NATO’nun gizli ajandası ve siyaset
NATO’nun 70. Kuruluş Yıl dönümü resmen kurulduğu İngiltere’de üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile kutlandı. Kurulduğu günden beri çantasında her zaman gizli ajanda bulunan NATO’nun dünyaya gülen, hümanist duygular besleyen barışçıl yüzünü bu kutlamalarda gördük. Öncesinde her ülkenin kendince stratejik hamlelerini ve bu hamlelere karşı aldıkları tedbirlere şahit olduk. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ağzından “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” şeklindeki ağır sözü ve bu söze karşı Türkiye’yi ilgilendirdiği için ağır cevabı izledik. Bu tartışmaların gölgesinde yapılan NATO toplantısı birlik ve beraberlik görüntüsü ile son buldu.
Sonuçta NATO toplantısı ABD, İngiltere, Almanya, Türkiye gölgesinde gerçekleşti. Bu arada İngiltere, Fransa, Almanya, Türkiye ortak görüşmesi sosyal medyada “Bir İngiliz, bir Fransız, bir Alman ve bir Türk” şeklinde başlayan fıkra geyiklerine takıldı.
Toplantılarda NATO’nun çantadaki hep görünen ajandasını konuştuk. Fakat gizli ajandası kapsamında neler ele alındı, neler gizli kaldı bilmiyoruz. Çünkü NATO’nun asıl görevi gizli ajandada yazar. Bu gizli ajanda içinde sanki üyelerden ayrı bir özgün yapıymış gibi ülkeleri dizayn düzeyinde hareket ettiği bilinir. Üye ülkelere yönelik bürokratik, siyasi, sosyal, kültürel, askeri açılardan müdahaleleri söz konusudur.
Mesela NATO içinden destek almadıkça üye hiçbir ülkede darbe ve darbe girişimi yaşanmaz. 1960, 1971, 1980, 1997 ve 15 Temmuz 2016 darbeleri ve darbe girişimleri bunun net örnekleridir.
Şunu unutmamakta fayda var; NATO sadece askeri bir örgüt değildir. Askeri yönü sivil unsurları yanında çok zayıf kalır. NATO’’nun sivil örgütlenmesi üzerinde çok durulmaz. NATO’nun her ülkede askeri yapı dışında ciddi bir bürokratik, akademik, ekonomik, siyasi, kültürel, medyatik yapılanmaları vardır. Zannediyorum NATO’nun çantasındaki gizli ajanda bu yapıların teşkilatlanmasıdır. NATO ülkelerden çok ülkelerin rejimlerini ve ideolojilerini korumak güçlerini kontrol etmektedir.
Bu gerçekten yola çıktığımızda NATO’nun her ülkede tüm bunları sağlamak maksadı ile sivil örgütlenmeleri ve örgütlenmelerin bir kadrosu olduğu kaçınılmazdır. Bu kadroların nasıl oluştuğu konusunda fikir sahibi olmak benim açımdan mümkün değil. Fakat bu gerçekliğini ortadan kaldırmadığı bilinmelidir.
Türkiye’de son dönemde siyasette alternatif arayışlar hızlanmıştır. Yeni oluşumlar son hızla devam etmektedir. Bugünlerde bazı siyasi hareketlerin partileştiğine şahit olacağız. Bu hareketlilik artarken aynı zamanda uluslar arası etki ajanlarının mekik diplomasisinin sayısında artışlar gözlendiği bilgileri geliyor. Gelmekle kalmıyor farklı siyasi oluşumlara ne olur olmaz denilerek finansal desteklere kadar yatırım peşinde koşanların bile olduğu kulislere düşen bilgiler var.
Uluslar arası boyutta her zaman yeni oluşumlara ilgi ve iltifat yaşanır. Bu dün de bugün de yarında yaşanacaktır. Önemli olan siyasi yapıların bu iltifatlara ne kadar itibar ettiğidir. Şu bir gerçektir millettin göstereceği itibardan çok uluslar arası iltifattan beklenen itibarın bugüne kadar hiç bir siyasi oluşuma fayda sağlamadığı bilinmelidir.
Yakından takip edilmesi gereken en önemli şey NATO’nun gizli ajandasında Türkiye siyaseti ile ilgili neler vardır? Bugün için üye ülkelerin hiç birinin işine güçlü Türkiye gelmemektedir. Bu nedenle gizli ajanda da siyaset kurumuna yönelik parçalayıcı bir strateji var mıdır?
Bunu ancak uygulamalarla öğrenmek mümkündür. Şu nettir 15 Temmuz darbe girişiminin her noktasında NATO izine rastlanmıştır. Devletin delilleri muhafaza ettiği bilinmektedir.
Önemli olan yeni dönem NATO stratejilerinin gizli ajandasında neler olduğudur.
Bekleyip görelim.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…