Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Aralık 2022

Nasıl bir yıl olmalı?

Cahit Sıktı, “Memleket İsterim” isimli şiirine “Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun” diye başlar. “Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun” diye devam eder. Başta dert olmaması için bu ülkeyi kendine vatan bilenlerin tasada ve kıvançta birlik olmayı içine sindirmesi gerekir. Halbuki öyle mi?

İçimizden bazılarının sütü veya mayası bozuk. Onları ayıklamakla işe başlamamız şart. Temiz toplum olmak için toplumun tüm fertleri sorumluluk üstlenmeli, bozgunculuk yapana izin verilmemeli. “Bana ne” demeden. “Aman başıma bir şey gelir” diye düşünmeden. Devleti sömürenlere ve milletin kanını emenlere asla müsamaha göstermeden.

Neredeyse yarım asırdır bu ülke terörle mücadele ediyor. Toplum olarak terör örgütüne destek veren siyasi oluşumlara hazine yardımı yapılmaması için baskı oluşturulursa, netice alınamaz mı? Yalanı ve iftirayı politika aracı olarak kullanan muhalefete ağır bir baskı uygulanırsa, bu alışkanlıktan vazgeçirilemez mi?

***

Geçmişte Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu ne zaman gezsem içim acırdı. Devletten destek alıp ağılın duvarlarını örerek çatısını çatmadan bırakan, fabrika yapmak için aldığı desteği lüks araba ve konut için harcayan sözde girişimcilere acırdım. Onlar sadece devleti milleti değil kendilerini de aldattıklarının farkında değildi. Halbuki aldıkları desteği iş için kullanacak olsalar kurdukları iş onlara lüks arabalar da, konutlar da aldırabilirdi…

Doğu deyince Batıda kendini uyanık zannedenlerin de onlardan farkı yok. Devletten aldığı parayı işlerini büyütmek yerine faize yatıranını mı ararsınız, şirketin içini boşaltıp aldığı teşvikin üstüne yatan, bir de sigortadan para alanını mı…

İnsanımızın bir kısmındaki bu ahlak zaafı işvereninden işçisine kademe kademe iniyor. İşten ayrılmış gibi gösterilip hem maaşını, hem devletten işsizlik maaşı alan; kocasından boşanmış gibi yapıp emekli maaşının üstüne yatan, devlete vergi ödememek için bin bir hile uyduran o kadar haramzade var ki… Anlatmakla bitecek gibi değil!

***

Halbuki rehberimiz, önderimiz, âlemlere rahmet Peygamberimiz, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyuruyor. İçin özünde bu var. Okulda, çarşıda, camide ve kışlada, nefes alınan her yerde yüksek ahlakın hâkim kılınması şart. Ticaretin de, ziraatin de, ibadetin yüksek ahlak ilkelerine göre yapması yazılı olmayan temel ilkemiz olmalı. Gençlerimizi o şekilde eğitip yönlendirmeliyiz.

Devletin denetim mekanizmalarını güçlendirip, doktoru da, mühendisi de, eczacıyı da, avukatı da sıkı denetlemek; bu denetimle yetinmeyip Batıda olduğu gibi halkın her bir ferdini birer ahlak neferi haline getirmek; sahtekârlık yapana, devleti soyana, millete zarar verene göz açtırmamak lazım. Hakkı ve hakkaniyeti öne çıkarıp ihtirasları frenlemek, dürüstlüğü ve helali hayat prensibi yapmak temel prensibimiz olmalı.

Herkes önce kendine, sonra Allah’a, sonrasında topluma karşı sorumluluk hissetmeli. Mayamızda olan merhameti ve samimiyeti öne çıkarmalıyız. Cahit Sıtkı’nın dediği gibi, “Yaşamak, sevmek gibi gönülden olmalı.” Kardeş kavgası yapmak yerine yeni yılda tıpkı Milli Mücadele’deki kaynaşma ve dayanışma içinde olmalıyız. Mutlu, huzurlu, sağlıklı, neşeli, bereketli bir yıl diliyorum.