Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Şubat 2021

Nasıl bir hukuk sistemi?

Cumhurbaşkanımız, siyasi partilere, akademisyenlere, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına, medya mensuplarına, velhasıl tüm fikir ve aksiyon insanlarımıza çağrıda bulunarak “Gelin hep birlikte yeni anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Hiç kimseyi ve hiçbir kesimi dışarıda bırakmadan, vizyoner bir bakış açısıyla, hüsnü niyetle, yapıcı bir yaklaşımla bunları milletimizle paylaşalım.” diyerek hem yeni anayasa çalışmalarını başlattı, hem de bunun için tüm kesimlerle, birlikte çalışma mesajı verdi.

“Örgütlenmiş bir toplumda devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en önde gelen yasa.” olarak tarif edilen anayasa nasıl yapılmalı ve nasıl olmalıdır.

Yıllar önce uluslararası çalışma yapan bir kriminolog birçok ülkede hapishaneleri dolaşır. Her birinde mahkûmlarla sohbet eder. Sorular sorar ve cevaplarını bir çalışma için kullanmak üzere kaydeder. Araştırmasını bitirdikten sonra yayınlar ve değerlendirme bölümünde şu açıklamaları yapar. “Dünyanın birçok ülkesindeki hapishanelerde mahkûmlarla konuştum. Türkiye’deki hapishanelerde bulunan katiller kadar cana yakın, mütevazı, insancıl ve iyiliksever kişilere rastlamadım.” Gördüklerini bir kriminolog mantığıyla sadece bu kadar yazar. Bunun nedenini yazmaz çünkü bundan sonraki değerlendirme sosyoloji ve psikolojinin alanıdır. Neden Türkiye’deki hapishanelerde mahkûm olan katiller dünyanın en iyi ve en cana yakın insanlarıydı. Hâlbuki mevcut hukuk kurallarına göre birini öldürmüş, katil diye mahkûm olmuşlar ve cezalarını çekiyorlardı. Kriminoloğun bu sözünü yorumlayan psikolog ve sosyologların değerlendirmesi kriminoloğun değerlendirmesinden çok daha önemli.

Sosyolog ve psikologlara göre Türkiye’deki hapishanelerde bulunan katillerin cana yakın, mütevazı, insancıl ve iyiliksever olmalarının sebebi Türkiye’deki hukuk kuralları ile Türk insanının değerlerinin örtüşmemesiydi. Örf, adet, anlayış, değer ve inancıyla uyuşmayan hukuk sistemi ve hukuk kuralları böylesi bir sonucu doğurmaktaydı. Toplumu çökerten suç ve suçlulara inancına göre ceza verilmeyen bir sistem sonucu hapishanelerinde inancına göre suçsuz ama hukuk sistemine göre suçlu insanlara rastlıyoruz. Değerlerine göre işlediğinin suç olmadığına inanan ama mevcut hukuk sistemine göre suçlu sayılan insanlar kendi özünde masum olduğuna inanırlar.

İnancına göre eşine, kızına, kız kardeşine tecavüz eden birinin öldürülmesi gerektiğine inanan bir insan eğer suçluya hukuk önünde bu ceza verilmiyorsa kendi inancına göre cezasını kendisi kesmekte ve gerekiyorsa da hukuken cezasını hapiste yatarak çekmektedir ama özünde kendini suçlu görmemekte, olması gerekeni yaptığına inanmaktadır. Bizim hukuk sistemimiz kurgulanırken örfü, âdeti, inancı, değerleri ve yaşantısı bizimle aynı olmayan ve hatta birbirine tamamen zıt olan başka ülkelerdeki hukuk kuralları alınıp hiçbir değişiklik yapılmadan aynı şekilde bizim hukuk sistemimize yerleştirildi ve bizim insanımız başka ülkelerin kurallarıyla yönetildi. Hâl böyleyken hukuk sistemi ile inanç sistemi arasında uyuşmazlıklar meydana gelmektedir.

Defalarca değişiklik yapılmasına rağmen henüz halkını tamamıyla tatmin edebilen bir hukuk sistemini yakalamış değiliz. Ümit ederiz ki Cumhurbaşkanımızın bu çağrısı, inancıyla hukuk sistemi örtüşen bir yapının oluşmasına sebep olur. Uğur Mumcu’nun acı ama gerçek Türk vatandaşı tarifinde olduğu gibi İsviçre Medeni Kanununa göre evlenen, İtalyan Ceza Yasasına göre cezalandırılan, Alman Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasına göre yargılanan, Fransız İdari Hukukuna göre idare edilen, İslam Hukukuna göre gömülen kişi değil de doğumundan ölümüne kadar kendi değerleriyle idare edilebileceği bir hukuk yapısının oluşması temennimizdir. Bunun için herkese ve her kesime buna destek vermek görevi düşmektedir.

Siyasal veya kurumsal taassup içinde hareket etmeden, ülkenin ve milletin geleceğine ışık tutacak, çocuklarımıza daha müreffeh bir yapı devretmek ümidiyle yeni anayasa çalışmalarının bir an önce başlatılması ve çok uzatılmadan nihayete erdirilmesi gerekmektedir. Yerli ve milliliği her alanda yakalamak mecburiyetindeyiz. Böylece daha emin olacağımız bir gelecek inşa etmiş olacağız.