Mutlu olmanın yolları
Bilindiği üzere yaşadığımız zaman, insanlığın bir mana boşluğu, kaos, bunalım ve buhranlar çağıdır. Zira insan iki unsurdan yaratılmıştır. Madde ve mana, fizik ve metafizik… Yani insanın fiziki yapısının yanında, bir de metafizik bir yapısı vardır. insanın bu iki yönü, terazinin iki kefesi gibidir. Hangisi ağır basarsa, diğeri zayıflar.
Şimdi takdir edersiniz ki, batı
kültürünün hüküm sürdüğü bu asrımızda insanlar, parayı kıble, şehveti put
haline getirmişlerdir. İnsanlar, maddi planda akıl almaz imkanlara kavuşmuş,
teknolojinin zirvesine ulaşmış durumdadırlar. İmkanları çoğaldıkça, insanların
mülkün sahibi ve bu imkanları veren Allah'a (cc) daha çok yaklaşmaları
gerekirken, tersine ondan uzaklaşmışlardır. Allah’tan (cc) uzak olmak ise
insanın mana yönünün daha da zayıflamasına ve hatta yer yer ölmesine sebep
olmuştur. İşte Mutlu olmak için bazı formüller:
1. sağlam bir iman ve salih
ameller
Allah (cc) Asr suresinde yeminle
tüm insanlığın ziyanda olduğunu ve bu ziyandan kurtulmanın yegane yolunu da üç
şarta bağlar. Allah (cc) şöyle buyurur: Asra yemin ederim ki; İnsan
gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine
hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” Buradaki ziyan
sadece ahirette cehennemle cezalandırılmak değil elbette. Bu alemde de yürek
boşluğu içinde; mutsuz, huzursuz, dert, keder ve kabuslarla içi içe ve zelil
bir hayat yaşamak manasına gelir.
2. Gönlün ferah olması ve
tereddütlerden arınması.
Kur'an'ı Kerim’de gönlün ferahına
dair birçok ayetler vardır. Allah (cc) Musa’nın (as) bir duasını şöyle anlatır.
“Rabbim! Göğsüme genişlik ver.” (Taha 20/25) Yine Rabbimiz sevgili peygamberi
Muhammed’e (sav) minnetle şöyle buyurur: “Biz senin göğsünü açıp
genişletmedik mi?” (İnşirah 94/1) Ayrıca Allah Azze ve Celle, tüm insanlığa
adeta ilaç hükmünde şöyle buyurur: “Allah kimi doğru yola iletmek isterse
onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi
kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.”
(Enam 6/125) “Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa o, Rabbinden bir nur
üzerinde değil midir? …” (Zumer 39/22) Şu halde yüreğin genişliği, kalbin
ferahlığı ve bunu elde etmek için çalışmak, mutluluğun alametlerinden ve mutlu
kimselerin özelliklerindendir.
2. İnsanlara iyilikte
bulunmak.
İnsanlara iyiliğin mutluluk
vesilesi olması, denenmiş ve gözlemlenmiş bir gerçektir. Nitekim insanlara iyilik
yapanların; insanların en mutluları ve yeryüzünde en çok kabul gören kimseler
olduğunu görüyoruz.
3. Dünyalık işlerde sizden
aşağı olanlara, ahiret işlerinde ise sizden üstün olanlara bakmak.
Nebevi öğretisiyle yol gösteren
Efendimizin şu hadisinde buyurduğu gibi: “Dünya işlerinde, hayat şartları
sizden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu,
Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.” (Müslim,
Zühd 9) Bu, dünya ile ilgili durumlardadır. Çünkü dünyalık işlerde senden daha
aşağı durumda olanları düşündükçe, Allah'ın (cc) sana olan fadlu ihsanını
hatırlayıp rahatlarsın.
Ama ahiret işlerinde senden
yukarı olanlar bak ki, Rabbine kulluk konusunda hata ve kusurlarının farkına
varsın. Helak olanların nasıl helak olduklarına değil, kurtuluşa erenlerin
nasıl kurtuluşa erdiklerine bak.
4. Dünyaya bağlılığı ve
dünyevileşme arzularını azaltma ve ahiret gününe hazırlık yapmak.
Şeyh Abdurrahman es-Sa’di, kısa
ama çok manidar bir sözünde şöyle der: ”Hayat zaten kısadır. Onu gam ve
kederlerle daha da kısaltma.” Kardeşim! Şimdi iyi dinle. Sana
dünyevileşmekten arınıp yolculuk gününe/ahirete hazırlanan bir grup arkadaşın,
çok önemli bir diyaloğunu arz edeyim: Salih kimselerden bir grup oturmuş,
aralarında dünyevileşmekten sakınmayı müzakere ediyorlar.
Onlardan birine denildi ki:
“Dünyalık arzuları azaltmada ne dereceye ulaştın?” Dedi ki: “Bu konuda
ulaştığım sonuç şu ki; bir lokmayı ağzıma götürmek üzere kaldırdığımda, onu
ağzıma alıp yemem mümkün olacak mı, olmayacak mı, bilmiyorum.
Bu defa aynı soruyu o da diğer
bir arkadaşına yöneltti ve o da onun söylediklerine benzer şekilde cevapladı.
Aynı soru üçüncü kişiye sorulunca, o şöyle cevap verdi: dünyalık arzuları
azaltmada benim vardığım netice; verdiğim nefesin yerine yenisini alabilir
miyim, alamaz mıyım, bilmiyorum. Değerli kardeşim şunu unutma ki, hayat
gerçekten kısadır. Sende gam ve kederlere boğup hayatı daha da kısaltma.