Ne çok gaz birikmiş!..
Gördünüz değil mi, memleketini seven her vatan evlâdının sevinçle karşıladığı 320 Milyar Metreküplük Doğalgaz Keşfi, 28 Şubat Zihniyeti’ni ne hallere düşürdü!..
Efendim; memleketin her tarafından petrol fışkırsa, her yanı
altınla dolsa ne olurmuş ki, demokrasi olmadıktan sonra!..
Sevsinler sizi, hani “esas
beka meselesi” soğan patates fiyatlarının yükselmesiydi, “Aç ayı oynamaz!” diyordunuz, “Mutfakta yangın var!” diyordunuz…
Kendiniz Adalarda, Modalarda, Marmarislerde Bodrumlarda sefa sürerken fakirlik edebiyatı yapıyor ve
bu sefer “Ekonomik Kriz” temalı “İKİNCİ
GEZİ TEZGÂHI”nı hazırlıyordunuz…
Dışarıdan operasyonlar gelsin, memlekete ekonomisi zora
girsin, işsizlik patlasın, millet sokağa dökülsün…
Buydu hesabınız değil mi?
Ne oldu, oyununuz mu bozuldu, şemsi paşa pasajında sesi
büzüşesiceler!
Oyununuz bozuldu ve bunun acısıyla bir yalan daha:
“30 Ağustos kutlamaları iptal edildi!
Ulusal Bayramlar bunları rahatsız ediyor!”
Ne yalan ne yalan!..
Ne çok gaz birikmiş meğer,
sancıdan geberiyor, içimizdeki İngilizler!..
SAYIN ARIBOĞAN DA
GELDİ BU BERBAT OYUNA!
Profilinde, “AKADEMİSYEN”, “ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ”,
“UNİVERSİTY OF 0XFORD gibi unvan ve
adresler bulunan Prof.Dr. Deniz Ülke
Arıboğan da bu yalancıların dolmuşuna binmiş.
Bizler,
Türkiye’nin devamı Allah’ın izniyle gelecek olan dev
doğalgaz rezervini keşfetmiş olmasının sevincini yaşar ve bunun ülkemizin “pazarlık gücüne” ne büyük katkılar
yapacağını hesap ederken…
Profesör Doktor Deniz Hanım birilerinin yalanlarına inanarak
aynen şunları yazmış:
“Bu ülkenin ne 29 Ekim’i, ne 23 Nisan’ı, ne 30 Ağustos’u ne
de 10 Kasım’ı her sene uydurma
bahanelerle yok sayılarak, yok edilemez.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihini zenginleştirmek,
derinleştirmek, geçmişiyle kavuşturmak mümkündür; ama hepten silmeye kalkan
duvara çarpar; NOKTA!”
Nereden çıktı 29
Ekim’i, 23 Nisan’ı, 30 Ağustos’u, 10 Kasım’ı yok saymak!..
Kim, neyi silmek istiyor?..
Bir de “her sene”
demişsiniz…
Ne olmuş “her sene”?
Ne alâkası var?..
Nedir bu “Duvar” tehdidi?
Deniz Hanım’ın kaynağı nedir?
30 Ağustos’un yasaklandığı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin
izlerinin tamamen silinmek istendiği yargısına
hangi “araştırmanın”
sonucunda ulaşmıştır?
Dev Doğalgaz Keşfi’nin açıklandığı andan itibaren, “hepimizi” sevindiren bu muhteşem gelişmeden
ne kadar rahatsızlık duyduklarını…
En az İsrail kadar, en az ABD kadar, Rusya Kadar, İran
kadar, Suudi Arabistan kadar, Darbeci Sisi kadar rahatsızlık duyduklarını
gösteren “memleketimin değerlerine yabancı, işbirlikçi, yalancı” medya
organlarının gazına mı gelmiştir?..
Öyle olmuş olmalı ki…
Bizim…
Kendisine hitaben, “Bu
ucuz yalanlara sizin gibi mürekkep yalamış bir Hanımefendi’nin de destek
vermesini yadırgadık! Biraz araştırınız lütfen, dolmuşa binmeyiniz!” diye
yazmamızdan kısa bir süre sonra T.C. İçişleri Bakanlığı’nın 30 Ağustos Zafer
Bayramı Kutlamalarına İlişkin Açıklaması’nı yayımlamak suretiyle “iyi niyetini”
gösterdi.
30 AĞUSTOS YALANI!
Deniz Hanım’ın “bizim uyarımızın ardından” sosyal medya
adresinde yer verdiği açıklamanın girişi şöyle:
“30 Ağustos Zafer
Bayramı kutlamaları ile ilgili Bakanlığımızca alınan bir yasaklama kararı
bulunmamaktadır! Bazı basın yayın organlarının iddialarına yönelik kamuoyunun
doğru bilgilendirilmesi amacıyla yaptığımız açıklama!”
