Namussuz Namuslular
CHP ve dostlarının bütün yaygaralarına kulak tıkayan
Türkiye, önümüzdeki yüzyılda ‘su akar Türk bakar’ sözünün hilafına dünya
ticaretinden ekonomisine önemli katkı sağlayacak Kanal İstanbul’un ilk adımını
attı.
Bilim diyerek heykelden başka bir şey üretemeyenlerin yapturmazuk
filmini çok gördük. İstanbul boğazına birer gerdanlık gibi dizilen her üç
köprüde, Çamlıca Camisi’nde, Çamlıca televizyon kulesinde, Marmaray-Avrasya
tünellerinde, Osmangazi köprüsünde, Melen projesinde, Akkuyu nükleer
santralinde, Üçüncü havalimanında, Taksim Camii ve AKM’de, Ayasofya’nın açılışında,
Sihalar da, milli tank projesinde, Türkiye’nin otomobilinde, savunma Sanayii, uzay yatırımlarında… Şimdi de
Kanal İstanbul’da….
Türk insanının refahını artıracak her projenin Türkiye’nin
düşmanları tarafından baltalanarak engellenmek istenmesini herkes anlar ancak
Cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu iddia eden CHP’nin yıllar yılı Türkiye’yi
bir adım öteye götürecek her projeye karşı çıkması, iplerinin kimlerin elinde
olduğu sorusunu getiriyor akıllara.
Sistem gayet net işliyor, besleme basınları yalanı ortaya
atıyor, siyasetçileri köpürtüyor, topluma doğru diye yutturuyorlar, sorgulamak
isteyenler mahalle baskısı altında linç ediliyor. Sosyal medya trolleri karşı
argüman üretenleri şablon yalan, çarptırma ve iftiralardan oluşan onlarca maddelik
yalan furyasına boğuyorlar. Her çıkan yalanlarından sonra da kösele olmuş
suratları kızarmadan yeni iftiralara devam ediyorlar.
Erken seçim umutlarını Sedat Peker-Sezgin Baran Korkmaz’ın
ağzından çıkacaklara bağlayan bu güruh, Uğur Dündar-Yılmaz Özdil tartışması
sonrasında dut yemiş bülbüle döndüler. Sanki Türkiye’yi 15 Temmuz darbe
girişimine hazırlamak için kurgulanan CİA projesi Gezi İhanetini 24 saat köpürtülmesi
için kurdukları televizyonun SBK-Ekim Alptekin tarafından finanse edilmemiş
gibi namus abidesi rollerine yatıyorlar bu namussuz namuslular. Kurdukları
operasyon kanalının sahibi ortaya çıkınca da günlerdir hakaret üstüne hakaret
ettikleri, Alptekin’i milli bir kahraman olarak lanse etmeye kalkıyorlar. Namuslu
gazeteci Uğur Dündar’ın 28 Şubat veya hain gezi kalkışmasındaki rolünü gözden
kaçıranlar, Alptekin’in kendisine SBK’yı tavsiye edenin bir CHP milletvekili olabileceği hatırlatması
üzerine de rotayı başka tarafa çevirme kıvraklığını gösterebiliyorlar.
Sanki hergün lağım akan kanalları CHP ve kirli güçler
tarafından finanse edilmiyormuş gibi kendilerinden olmayan gazetecilere salvo
yapıp duruyorlar. Veyis Ateş hakkında, montaj olup olmadığı kesin olmayan,
teknik bilirkişi tarafından incelenmemiş bir kaset üzerinden operasyon çekenler,
Cuma namazına giden öğrencileri birer terörist gibi hedef gösterecek kadar
kirli bir geçmişe sahip Uğur Dündar’ın CİA parasıyla kurulan operasyon kanalında
yöneticilik yapmasının erdemini, ahlakını, namusunu anlatıyorlar millete.
Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil’in şerefi haysiyeti Kemal
Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla kurdurmak istedikleri televizyon için CHP’li belediyelerden (vatandaştan) zoraki topladıkları
300 biner liranın akıbetinde gizlidir. Hakikaten ne oldu onca toplanan paralar.
Veyis Ateş, şantaj habercilikte sizin elinize su dökemez. Veyis Ateş’in
kasetini yönetime dinleten abla, SBK’nın maaşa bağladığı 20 gazeteci arasında
yer almıyor mu acaba. Bir dönem, canlı yayında ‘Ben oyumu HDP’ye verceğim’ demek
için yaptığı pazarlıklar gerekçesiyle işten el çektirildiği iddialarına ne
cevap verecek.
Seslerini kestikleri bir başka konu meşhur Paramount Otel. Kim
kaldı, kim kalmadı, hangi parayla kaldı, iktidarla ilişkisi neydi yaygaraları
arasında Ekrem İmamoğlu’nun basın müşaviri Murat Ongun’un geçen Ağustos ayında
otelin en lüks villasında ailesiyle birlikte kaldığı iddiaları ortaya atılınca dut
yemiş bülbül gibi sus pus oluverdiler. Ongun’dan önceki İBB Danışmanının maaşı
10 bin lira idi. Danışmanlar 10 bin lira alıyor diye AKP’yi yolsuzlukla,
kayırmacılıkla itham eden kamuda kimlerin kaç maaş aldığıyla ilgilenen bu
namussuz namuslular Murat Ongun’un aldığının kaç asgari ücretlinin maaşına denk
geldiğini söylemeye utandıkları ücreti yanında Otobüs A.Ş gibi daha kaç iştirakten
huzur hakkı alması durumunda bu otelde kalabileceğini hesap ettiler mi? Yüzlerce
CHP belediyesinde görülen mesela bir ilçe belediye başkanına 24 bin lira maaşla
danışmanlık yapan birinin, oğlunun yine yüksek maaşla aynı belediyede basın
biriminde çalışması ve kurdukları aile şirketinin belediyenin işleri üzerinden
paranın gözüne vurması da Kılıçdaroğlu’na iğneyi önce kendime batırayım
çuvaldızı başkanı dedirtmedi. Onun için AKP’li hakkında söylenti olsa da, cezalandırılmalı,
işten el çektirilmeli, hapsedilmeli...... CHP’li yaparsa emeğinin karşılığını
alıyor, helal olsun…. İmamoğlu’nun tatillerini İstanbul’da lüks villalar yapan
birinin Bodrumdaki mekanında geçirmesi de etik bir davranış bu namussuz
namuslulara göre….
