Mutlu olmanın yolları (3)
Mutluluğun olmazsa bir şartı da mana dünyamızı tekmil etmektir.
Bilindiği üzere insan iki ana unsurdan yaratılmıştır. Beden ve ruh; bir maddi diğeri manevi bünyemiz. Ya da biri fizik, diğeri metafizik alem. Takdir edersiniz ki, son iki asırdır, batı kültürünün dayatmaları sonucu madde medeniyeti olan kapitalizm tüm insanlığı kuşatmış durumdur. Madde medeniyeti ise, tüm insanlığı nefsin arzularına ram etmiş, hazların ve zevklerin kulu kölesi haline getirmiştir.
Ancak son yıllarda bu medeniyetin, insanlığa huzur ve mutluluk adına hiçbir şey veremediği görülüp anlaşılmaya başlamıştır. Dost düşman, insaflı olan tüm insanlar, bunu itiraf etmeye ve hatta çareler armaya da başlamış durumdadır. Ancak insanlığın yönlendirmesinde lokomotif güç olan medya, internet, insanlık düşmanlarının elinde olduğu için, bu gerçeği örtbas etmeyi başarıyorlar.
Küresel çeteler, gerçekleri tersyüz etmekle kalmıyor, tüm güçleriyle ifsat, bozgunluk ve ahlaksızlığı da yaymak için ellerinden geleni yapıyorlar. Her yıl mütemadiyen tekrarlanan, Noel, cadılar bayramı, her tür ahlaksızlığın sergilendiği; Balo, karnaval, faşing vb. tüm uygulamalar, batıda mananın çoktan iflas ettiğinin net delilleridir. Ama biz imanımızın gereği, insanın asıl huzur ve mutluluğunun, manevi bünyenin güçlendirilmesiyle mümkün olduğuna inanıyoruz.
Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.” (Buhârî, Îmân 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, 108) Kalbin sağlığını korumak veya hastalanmış bir kalbi iyileştirmek için yapılması gerekeni, onu yaratan Allah (cc) bildirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Unutmayın ki, kalpler, Allah’ı anarak huzura kavuşur” (Ra’d 28) Allah Teâlâ’nın yapmamızı istediği her ibadet, kalbin sağlığını korumak için emredilmiştir. Allah adıyla dirilip can bulan bir kalp, vücut ülkesinin yegâne sultanı olduğu için, emri altındaki bütün varlıklara, yani ellere, ayaklara, dillere, dudaklara, gözlere, kulaklara isabetli emirler verir; başarılı bir hükümdâr olur.
Güzel sözler konuşma ve kötülüğü iyilikle def etme.
Allah (cc) şöyle buyurur: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussilet 41/34) Şimdi bu ilahi ve yüce öğüdü iyi düşün. Yine Allah (cc) mümin kullarını överek şöyle buyurur: “(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.” (Furkan 25/72) “Her kim şeref ve kuvvet isterse bilsin ki, bütün şeref ve kudret Allah'ındır. Hoş kelimeler (tevhid ve tesbihler) ancak O'na yükselir, kabul olunur. Salih ameli de hoş kelimeler (tevhid) yükseltir, makbul kılar. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir azap vardır. Bunların yaptıkları tuzak mahvolur gider.” (Fatır 35/10)
Allah'a (cc) sığınma ve ona çokça dua edip yakarmak.
Bilindiği üzere, bu Resulullah'ın (sav) öğretilerindendir. Nitekim onun (sav) hayatı adeta duayla ilmek ilmek dokunmuştur. İşte bazı örnekler:
Allah’ım! Her işimin esası ve koruyucusu olan dinimi ıslah et. İçinde geçimim olan dünyamı ıslah buyur. Dönüp varacağım yer olan ahiretimi de ıslah et. Hayatı, her türlü hayırları artırmama vesile kıl. Ölümü de her türlü şerden kurtulup rahata ermeme vesile yap. (Müslim 17/40)
“Ey Allah’ım! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açıp kapayıncaya kadar (da olsa) nefsimle baş başa bırakma. Hâlimi tümüyle düzelt, senden başka ilah yoktur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 110)
Allah’ım, üzüntüden, tasadan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borcun altında iki büklüm olup ezilmekten ve insanların galebe ve tasallutundan sana sığınırım.
Son olarak, değerli okuyucularımızı tam manasıyla Saitler/mutlu olan kimselerle beraber olmaya davet ediyoruz. Ta ki, hep beraber sıkıntı, dert ve kederlerden uzak, huzur ve saadet içindeki mutlu bir hayata kavuşalım. Bu da, Allah'a (cc) imanın nefislerimizde tam manasıyla yer etmesi ve salih amellerle mümkündür. Nitekim Allah azze ve celle şöyle buyurur: “Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” (Nahl 16/97)