Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Aralık 2021

Müzik olarak hayat

Hayatlarımız sonu gelmez güç mücadeleleriyle, saçma sapan polemiklerle ve verimsiz uğraşlarla tüketilmektedir. Her gün ruhumuzu ve bedenimizi çürüten söylemlere, uygulamalara ve müdahalelere maruz kalmaktayız. Başkalarının sapkın fantezilerini tatmin etmek uğruna özgürlükten, huzurdan ve refahtan yoksun bir hayat, kader olarak dayatılmaktadır.

Hayatımız, en değerli varlığımızdır. Hiçbir kimsenin, gücün ve yapının, hayatımızı harap etme hakkı bulunmamaktadır. Hayatımızı büyük bir hazla yaşamak ve mutluluğu aramak, en temel insan hakkımızdır. Mutluluğu insanlara çok görenler, sadece kendilerinin mutluluğu için milyonlarca insanı harcamaya hazır canavarlara dönüşebilmektedirler. Mutluluğumuzu ve hayatımızı güce, maddiyata ve şöhrete tapanlara bağımlı kılmadan, kendi hayatımızı özgürce yaşama çabasının en asli insani görevimiz olduğunu unutmamalıyız.

Ruhumuza ve bedenimize iyi gelen, bizi iyileştiren, olgunlaştıran ve geliştiren faaliyetlerin başında müzik gelmektedir. Hayatımızda müzik olduğu takdirde daha iyi bir eğitim, düşünce, hayal, duygu ve sanat tecrübesine sahip oluyoruz. Müzik olmadan ruhumuzu ve bedenimizi maneviyatla ve ahlakla doyurmak mümkün değildir. Müziği dışlayan hiçbir inancın, değerin ve aya anayışın insan için sahici şekilde anlamlı ve işlevsel olması mümkün değildir.

Müzik sayesinde bilişsel ve manevi kapasitemiz gelişmektedir. Müzik sayesinde balık hafızalı olmaktan kurtulabiliriz. Ruh ve bedenimiz müzikle iyileşebilir. Ruhumuzun ve bedenimizin hareketliliğini ve romantizmini ancak müziğin ritimlerinde tatmin edebiliriz. Müzik, boş bir zaman faaliyetinden, çalgıdan, oyundan ve oynaştan ibaret değildir. Müzik, insanın varoluşsal özünü anlatan en derin tecrübedir. Müziksiz bir hayatı dayatanlar ve illüzyonlara gerçek olarak inanmamızı isteyenler müzikten nefret ederler. Müziğin insanla varoluşsal bağını kopartan anlayışlar, insanın kendi özüne, yani ruhuna yabancılaşmasını isterler.

Müzik, insan ruhunun ve bedeninin bir bütün olarak dile gelmesidir. Weber, müziği insan ruhunun dili olarak tanımlamaktadır. Gerçek müzik, insanın felsefesini, bilimini, maneviyatını, sanatını, aşkını, tutkusunu kısacası insana dair her şeyi tabiatla birlikte anlatmaktadır. Müzik tecrübesi, insanın ve tabiatın bütün seslerini, renklerini ve titreşimlerini tecrübe etmeye açık olmak demektir. Schopenhauer, “Müzik özden söz eder” demektedir. Nietzsche, müziğin insanın söz edişini şöyle ifade etmektedir: "Müziğin verdiği heyecanın temelinde görüntü imgelemini ve duyguları harekete geçirme gücü vardır ve bu müziğin insan üzerindeki büyüleme gücünün gerekli öğelerinden biridir. Müzik temelde, bizde belli bir oranda güç kazanan yaşam duygusunun özünde gizli olan acıyı anlatır; müziğin verdiği heyecanın yapısında da bu acıdan uzaklaşıp onu uzaktan izleme düşüncesi vardır. Eğer müzik akla ve duygununun üst katlarına seslenmemiş olsaydı ona sanat diyemezdik, onu basit gösteri danslarının estetik katına alırdık. Bütün sanatlar içinde yapısı gereği insan duygularını en çok avucu içine alan fiziksel olarak insanı büyüleme gücü en yüksek olan sanattır müzik.” İnsanın aşkın özünden söz etmeyen bir müzik, insanı ruhunun derinliklerine alıp götürmekten uzaktır. Özümüzden söz eden müziği dinlemeye aç kaldık. Müzik açlığımızı gideremediğimiz için bilim, felsefe, edebiyat, hukuk, özgürlük ve sevgi açlığımızı ve açığımızı gideremiyoruz.

Felsefeyi, sanatı, edebiyatı, aşkı, tutkuyu müzikle birlikte düşünmediğimiz ve yaşamadığımız için gerçekten felsefe, sanat, bilim ve maneviyat tecrübesi gerçekleştiremiyoruz. Müzik perspektifine sahip olduğumuz zaman insani tecrübemiz anlam ve değer kazanmaktadır. George Carlin, “Bu dans edenler, müziği hissetmeyenlerce deli olarak düşünülür” demektedir. “Müzik, felsefenin en yüksek noktasıdır’’ diyen Socrates, bu gerçeği ifade etmektedir.

Nazım, sevgiliye müzikle seslenmektedir: “Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey / Dünyanın en güzel sesinden / En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey. / Fakat artık ümit yetmiyor bana, / Ben artık şarkı dinlemek değil, / Şarkı söylemek istiyorum.” Umutla, aşkla ve coşkuyla hayatı şarkı söylercesine ve şiir yazarcasına yaşamak lazım!