Nakbe 2024
Nakbe, Arapça “felaket” demek. İsrail’in İngiltere’ye karşı bağımsızlığını ilan ettiği 14 Mayıs 1948’in ertesi günü beş Arap devleti bu terör oluşumuna karşı savaş ilan etti. Ancak Batılı ülkelerin İsrail’e sınırsız desteği üzerine yenildiler. Savaşın ilan edildiği 15 Mayıs günü milyonlarca Filistinli topraklarını terk edip başta Ürdün olmak üzere komşu ülkelere sığıntı. Ancak İsrail’in topraklarını işgal etmesi sonucu bir daha geri dönemediler.
Nakbe’nin
sembolü anahtardır. Savaşın ortasında ülkelerini terk edip güvenli bölgelere
geçen Filistinliler geri dönemeyince 15 Mayıs 1948 günü “Felaket Günü” ilan edildi.
Nesilden nesile devam eden Nakbe, günümüzde de varlığını koruyor. Komşu
ülkelerdeki milyonlarca Filistinli vatanlarına dönmenin ümidi ile hala
evlerinin anahtarını yastıklarının altında saklıyor.
İsrail en
başından beri işgalci ve yayılmacı terör taktiğini hiç terk etmedi. Acımasızdı.
Sınırları yoktu. Halen de yok… Filistinlileri sürerek, katlederek, hapsederek
topraklarına el koyuyor, arazisini sürekli büyütüyordu. Acımasızca katliam yapmak Siyonistlerin alamet-i
farikası oldu.
***
Batı,
1948’den beri Siyonist İsrail’i para, silah ve teknoloji ile destekliyor. Bunda
Batıda yaşayan zengin Siyonistler kadar Batılıların geçmiş yüzyıllarda
Yahudilere karşı nefretinin de büyük rolü var. Bir başka gerekçe de İslam
coğrafyasının merkezine Müslümanları sürekli huzursuz edecek bir nifak tohumu
yerleştirme arzusuydu.
Önceki gün
gösteriler düzenlendi. Tüm dünyada ilk defa Nakbe bu kadar geniş bir katılımla
anıldı. İnsanlık adeta vicdanının sesini haykırdı. Filistinlilerin acılarına ve
çilelerine tercüman oldu. Siyonist İsrail’in nasıl bir bela olduğu bir kez daha
tekrarlandı. Nakbe’de yurdunu terk eden Filistinlilerin anahtarlarına uyacak
bir ev artık kalmamış olsa da Gazze’de akan kan tüm dünyanın vicdanlı
insanlarının kalbine ve vicdanına dokundu.
İsrail
1948’den beri sürdürdüğü acımasız zulmü 7 Ekim’den sonra da devam ettireceğini
düşünerek yanıldı. Tüm dünya yıkım ve katliamları Filistinli gazeteciler ve X
platformu sayesinde adeta canlı yayında izledi. İsrail, yerini tespit ettiği
her gazeteciyi katletse de önce propaganda savaşını, sonra Gazze savaşını
kaybetti.
***
İsrail,
kurulduğundan bu yana planlı ve sistematik etnik temizliği hiç bırakmadı. Bunu
vicdanlı Batılı yazarlar da araştırarak belgeleri ile ortaya koydular. Bu
konuda en belirgin iki örnek, tarihçi Ilan Pappe’nin 2006 tarihli “The Ethnic
Cleansing of Palestine” adlı eseri ile Roger Graudy’nin “İlahi Mesajlar Toprağı
Filistin” ismiyle Türkçe’ye çevrilen kitabıdır.
Siyonist İsrail,
askerlerinin yapamadığını güya kendi sivil toplum kuruluşları ile yaptırarak
Gazze’ye gıda maddesi sokmama, Filistinlileri silahın yanı sıra açlık ve
susuzlukla öldürme politikasını sürdürüyor. Buna karşı ABD, Gazze sahilinde yardımları
ulaştırmak için yaptığı iskeleyi bitirdi. Fedakâr yardım kuruluşları hala
Gazze’de göreve devam ediyor.
Türkiye’nin
ambargosu İsrail’i etkilese de kesintisiz bir boykotun önemi açık. Türk Dışişleri
Bakanı Hakan Fidan’ın şu sözleri çözümün nerede olduğunu göstergesi gibi: “Filistinlileri
savunmak için safları sıklaştırmak ümmetin görevidir. Bu bizim sınavımızdır.
Birlik olabileceğimizi kanıtlamalıyız. İslam âleminin diplomatik yollarla ve
eğer gerekirse zorlayıcı önlemler aracılığıyla sonuç alabileceğini herkese
göstermeliyiz.”
Dileğimiz,
Gazze’de yeni bir nakbe yılı değil, 2024’ün Filistin için kurtuluş yılı olması.