Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.02
Gram Altın
3009.91
BIST 100
9469.4
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Temmuz 2022

Namaz ibadeti-11

On birinci bölümüne geldiğimiz Namaz İbadeti için söylediklerimizi kısaca toparlayarak secde konusuna geçelim. Tekrar belirtmek isterim ki bu yazı dizimiz hazırlamakta olduğumuz 130 sayfalık kitabımızın özetinin özetidir. 130 sayfalık bir çalışmayı 20 sayfaya sığdırırken yaşadığımız zorluğu ise anlatamam.

İbadetler ama hasseten namaz ibadeti bizim yaradılış serüvenimizle direkt alakalı olup bunu namaz ile öğrenebiliriz. Bunun için namazın bir bütün halinde değerlendirilmesinin yanısıra, namaz ve abdestin bütün erkanlarını tek tek ele alarak değerlendirmek icab eder. O zaman namazın yaradılışımız ve yaradılış gayemizle uygunluğunu görebiliriz.

Secde konusunda söyleyeceklerimiz, inanıyorum ki yukarıda anlattıklarımızı daha anlaşılır hale getirecektir. Çünkü namazın hülasası secde kısmındadır.

Hadis-i Şeriflerden öğrendiğimiz kadarıyla; secde Alemlerin Rabbi olan Allah Sübhanehü Teala’ya en karib olduğumuz andır. Bu yakınlığın mesafe ile alakalı bir kurbiyet olmadığını belirtmemde fayda var.

Yaradılış serüvenimizin ikinci mertebesi olan nebatat dönemini biz namazdaki üçüncü duruşumuz olan secde duruşumuzla zikrediyoruz. Yaratılış sürecinde cemadat döneminden sonra bitki/nebatat döneminin başladığına kani olduğumuzu belirtmiştik. Secde duruşunda yaratılışımızın bu safhasına atıfta bulunarak Rabbimize, bizi bu aşamadan insanlık aşamasına ulaştırdığı için bütün benliğimizle sonsuz teşekkür ediyoruz.

Secdede, secde şuuruyla topraktan geldiğimizi itiraf ediyoruz. Bu anlamda secde bize alemdeki yerimizi bilmeyi öğretir. Geldiği yeri bilen haddini bilmiş olur, hududunu, hattını bilmiş olur.

Her biri ayrı teslimiyet

Kıyam duruşunda nasıl ki insan yönümüzle teslimiyet gösterdiysek, rükû duruşunda hayvani yönümüzle teslimiyet arz ettiysek, secde duruşunda da bitki yönümüzle de Bari Teala’ya teslimiyet arz ediyoruz:

Nasıl ki bitkiler olgunlaşınca yere kapanıyorsa biz de inançta olgun mü'min bilinciyle secde halinde durarak teslimiyetimizi Rabbulalemin’e kabul’e sunuyoruz.

Keza;

Secde halinde iken nasıl ki yaratılışımızda Rahman Allah’a ihtiyaç duyduğumuzu belirtmiş isek yaşadığımız sürece O’na olan sonsuz ihtiyacımız konusundaki bilgimizde, kabulümüzde, teslimiyetimizde, imanımızda herhangi bir değişikliğin olmadığını, olmayacağını arz ediyoruz.

“Yerdeki fısıltının Arş’ta yankılanmasıdır secde!”

Secde, “Mirac’da Fahr-i Kâinat’ın arkasında saf tutmak gibi” bir sembolik anlam taşır. Secde duruşu ile bu şuurda olduğumuzu “Yüce Makam’a” arz ettikten sonra, Sübhanallah (Subhane Rabbiye’l A’la) diyerek Sonsuz Kerem Sahibi Allah’a tam bir teslimiyetle bağlılığımızı, acziyetimizi ifade ediyoruz.

Secdenin diğer bir anlamı da kıyamda insan olarak insanlarla, rükûda hayvani yönümüzle hayvanatla zikre durduğumuzu ve bütün yönlerimizle Rabbimize teslim olduğumuzu ifade ettiğimiz gibi, secdede de nebatat ile zikre durduğumuzu ve “toprak” vasfımızı itiraf etmiş oluyoruz.

Secde fena halidir.

Kurbiyet hasıl oldukça, Allah’a “yakınlaştıkça” kişide “ben” anlamının silinmeye yüz tuttuğunu müşahede etmek zor değil. Bunun sonucunda kişinin varlığı Rabbulalemin’de (Rabbulalemin’in varlığına binaen) yok olur. Subhane Rabbiye’l A’la zikri de bu “fena” halin dile dökülmesi, itirafıdır. Secdede kulun ifade etmek istediği şudur da:

Rabbim, kulluk yokluktur yanında. Varlık sensin. İşte 'ben' dedikleri huzurunda kafasını yere koymuş, huzurunda yüzünü toprağa sürmüş ve 'ben' dediği anları sona erdirmiştir. Sadece Sen'sin mutlak var!

Akabinde “Mirac mertebesi” canlanır:

Ettehiyyat’ın okunması bütün alemin Hz. Peygamber (sav) ile zikre durmanın kulca gösterisidir. Son oturuş/rükün olan KUUD duruşu yaradılış safhamızın ilki olan cemadat varlıkları sembolize ediyor. Yaradılışta ilk, salatta son sırada yer alıyor KUUD. En son yaratılan insanoğlu akli, üçüncü sırada yaratılan hayvanat nefsani/şehevi, ikinci olan nebatat teslimiyeti sınırsız, tercihsiz ve tabii yönleri ile boyun bükerken, ilk yaratılan cemadat ise donuk/cansız! yönü ile kusursuz ve aralıksız zikr ile namaz ibadetinde son sırada yer alıyor.

Ve kozmik koro:

Eşhedu enlailahe illallah,

Ve eşhedu enne Muhammedun Resulullah! diyerek büyük itirafta bulunur:

Allah’ım!

Tek İlah Sensin,

Bu kainatın tek yaratıcısı,

Yegâne sahibi,

Azameti ile her şeyin üstesinde gelen sadece ve yalnızca Sen’sin…

Selam ile ayrıldığımız salatın manevi etkisi üzerimizden hemencecik gitmiyor. Allah Tebarek Teala,

“Salatı ikame ettikten sonra iki mü’min gelip yemin etsin” diye emir buyururken bu maneviyatın namazdan bir süre sonra devam ettiğini bizlere öğretmiştir.

Selam ile birlikte hayata dönüyoruz,

Yazımızın ilk bölümüne başlarken, “Namaz ara vermedir” demiştik: alışılmışa, rutine yani günlük meşguliyete ara verme. Secdeden sonra selam ile rutin hayata dönüş başlar ama salat bilinci ile…