Namazın Dinimizdeki yeri ve önemi-1
Hiç şüphe yok ki herkesin, hararetle cevabını aradığı soruların en önemlilerinden biri de; “insanın niçin yaratıldığı ve nereden gelip nereye gittiği,” sorusudur. Peki bu önemli sorunun doğru cevabını kimden öğrenebiliriz? Elbette ki Rabbimizden. Çünkü insanı yaratan yani yoktan var eden O’dur. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Ben, cinleri ve insanları, ancak Bana ibadet etsinler, diye yarattım!” (Zâriyat 56) Bu önemli gerçeği anlatan başka âyet-i kerimeler de vardır, birkaçı mealen şöyledir:
“Hüküm yalnız Allah’ındır. O, size, Kendisinden
başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.” (Yusuf 40)
“Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden
önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet edin!” (Bakara 21)
“O’ndan başka ilah yoktur. Her şeyi
yaratan O’dur. O halde yalnız O’na ibadet edin!” (Enam 102)
“Her kim, Rabbine kavuşmayı dilerse,
sâlih bir amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın!”
(Kehf 110)
“Allah’a ibâdet edin ve hiçbir şeyi
Allah’a ortak koşmayın!” (Nisa
36)
“Ancak Sana ibadet eder ve ancak
Senden yardım dileriz.” (Fâtiha
5)
Binaenaleyh, yaradılış gayemiz ve asıl
vazifemiz, Yüce Yaradanımız Allahü Teâlâ’ya ibâdet etmektir. Diğer işler, ibadetten
sonra gelir. Dünya işleri; ibadetlerimizi rahat bir şekilde yerine getirmeye
yardımcı olmakla, en azından ibadetlerimizi engellememekle bir mânâ ifade
edebilir. Dolayısıyla abadetler, bütün işler yapıldıktan sonraya bırakılmaz,
bilakis evvela ibadetler eda edilir. Çünkü yukarıdaki âyet-i kerimelere göre
Allahü Teâlâ, bizi ibadet etmek için yaratmıştır ve asıl görevimiz ibadet
etmektir.
“Boyun eğmek, itaat etmek ve emri yerine
getirmek,” gibi
manalara gelen ibadetin en önde geleni ise, şüphesiz Dinin direği olan
namazdır. Namaz, Yüce Kitabımızın doksandan fazla âyet-i kerimesinde zikredilmiştir.
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle
belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.” (Nisa
103)
“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak
Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 153)
“Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin.
Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.” (Bakara
45)
“Bütün namazları ve orta namazı muhafaza edin!”
(Bakara 238)
“Oysa onlar, tevhid inancına
yönelerek, dini yalnız Allah’a tahsis ederek O’na kulluk etmek, namazı kılmak
ve zekâtı vermekle emr olunmuşlardır. İşte doğru din budur.” (Beyyine 5)
“Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a
samimiyetle bağlanın. O, sizin Mevlânızdır. O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel
yardımcıdır.” (Hacc
78)
Kuran-ı kerimde namazı ifade etmek
üzere “zikr” kelimesinin yanı sıra “tesbîh” kelimesinin türevleri
de kullanılmıştır. Bkz: (Ankebut 45) ve (Rûm 17).
Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi
ve sellem de namaz ile alakalı şöyle buyuruyor:
“Namaz dinin direğidir. Namazı
terkeden, dini yıkmış olur.” (Beyhakî)
“Hiç şüphe yok ki, kişi ile şirk ve küfür arasında
namazı terk etmek vardır.” (Tirmizi)
“Çocuk, yedi yaşına girince ona
namaz kılmayı emredin!” (Tirmizi)
Namaz, bedenî ibadetlerin en
üstünüdür. Eshab-ı kiramdan bir zat, Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve
selleme; “amellerin en faziletlisinin hangisi olduğunu” sual edince,
Efendimiz aleyhisselam; “namazdır,” buyurdu. O kişi; “sonra
hangisidir,” diye sual edince, “sonra namazdır,” buyurdu. O kişi; “sonra
hangisi” diye sual edince, üçüncü seferde de “namazdır,” buyurdu. (İbni
Hibban)
“Hiç şüphe yok ki, beş vakit namaz,
günahları temizler, tıpkı suyun kiri temizlediği gibi.” (Müslim)
“En faziletli amel, vaktinde kılınan
namazdır.” (Buhari)
“Cennetin anahtarı namazdır.” (Ebu Davud-ı Tayalisi)
(Devamı haftaya…)