu kesen millet düşmanları şaşkın! Şimdi ABD Başkanı'nın ağzına bakıyorlar. Korkarım bu gidişle Erdoğan'ı devirmesi için Kim Jong-Un'a kadar gidip sadakat yemini edecekler!
Oysa ne çok özlüyorlar halkı zayıflatarak güçlendikleri o günleri! Bir iki gazete manşetiyle hükümet yıkıp, hükümet kurabiliyorlardı. Ülke beş para etmez bürokratların seçilmişlere fırça kaydığı seçkinci bir kadronun avucunun içindeydi. Yüksek faizlerle halk fakirleşirken bir avuç adam servetlerine servet katıyordu. Baksanıza Can Dündar'a bile sıfır faizli milyon dolarlık kredi kıyağı çekmişler! Dış siyasette ise formül belliydi. "Yurtta sulh cihanda sulh" İşte böyle bir düzeni/saltanatı yıkmak istediği için Erdoğan'a sultan diyorlar ve ondan nefret ediyorlar.
Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan ve her geçen gün bağımsızlık mücadelesi veren Türkiye'ye bu yüzden saldırıyorlar. Çünkü Yeni Dünya Düzeni'nin aktörleri kadim medeniyet perspektifine sahip güçlü ve bağımsız bir Türkiye istemiyor. Bu yüzdendir ki hem içeride hem de dışarıda FETÖ, PKK, CHP, HDP ve irili ufaklı sol-sosyalist gruplar birlikte hareket ederek Erdoğan'ın direncini kırmak istiyor. Öyle ki ABD'de PKK ve FETÖ ele ele vererek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı protesto ettiler. Yalan yanlış bilgilerle Erdoğan'ın itibarını zedelemeye çalıştılar. Fakat ne yapsalar da Türkiye'yi küresel baronlara teslim edemiyorlar.
Diğer taraftan düşünce ve ifade özgürlükleri kisvesi altında Türkiye'nin milli güvenliği zaafa uğratılmak isteniyor. Türkiye kendi milli bekasına dönük tedbirler aldıkça da bu baskı ve sansür olarak takdim ediliyor. Buna en çok insan hakları ve özgürlükler üzerine çalışma yaptığını iddia eden liberaller ve kendilerine AK Partili süsü veren kişiler vesile oluyor. Bugün devletin gizli kalması gereken bilgi ve görüntüleri kirli/derin ilişkiler ağıyla gazeteci kılıklı birine ulaştırıldı ve bu görüntüler medya aracılığıyla tüm dünyaya servis edildi. Benzer bir casusluk faaliyetinde tüm sert tedbirleri alan ülkeler, Türkiye söz konusu olunca bunu düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriyor! Bugün bir casusun kahraman ilan edildiği ve milletvekilleri(CHP-HDP) tarafından sahiplenildiği başka bir ülke var mıdır?
Düşman düşmanlığını yapacak. Bize düşen ise ülkemizi büyütmek olmalıdır. Çünkü büyütemezsek bir anda küçültecekler. Bunun için de düşmanlarımızı iyi tanımalıyız. Bizi kolanın içindeki zehirli maddelerden daha çok medeniyet düşmanlarının bin yıllık projeleri ilgilendirmeli. Adının milli yapısının gayr-i milli olan eğitimi yeniden dizayn etmeliyiz örneğin. En önemlisi de çok çalışmalı ve asla korkuya yenik düşmemeliyiz.
@ufukcoskunn