İçişleri Bakanlığı’nın
30 Ağustos açıklamasının tam metnini verelim:
Bazı basın yayın organlarınca yapılan ‘İçişleri Bakanlığınca
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlamalarının Yasaklandığı’ iddiasına yönelik
kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması
zarureti ortaya çıkmıştır;
- Ulusal
ve Resmi Bayramlar İle Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi
Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği hükümleri uyarınca icra
edilen 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları ile ilgili
Bakanlığımızca alınan yasaklama kararı bulunmamakta olup
19.08.2020 tarihli yazımızla yapılan düzenleme Covid 19 salgını ile
mücadelede içerisinde bulunduğumuz kontrollü sosyal hayat süreci
içerisinde alınması gereken tedbirlerin Valiliklere bildirilmesidir.
- Bu
çerçevede Covid 19 salgını ile mücadele süreci başladığı andan itibaren diğer
dini ve resmi bayramlarda olduğu gibi bayram kutlamalarında kamu
görevlileri başta olmak üzere vatandaşlarımızın fiziki mesafe kurallarına
aykırılık oluşturacak şekilde kalabalıklara neden olunmaması için bazı
tedbirler alınması ve çeşitli kısıtlamalara gidilmesi Valiliklerimizden
istenilmektedir.
- Benzer
uygulamalar bu yıl içerisindeki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 15 Temmuz
Demokrasi ve Milli Birlik Günü programları ile Ramazan ve Kurban Bayramı
bayramlaşma programları için de yapılmıştır.
- Koronavirüs
salgınının yeniden ivme kazanmaya başladığı bu günlerde bulaşıcılığı çok
yüksek olan hastalığın yayılımını azaltmak için her türlü etkinliğin
belirlenen kurallar çerçevesinde mümkün olan en kısa sürede tamamlanması
bir zorunluluktur.
- Önümüzdeki
günlerde 98 inci yıl dönümünü kutlayacağımız Zafer Bayramımızın da
içerisinde bulunduğumuz salgın koşullarına göre kutlanması, çelenk sunma
ve şehitlik ziyaretlerinin asgari katılımla gerçekleştirilmesi, bunun
dışındaki etkinliklerin ise yüz yüze etkinlikler yerine özellikle dijital
imkanların kullanılarak yapılması salgınla mücadelenin bir gereği olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda resmi programlarda resepsiyonların
yapılmaması da salgınla mücadele sürecinin bir gereğidir.
- Bilinmelidir
ki salgın şehir, bölge, kişi, etkinlik gibi unsurlara göre hareket
etmemektedir. Bu doğrultuda Devletimizin ve özelinde Bakanlığımızın aldığı
her türlü tedbir kararı, herhangi bir ayrım gözetmeksizin (resmi-dini
bayram, 15 Temmuz anması vb.) tüm etkinlikler için benzer şekilde
alınmaktadır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
*
Evet, Deniz Hanım…
Siz mürekkep yalamış bir “Bilim Kadını”sınız.
Lütfen bundan sonra, birilerinin gazına gelmeyiniz…
“Dev Doğalgaz Rezervi
Keşfi”nin açıklanmasının ardından, bunun, emparyalist zincirleri kırmak
anlamını taşıyan çok önemli bir adım olduğunu belirtmiş, “Ülkemize hayırlı
uğurlu olsun, emeği geçenlere teşekkürler. Hepimiz için sevinçtir, övünçtür”
demiştiniz…
Biz de sizi takdir etmiştik.
Aradan birkaç gün geçti, emperyalist zincirleri kırıyor
olmamızdan rahatsızlık duyan memleket düşmanlarının yalanlarına kanarak, “Bu ülkenin ne 29 Ekim’i, ne 23 Nisan’ı, ne
30 Ağustos’u ne de 10 Kasım’ı her sene uydurma bahanelerle yok sayılarak, yok
edilemez.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin tarihini zenginleştirmek, derinleştirmek, geçmişiyle
kavuşturmak mümkündür; ama hepten silmeye kalkan duvara çarpar; NOKTA!”
diye yazdınız.
Son olarak, İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasını yayınlamak
suretiyle, bir ölçüde “düzeltme yoluna” gittiniz.
Bundan sonra…
Lütfen, ama lütfen, birilerinin oyununa gelmeyiniz!..
Bayramlar bizim;
15 Temmuz, 26 Ağustos, 30 Ağustos…
Bizi ayrıştırmak isteyenlere lütfen dikkat ediniz!..