Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Ocak 2021

Muttakîler

“Allah korkusuyla kendini günahlardan uzak tutarak Allah'ın azabından korunan ve böylelikle Allah'tan gereğince sakınan, O’na saygıda kusur etmeyen kimse”ye takva sahibi, muttakî denir. Takvâ ise “korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, dindar olmak, itaat etmek, korkmak, çekinmek” anlamlarındaki vikâye mastarından türemiştir. Kur’an’da ve hadislerde takvâ bazen sözlük anlamında, bazen de “Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınarak azabından korunma” anlamında kullanılır. Takvâ Allah’a ve resulüne itaat etme anlamını da içerir.

Takvâ, hakka ulaştıran bir yoldur. Takva yolu çeşitli zorluk ve meşakkatlerle doludur. Bu meşakkatler ve engelleri sabrederek aşmak takvâdır.

Muttakî, kalbinde Allah’ın azametini, sonuçlarını ve korkusunu taşıyan, günahlarının sonuçlarını da tam anlamıyla hisseden, kendine zarar gelecek her şeyden kaçınan, insanlığa bir afetin gelmesinden endişe duyan, Allah’tan korkan ve gönlü bunlarla meşgul olan kişidir.

Takvâyı, âlimlerimizden;

İmam-ı Şâfîî : “Takvâ ancak onu anlayıp akleden kişide bulunur.”

Fahreddin er Râzî: “Takvâ; Allah’ın sevgisini kaybetmekten korkmaktır.”

Sadreddin eş- Şîrâzâ: “Takvâ; şirkten, günah ve isyandan, hakikatten çeviren her şeyden uzak durmaktır.”

Haris el Muhâsibî: “Takvâ; Allah’ın hoşlanmadığı şeylerden kaçınmak ve sakınmaktır.”

Hakîm et-Tirmizî: “Takvâ; şüphe, şirk, nifak ve riyadan sakınmaktır.”

İmamı Kuşeyrî: “Takvâ; kulun Allah’tan başka her şeyden sakınmasıdır.”

Süfayn es- Sevrî: “Takvâ; dünya ve afetlerinden sakınmaktır.”

Ebü Yezid El-Bistami: “Takvâ; şüpheli her bir şeyden kaçınmaktır. Muttakî Allah için konuşur, Allah için susar ve Allah için anar.”

Kumeyl bin Ziyad: “Bir kimseden düşmanı da can dostu kadar emin olmadıkça o kişi muttakî olamaz.”

Sehl et- Tüsterî: “Muttakî gücünden ve kuvvetinden soyutlanan insandır.”

Abdülkâdir-i Geylanî: “Elde edemediğine tevekkül eden, elde ettiğine razı olan, elden çıkana sabredendir muttakî.”

Seyyid Şerîf el-Cürcânî, “Allah’a itaat ederek azabından sakınmaktır, bu da ceza almayı haklı kılan davranışlardan nefsi korumak suretiyle gerçekleşir” şeklinde tarif ederler.

Takvâ: imanla kişiyi takviye eden ve onu koruyan şeydir, yani zühttür.

Muttakîlerin ilk ve temel vasfı imandır. Muttakîler namazlarını kılarlar, mallarını seve seve yakınlarına, yetimlere, miskinlere, yolculara, dilenenlere ve kölelere (veya esirlere) infak ederler. Zekâtlarını verirler. Ahiret gününe inanırlar. Ahidleştiklerinde de ahidlerinde dururlar. Zorda, darda ve savaş zamanında sabrederler. Öfkelerine hâkim olurlar. İnsanları af ederler. Hatalarda ısrar etmez, çirkin bir şey yaptıkları veya kendilerine kötülük ettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar da hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'a karşı gelmekten sakınır, geceleri az uyur, seherlerde bağışlanma dilerler. Kur’an-ı Kerim ve Resule tâbi, dostluklarında samimi ve devamlı olurlar. Adildirler. İyiliği emreder, kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar.

Bu özellikleri Allah Kur’an’ı Kerim’de zikretmektedir. Daha doğrusu muttakî olmak isteyenler için reçetedir bunlar. Bu kimselerdir dünyayı imar eden, bu kimselerdir adaleti ihdas edenler. Bu kimselerdir Allah’ın rızasına muvafık olanlar ve bu kimselerdir cenneti hak edenler.

Muttakî kullar için Allah’ın nimetleri ise yine Kur’an’ı Kerim’de sıralanmaktadır. Muttakîler için gökler ve yer kadar geniş olan içinden ırmaklar akan cennetler vardır ki orada ebedi kalacaklardır. Orası en güvenli yerdir. Muttakîler cennette bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Katkısı kâfur olan içecekler dolu gümüş kaplar, şeffaf kadehlerden içerler. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar. Ayrıca onlar orada kendileriyle uyumlu eşler ile evlendirilecekler. Cennette güven içinde her türlü meyveyi isterler ve yerler. Orada ölüm tatmazlar ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. Cennette bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları ve meyvelerin her çeşidi vardır.

Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedi kalmak üzere buraya girin.”

Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş.

Mevla’m bizi muttakî kullarından eylesin

Âmin.