Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
3000.05
BIST 100
10075.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Ocak 2025

​Nasipse olur!

Ne de güzel demiş Mevlana: “Nasipte var ise el getirir, yel getirir, sel getirir, nasipte yok ise el götürür, yel götürür, sel götürür.” Hayat, rüzgârda savrulan bir yaprak gibidir; biz ne kadar plan yaparsak yapalım, varacağımız liman çoğu zaman nasibin dâhilindedir.

İlâhî iradenin insanlar için çizdiği hayat programı olarak tabir edilen nasip, insanın cüzi iradesinde gizlidir. Takdir, gayreti gözetir. Yunus Emre'nin “Kader, gayrete âşıktır.” sözü bu minvaldedir.

Gayretle çalışan insan, nasibini kaderin ellerine teslim eder. Ancak, nasibin sadece beklemek değil, aynı zamanda bir arayış olduğuna inanır. “Nasibinde varsa olur.” dedikleri de bundan mütevellittir.

Peki, nedir nasip? Nasip, elimizden geleni yaptıktan sonra gönlümüzde doğan teslimiyet duygusudur. İmkân dâhilindedir nasip. Tevekkülü barındırır içinde. İmkânı mümkün kılan ise yine gayrettir. Nasip, tevekkülü gerektirir. İstemek insan içindir. İstemekle kalmayıp imkân dâhilinde gayret etmek de gerekir. Gayretsiz talep, içi hava dolu balon misalidir. Elinde tuttuğun müddetçe senin olduğunu zannedersin, lakin bıraktığın zaman hayat rüzgârında savrulup gider ve sen de sadece arkasından bakakalırsın.

İstediğin her şeyin olmasını beklemek nefsin muradıdır, lakin olup olmaması takdir-i ilahidir. İnsan kendisi için neyin doğru neyin yanlış olacağını tayin edemez. Doğruyu ve yanlışı bazen yaşayarak öğrenir. Gönül iyi olanı, hayırlı olanı arzulasa da nihayetinde neyin hayır neyin şer olacağını yaşamadan bilemez. Bazen yaşamış olsa da hikmete vakıf olamaz. Bu yüzdendir ki nasip, istediğin kadar değil gerektiği kadar olandır.

Bizler gündüz düşleriyle meşgulken, kader bizden bağımsız kendi hikâyesini yazar. Ne kadar hesap yapsak da hayatın matematiği, nasibin bilinmeyeniyle çözülür. Hesap iki bilinmeyenli denklemi çözerken nasip çok bilinmeyenli denklemin formülünü gözler önüne serer. Aklın da ötesinde bir hikmette gizlidir esrarı nasibin.

Bir kervanın çölde yol alışı gibidir bazen hayat. Uzaktan bir vaha görürsünüz; suyunuz tükenmek üzereyken oraya varmak için tüm çabanızı gösterirsiniz. Ama vardığınız yer belki bir seraptır, belki de hayatınızın kurtuluşudur. Bunu yaşamadan bilemezsiniz. Niyetiniz ne ise odur ulaştığınız.

Nasip, yalnızca elde edilenle değil, aynı zamanda kaybedilenle de ilgilidir. Çünkü bazen bir kayıp, aslında daha büyük bir kazancın kapısını açar. Her zaman olanda, olması gerekende değildir hayır. Bazen de olmayandadır. İnsanın bunu cüzi iradesi ile bilmesi mümkün değildir.

Nasip tesadüflerden beridir. İhtimal ile hesap yapmaz. Nasip, hesap işi değildir. Beklenti içerisinde değildir. Olanda da olmayanda da gizli hayra işaret eder her daim. Lakin insan nefis sahibidir. Dilediği her şeyin hemencecik oluvermesini ister. İsteğinin kendisi için hayırlı olduğunu düşünür. Bir vakte kadar ertelenmesine de tahammülü yoktur. Çünkü insan peşin olanı sever. (İnsan Suresi, 27. Ayet)

Mutlak güç sahibi Yüce Allah, Bakara Suresinin 216. ayetinde “Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.” buyurmuştur. Bu ayette savaşı cihad olarak idrak etmekle beraber bir hayat mücadelesi olarak da değerlendirdiğimiz zaman bu süreçte nefsimizle baş başa kalmak yerine mücadele ruhu içinde gayret göstererek hakkımızda hayırlı olanı nasip olarak dilemek gerekir. Hz. Yusuf (AS.) kuyuya atıldığında nasibinde Mısır'a sultan olmak vardı. Hz. İbrahim'i (AS) ateş atanların, O'nun nasibinde gül bahçesi olduğunu bilmiyorlardı.

Nihayetinde nasip bir tesadüf değil, bir tecellidir. İnsan, nasibini bulduğunda, kaderin ince bir dokunuşunu hisseder. Bu dokunuş, bazen bir sevincin bazen de bir hüznün içinde gizlidir. Ama her ikisi de insana aynı hakikati öğretir: Nasip, insanın hayata yazdığı dilek mektubunun cevabıdır; kimi zaman beklenildiği gibi, kimi zaman çok daha farklı bir şekilde.

Ne diyordu Mevlana? “Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden erken doğar.” İşte nasip de böyledir. Doğru vakitte, doğru yerde bulur bizi. Öyleyse, nasip denilen o görünmez dostu, sabırla beklemekten başka çaremiz yoktur.