Nasipse olur!
Ne de güzel
demiş Mevlana: “Nasipte var ise el
getirir, yel getirir, sel getirir, nasipte yok ise el götürür, yel götürür, sel
götürür.” Hayat, rüzgârda savrulan bir yaprak gibidir; biz ne kadar plan
yaparsak yapalım, varacağımız liman çoğu zaman nasibin dâhilindedir.
İlâhî iradenin
insanlar için çizdiği hayat programı olarak tabir edilen nasip, insanın cüzi
iradesinde gizlidir. Takdir, gayreti gözetir. Yunus Emre'nin “Kader, gayrete âşıktır.” sözü bu
minvaldedir.
Gayretle çalışan
insan, nasibini kaderin ellerine teslim eder. Ancak, nasibin sadece beklemek
değil, aynı zamanda bir arayış olduğuna inanır. “Nasibinde varsa olur.” dedikleri de bundan mütevellittir.
Peki, nedir
nasip? Nasip, elimizden geleni yaptıktan sonra gönlümüzde doğan teslimiyet
duygusudur. İmkân dâhilindedir nasip. Tevekkülü barındırır içinde. İmkânı
mümkün kılan ise yine gayrettir. Nasip, tevekkülü gerektirir. İstemek insan
içindir. İstemekle kalmayıp imkân dâhilinde gayret etmek de gerekir. Gayretsiz
talep, içi hava dolu balon misalidir. Elinde tuttuğun müddetçe senin olduğunu
zannedersin, lakin bıraktığın zaman hayat rüzgârında savrulup gider ve sen de sadece
arkasından bakakalırsın.
İstediğin her
şeyin olmasını beklemek nefsin muradıdır, lakin olup olmaması takdir-i
ilahidir. İnsan kendisi için neyin doğru neyin yanlış olacağını tayin edemez.
Doğruyu ve yanlışı bazen yaşayarak öğrenir. Gönül iyi olanı, hayırlı olanı arzulasa
da nihayetinde neyin hayır neyin şer olacağını yaşamadan bilemez. Bazen yaşamış
olsa da hikmete vakıf olamaz. Bu yüzdendir ki nasip, istediğin kadar değil
gerektiği kadar olandır.
Bizler gündüz
düşleriyle meşgulken, kader bizden bağımsız kendi hikâyesini yazar. Ne kadar
hesap yapsak da hayatın matematiği, nasibin bilinmeyeniyle çözülür. Hesap iki
bilinmeyenli denklemi çözerken nasip çok bilinmeyenli denklemin formülünü
gözler önüne serer. Aklın da ötesinde bir hikmette gizlidir esrarı nasibin.
Bir kervanın
çölde yol alışı gibidir bazen hayat. Uzaktan bir vaha görürsünüz; suyunuz
tükenmek üzereyken oraya varmak için tüm çabanızı gösterirsiniz. Ama vardığınız
yer belki bir seraptır, belki de hayatınızın kurtuluşudur. Bunu yaşamadan
bilemezsiniz. Niyetiniz ne ise odur ulaştığınız.
Nasip, yalnızca
elde edilenle değil, aynı zamanda kaybedilenle de ilgilidir. Çünkü bazen bir
kayıp, aslında daha büyük bir kazancın kapısını açar. Her zaman olanda, olması
gerekende değildir hayır. Bazen de olmayandadır. İnsanın bunu cüzi iradesi ile
bilmesi mümkün değildir.
Nasip
tesadüflerden beridir. İhtimal ile hesap yapmaz. Nasip, hesap işi değildir. Beklenti
içerisinde değildir. Olanda da olmayanda da gizli hayra işaret eder her daim.
Lakin insan nefis sahibidir. Dilediği her şeyin hemencecik oluvermesini ister.
İsteğinin kendisi için hayırlı olduğunu düşünür. Bir vakte kadar ertelenmesine
de tahammülü yoktur. Çünkü insan peşin
olanı sever. (İnsan Suresi, 27.
Ayet)
Mutlak güç
sahibi Yüce Allah, Bakara Suresinin 216. ayetinde “Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda
hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü
olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz
bilmezsiniz.” buyurmuştur. Bu ayette savaşı cihad olarak idrak etmekle
beraber bir hayat mücadelesi olarak da değerlendirdiğimiz zaman bu süreçte
nefsimizle baş başa kalmak yerine mücadele ruhu içinde gayret göstererek
hakkımızda hayırlı olanı nasip olarak dilemek gerekir. Hz. Yusuf (AS.) kuyuya
atıldığında nasibinde Mısır'a sultan olmak vardı. Hz. İbrahim'i (AS) ateş
atanların, O'nun nasibinde gül bahçesi olduğunu bilmiyorlardı.
Nihayetinde
nasip bir tesadüf değil, bir tecellidir. İnsan, nasibini bulduğunda, kaderin
ince bir dokunuşunu hisseder. Bu dokunuş, bazen bir sevincin bazen de bir
hüznün içinde gizlidir. Ama her ikisi de insana aynı hakikati öğretir: Nasip,
insanın hayata yazdığı dilek mektubunun cevabıdır; kimi zaman beklenildiği
gibi, kimi zaman çok daha farklı bir şekilde.
Ne diyordu Mevlana?
“Her şey vaktini bekler. Ne gül
vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden erken doğar.” İşte nasip de
böyledir. Doğru vakitte, doğru yerde bulur bizi. Öyleyse, nasip denilen o
görünmez dostu, sabırla beklemekten başka çaremiz yoktur.