Namazın Dinimizdeki yeri ve önemi-5
En önemli ibadet olan namazın birçok hikmet ve faydaları vardır. Biz, bu yazıda bu hikmetlerden birkaç tanesini hatırlatmaya çalışacağız: Namaz, sadece şekilsel hareketler değil; bedenin, aklın ve kalbin katılımıyla gerçekleşen en önemli ibadettir. Namaz, beden için kıyam, rüku ve secde; dil için kıraat, tesbih, zikir ve dua; akıl için ise düşünüp anlama ve huşudur. Namaz, Allahü Teâlâya sığınmanın ve O’ndan yardım dilemenin çok önemli bir vasıtasıdır.
Miraç, Peygamberimizin
yüce makamlara yükselmesidir. Namaz da müminin Allahü Teâlâya manen ulaşması
yolunda önemli bir vasıtadır. Bu sebeple: “Kıl namazı çün saadet tacıdır/Sen
namazı öyle bil ki müminin miracıdır,” denilmiştir. Müslümanların namazla
ilgili ortak bilinci âdeta bu beyitte özetlenmiştir.
Naman kılmak için kıbleye
yönelmek, tekbirden sonra ellerin önde bağlanması, rükua eğilmek ve secdeye
varmak, Allahü Teâlânın yüce huzurunda yaşanan tevazu ve teslimiyet ruhunu
yansıtır. Beş vakit namazın farz kılındığı miraç olayı sırasında Resulullah
sallallahü aleyhi ve sellem yüksek makamlara ulaştı. Mümin de miraçta farz
kılınan namaz ibadetini yerine getirerek bir anlamda miraç yapmış, yüksek
dereceler elde etmiş olur. Bedenin en şerefli kısmı sayılan alnın secde için
yere konması, Allahü Teâlânın kudret ve azametine teslimiyeti sembolize eder.
Camide cemaatle kılınan
namazlar, günde beş defa müminleri bir araya getirir, tanışma ve kaynaşmayı
sağlar; sosyal ilişkilerin güçlenmesine, toplumsal eşitliğin sağlanmasına,
sevgi ve kardeşliğin tesisine katkıda bulunur. Bu sayede mümin, gündelik işlerin
girdabından kısa sürelerle de olsa kurtulma ve rahatlama fırsatı bulur.
Namaz, insanın
Yaratan’ına karşı kulluk görevidir. Bu görev, sadece insanlara özgü değil bütün
yaratıkların yaptığı bir görevdir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Görmedin
mi ki şüphesiz göklerdeki herkes, yerdeki herkes, güneş, ay, yıldızlar,
ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir.” (Hac
18)
Müjdeci ve uyarıcı
olarak gönderilen Efendimiz aleyhisselam, namaz ibadetini hakkıyla yerine
getirenlere dünya ve ahirette mükâfat olduğunu bildirmiştir. Görevini
yapanların ödüllendirilmesi, terk edenlerin de cezalandırılması ise, ilâhi
adaletin gereğidir. Yüce Allah, namaz kılanlara; merhamet edeceğini, onları
bağışlayacağını, onları cennete koyacağını ve onlardan razı olacağını vadetmiştir.
Namaz, mümin için nur
ve aydınlıktır. Namazlarını derin bir saygı ile eda eden bir mümin olmanın
gerektirdiği inanç, söz, fiil ve davranış içerisinde olan ve namazı hayatına
hâkim kılan kişi, doğru yolu bulmuş ve kurtuluşa ermiş, demektir.
Namaz, insanı
kötülüklerden, çirkinliklerden ve taşkınlıklardan alıkoyar, ilgi ve temayüllerin
başıboş ve kontrolsüz bir şekilde tatmin edilmesini engeller. Çünkü hakkıyla
kılınan namaz, sahibine ruhî bir olgunluk kazandırır ve kalbinin huşu ile
dolmasını sağlar. Kalbi huşu ile dolan kişi de Allahü Teâlânın razı olmadığı
şeylerden büyük bir titizlikle sakınır ve böylece günahlardan arınır. Mümin,
namaz kılarken, aynı zamanda kötülüklerden ve nefsin arzularından da muhafaza olunarak
hem dünya hem de ahiret hayatını ıslah etmiş olur.
İnsan, beşer olması
hasebiyle hatasız ve kusursuz olmaz. Günlük hayatında günah işler; hem bedenen hem
de ruhen kirlenir. Tevbe etmeyi gerektiren büyük günahlar hariç namaz; günah, kusur
ve hataların bağışlanmasına vesile olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Beş vakit namaz ve Cuma namazı diğer Cuma namazına kadar büyük günahlar işlenmediği
sürece aralarında işlenen günahlara kefarettir.” (Müslim)
Günde beş vakit
namazını kılan mümin, manevî kirlerden temizlendiği gibi dış çevre ile sürekli
temas hâlinde olan organları, günde beş defa yıkandığı için maddî kirlerden ve
bulaşıcı mikroplardan temizlenmiş olur. Evet vücut, elbise ve namaz
kılınacak yeri temizlemek namazın şartı olduğundan dolayı namaz; kişiyi temiz
olmaya mecbur eder. Her namazı vaktinde kılan mümin, hayatını düzen ve tertibe
koyar. Bütün bunlarla beraber namaz, kişiyi yalnızlık psikolojisinden
kurtaran en tesirli ilaçtır.