MUTLULUĞUN YOLU VERMEK, YİNE VERMEK
Verebilmek, darda olana yardım edebilmek kişi için gerçekten çok hoş bir özelliktir.
Bazı kimseler hep para biriktirir, harcamaya kıyamazlar. Böyleleri kendilerini önemli bir mutluluktan alıkoyuyorlar demektir.
Aslında veren, verdiğinden daha fazlasını kazanan kişidir. Vermek öyle pozitif bir enerjidir ki, kişi sadece başkalarına yardım etmiş olmakla kalmaz. Bunun yanı sıra kendisine kazanç da temin etmiş olur. üstelik bu kazanç, veren kişinin böyle bir şey isteyip istememesine, hatta bunun farkında olup olmamasına bile bağlı olmadan gerçekleşen tabii bir sonuçtur.
Para bir "sirkülasyondur" ve sürekli olarak devretmesi gerekmektedir. Korktuğumuz, bencil davrandığımız veya her şeyi kendimize nal ettiğimiz zamanlar kelimenin tam anlamıyla dolaşımı durdurmuş oluruz. Yani akan boruların tıkanması gibi bir şey ortaya çıkar.
Akışı sağlamının yolu bellidir, vermeye başlamak. Cömert olmalıdır. Artan az bir para üstünü garsona bahşiş olarak bırakmayı çok görmemelidir. Yardım kuruluşlarına destek vermeli. Muhtaçlara el uzatmalıdır. Vermeli, yine vermelidir. Sonra neler olduğunu görmelidir. Hiç umulmadık yerden ne faydalar geleceği bizi şaşırtacaktır.
Pozitivistler ve materyalistler zannederler ki harcanmayan para biriktir, biriktikçe artar. Halbuki verildikçe, cömert davrandıkça paranın azalmadığı, aksine bereketlenerek çoğaldığı tecrübelerle sabittir.
Muhterem bir zatı tanıyorum; hep gelenleri yedirir, içirir. Hemen her gün onun misafirhanesi dolup taşar. Pozitivist olmadığım halde kaç defa ikaz ettim: Böyle giderse zor durumlara düşersin. İflas edersin diye. Ancak seneler geçti, bu zat misafir ağırlamaya aynı tempoyla devam ediyor. Demek ki cömertliğin yasaları ayrı; basit mantıkla uyuşmuyor.
Rahmetli Dr. Haluk Nurbaki, bir sıkıntısı olup da nasıl geçebileceğini soranlara "infak edin", yani "verin" dermiş.
"Veren el" olmak ruh sağlığımıza olumlu katkılar yapar. Hem kendimizi daha iyi hissederiz, hem de başkalarında yücelme duygusu uyandırırız. Yücelme duygusu ise insanları başkalarına karşı daha açık ve sevgi dolu hale getirir; onların, insanlık hakkında daha olumlu şeyler hissetmesini sağlar.
Gerçekten hayatımızı gönül huzuru ile meşakkatten, dertten uzak geçirmek istiyorsak vermeliyiz. Daha fazla sevilmek, mutlu olmak, saygı ve başarı, bereket ve bolluk mu istiyoruz? Elde etmenin birinci şartı şu: Verin gitsin. Hiç tasınız olmasın. Cenab-ı Hakk'ın rahmeti devreye girecek, verdiğiniz her damla size fazlasıyla geri dönecektir.
Cömert olana Peygamber Efendimizin müjdesi büyüktür:
"Cömert bir insan, Allah'a, cennete ve insanlara yakındır. Kıyamet gününde de ateşten uzakta bulunur."
"Eli açık, cömert bir kimsenin cennete gireceğine Hak Teala beni kefil kıldı."
"Kalbinin yumuşamasını, içinin ferahlanmasını mı istiyorsun? Öyleyse yetime şefkat et. Başını okşa. Ve yoksulu doyur."
"Cimrilik ve mutluluk birbirlerini hiçbir zaman göremezler. Nasıl biri ötekini tanıyabilir ki? (Benjamin Franklin)