Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.08
Gram Altın
3008.87
BIST 100
9469.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Haziran 2022

Namaz ibadeti-9

Fatiha ve KIYAM konusuna devam etmeden önce geçen bölümde mealini verdiğimiz Ayet-i Celile’nin, “… Yeryüzünde bulunan hiçbir canlı yoktur ki, Allah, onun perçeminden tutmuş olmasın…” kısmı hakkında düşüncemi açıklamak istedim.

Şahsen Rabbimiz’in perçemimizden tutuyor olması bana görebüyük bir mutluluk ve müjdedir. Çünkü;

Perçemimizin O’nun (cc) elinde bulunması, bizim O’ndan uzaklaşmamız halinde tekrar perçemimizden tutup bizi kendisine yakınlaştırması gibi bir güzelliğe vesile olacak ki; bu bazen nimetle, nimetinin kıymetini bilmememiz halinde dertle bizi kendimize yani kendine döndürür. Bu konuyu başka bir yazıda detaylarıyla yazmak üzere geçiyoruz.

KIYAM halinde Rabbimizden bizi sirat-i müstakime hidayet etmesini dilemiştik. O sirat ki üzerinde Alemlerin Rabbi bulunuyor. Ve öyle sirat ki “kendilerine nimet verilenlerin yoludur…”

Enamte aleyhim… Nimet verilen kimseler..!

Rabbulalemin yarattıklarının rızkını üzerine almıştır. Ancak “nimet” rızıktan farklıdır:

Allah Tebarek Teala cümle canlıya rızkını verir. Husûsen insanlara nimet ve rızkını veriyor. Eğer insan Allah’ın kendilerine verdiği rızkın kadrini bilir, bu rızkın şükrünü eda eder ise bu rızık kendisi için “nimet”e dönüşür, değer kazandırır. Yok, eğer rızkın Sahibi’ne nankörlük eder ise rızık “nimet”e değil, “nikmete” dönüşür.

Bizler Kıyam halinde iken rızkın nasıl “nimet”e dönüştüğünü idrak ettiğimizi ifade etmiş oluruz. Hem bize verilen varlık, idrak, iman gibi “nimet” olan ihsanlarda bulunur Rabbimiz, hem de yaşamımızı sürdürebilmemiz için rızık verir bizlere. Kimilerine çok, kimilerine az; zaten her canlının rızkı da yaratılmadan önce belirlenmiştir.

Allah Tebarek Teala’dan isteğimiz: bizi kendilerine nimet verdiklerinin yoluna iletmesidir ve o yoldan ayırmamasıdır. Yoksa Rablerinin gazabına uğramışların yoluna saparız ki o zaman ne bir yardımcı ne bir şefaatçi bize yardımcı olabilir.

İnsanoğlu için en büyük g/azap ne cehennemdir ne de bu dünyada fukaralıktır. İnsan için en büyük acı Yaradan’ından yani O’nun sonsuz rahmet ve kereminden, sevgisinden nasipsiz kalmasıdır. Bunu ancak Rabbi’nin meveddetini tadanlar, bilenler anlar. Bu yüzden Mü’minler en çok Allah Teala’nın kendilerini kulluğuna kabul etmesini severler zira O (cc) birisini kulluğuna layık görmüş ise o kulunu sevmiştir.

Diyeceksiniz ki bütün insanlar Allah’ın kulları değil mi?

Elbette ki sizin söylediğiniz manada herkes O’nun kuludur lakin ancak iman edenler Zat-ı Zü’lcelal’e kul olduğunu kabul etmiştir. Kur’an-ı Mubin’de Rabbimiz iblise, “Şüphesiz, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!” derken, İblise kul olup Alemlerin Rabbi’ne kul olmayı istemeyenlerden, reddeden beşerden söz ediyor. Heva ve hevesini ilah edinip kulluğunu unutanların hali de malumunuzdur.

İşte Rablerinin kulu olmayı arzu edenlerin en büyük istekleri bu dünyada “nimet verilenlerin yolu” üzerinde olmaktır. Aksi dalalet ve küfürdür. Bu yüzden namaz ibadetinde Fatiha Suresi’ni okuyanlar ne dediklerini anlamalı ve bu talebini içten yapacağı niyaz ve dua ile Rablerinden istemelidirler.

KIYAM konusunda söyleyeceklerimiz bu kadar. Daha geniş yorumu Allah nasib eyler ise yayımlanacak kitabımızda bulabilirsiniz.

Kıyam konusunu bitirirken bu duruşta/rükünde okuduğumuz Fatiha Suresi’ndeki muazzam etkiye değinmek istiyorum.

Malumunuzdur ki yeryüzünde 2 milyara varan bir Müslüman nüfus var. Bu nüfusun yüzde 20’sinin namaz kıldığını varsayarsak (ki bence namaz kılanların sayısı daha fazladır) günde 400 milyon insan en az 17 kez Fatiha Suresi’ni okumaktadır. Bu muazzam ibadette kıbleye dönüp namaz kılan ve bu sureyi okumanın seranatı ile oluşan “kelebek etkisi”ni tahayyül edebiliyor musunuz? Mü’minlerin duaları, üstelik Rablerinden aldıkları/öğrendikleri dua ile nasıl bir feyzin oluşacağını tasavvur edebiliyor musunuz?

Ya bu feyzin kainata, husûsen dünyamıza kattığı manayı..?

Dünya bu ibadete denk, süreklilik arz eden başka bir ibadete tanıklık etmemiştir. Namazda KIYAM duruşu ve zikr böyle ulvi manalar, maksatlar içeriyor.

Ya RUKÛ?

Onu da sonraki bölümde yazalım inşaallah.