Bir tezvirat kanalının beyin özürlü (veya operasyonun
parçası) muhabirinin, Türkiye-Katar
Askeri işbirliği anlaşmasındaki bir maddeyi ‘Katar’lılara Türkiye’de sınavsız
sağlık eğitimi’ mealinde yaptığı çarpıtma haberi, koro halinde satılmış
medyanın tekrarını dayanak yapan Kılıçdaroğlu’nun kurumdan yalanlama gelmesine rağmen
papağan gibi bu yalanı topluma dayatması bu güruhun haleti ruhiyesini ortaya
koyuyor. Haberin doğrusu, Katar
ordusunda görevli sağlıkçılar anlaşma yapılan onlarca ülkenin sağlıkçı ordu
mensubu gibi mütekabiliyet esası gereğince Türkiye’de sağlık eğitimine sınava
girmeden devam edebilecekler.
Başkan olduktan sonra Kanal İstanbul’u yaptırmam söyleminden
başka icraatı bulunmayan İmamoğlu’nun İstanbul’un kaynaklarını buharlaştırarak
nasılda namussuz namuslulara aktardığını seyrediyoruz. İşten atılanların
yerlerine yerleştirilenler bir tarafa, BİT’lerin yönetim kurullarına
yerleştirdikleri parti militanlarına para yetiştiremiyorlar. Temel atmama
töreniyle durdurduğu Silahtarağa biyolojik arıtma tesisinin ihalesinden kalan 1
milyar 525 milyon lirayı, Malatya’da yaptığı miting için mi harcadığı, kayak
takımlarına mı verdiği bilinmez ama Alman’ından, Fransız’ından, İngiliz’inden aldığı kredileri milletin
sırtına yükleyerek nasıl çar çur ettiği ortada. İBB Kasım 2019’da
Sultanbeyli-Çekmeköy metro hattı için 110 milyon avro kredi aldı. Hesapsız
kasap misali masadı nereye koyduğunu unutarak, Tayyip Erdoğan’ın yaptırdığı hastaneye
gidecek vatandaşları cezalandırmak için projenin 6 duraklık bölümünü iptal
ediverdi. Tıpkı görevi olduğu halde Çam-Şakura hastanesi yoluna asfalt
döktürmediği gibi. Tabii bu arada iptal edilen kısım için tahsis edilen
ödeneğin nasıl kimin cebine girdiği savcıların konusu.
İBB yarım kalmış 4
metro için 580 milyon dolar kredi aldığını, ayrıca AFD’den 450 milyon Avro
kredi aldığını açıklamasına rağmen nedendir bilinmez metro çalışmaları kağnı
hızıyla ilerliyor. İBB 2 yıllık süre de 8 ayrı noktada yürüttüğünü söylediği metro çalışmalarının ancak yüzde 12’sini
tamamlarken, Ulaştırma Bakanlığı bu sürede 5 farklı metro hattındaki işin yüzde
47’sini tamamladı. Şimdi de Alibeyköy-Eminönü hattı için 93 milyon Avroluk bir
kredi daha, demek ki sıfırı tükettiler, ihale edilmiş işlerin bile parasını
ödeyemedikleri için sağdan soldan borç topluyorlar. Borcu nasıl olsa
devlet-millet öder.
İstanbul hızla 94 öncesine koşuyor. Deniz bitti, dört tane
arıtma tesisini yönetemeyen planlanmışları ise (Kadıköy-Paşaköy) iptal etme
bilimsel öngörüsüyle övünerek İstanbul’u müsilaj ile tanıştıran ağızlarından da isal akan bu arsız yönetim
işi artık belediyenin mülklerini satışına getirdi. Merter katlı otoparkını 147
milyon liraya kaşla göz arasında satıverdiler. Emlak uzmanlarının 50
metrekaresi milyon dolarlarla satılabileceğini beyan ettikleri, gerçek değerinin (10 bin metrekare) 1 trilyonun üzerinde olduğunu söyledikleri
yeri onda bir fiyatına elden çıkartmayı ancak namussuz namuslular akıl
edebilir. İmamoğlu’nun seçim döneminde kaç otopark yapacağı sözünü verdiğini
hatırlıyor musunuz? Yapmayı bırakın bunlar yapılmışı satmakla İstanbul’un değil
dostlarının çarklarını döndürmeye çalışıyorlar.
Namussuz namusluları seyretmek için Şener Şen’e gerek yok.
Namusluymuş, namussuz…. Millet her şeyi görüyor, gölge etmeyin başka ihsan
istemez. Size rağmen Türkiye Kanal İstanbul’u yapar yoluna devam eder, vira
bismillah…..