Mutlu bir aile için eşlerin sorumlulukları (2)
Yıllardır “aile yıkılırsa ümmet yıkılır” diye feryat ediyoruz. Ama bizim feryatlarımız, her renkten aile ve mukaddesat düşmanlarının vaveylaları arasında kayboluyor. Biz yine de aileye dair nasihatlerimize kaldığımız yerden devam edelim. Aileyi koruma, ihya ve inşa etmek için:
• Birbirlerinin kusurlarını örtmeli, affedici olmalıdırlar. Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Kim arkadaşının ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter. Kim ki Müslüman kardeşinin ayıbını açığa vurursa, Allah da onun ayıbını açığa vurur. Hatta evinin içinde bile olsa onu ayıbıyla rezil eder.” (İbn-i Mace, Hudûd, 5)
• Karşılıklı sevgi, saygı, şefkat, muhabbet ve merhameti ihmal etmemelidirler. Diye biliriz ki, aile; karşılıklı sevgi ve saygıyla var olup varlığını devam ettirebilir. Bu konu o kadar önemlidir ki Allah (cc) eşin yaratılış gayesini, sevgi ve muhabbet olarak açıklar. “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21)
• Karı-kocanın namus ve din anlayışları aynı olmalı. Bu konuda İslam’ın ilke ve prensiplerinden taviz vermemelidirler. Özellikle ahlakı yok sayan, namustan bahsetmeyi ayıp sayan batı kültüründen uzak durmalıdırlar.
• Kıskançlıkta aşırıya gitmemelidirler. Evet, karşılıklı sevgiden de kaynaklanan belli bir kıskançlık ve gayret elbette olmalıdır. Ama vesvese halini alıp güveni zedeleyecek derecede bir kıskançlık, başlı başına bir sorundur.
• Karı-koca mahremiyet sırlarını ifşa etmemelidirler. Bu sadece ahlaksızlığın yayılması değil, ailenin de zedelenmesi, hatta dağılmasına yol açabilecek bir tehlikedir. Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde Allah Teâlâ’ya göre en fena insan, karısıyla mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşâ eden kimsedir.” (Müslim, Nikâh 123, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 32)
• Bu kabilden olarak, özellikle kadınların sosyal medyada boy boy fotoğraf, hatta videolarla arzı endam etmesi, felaket derecesine varmıştır. Kendini bilen mümine bir kadın, böyle yanlışlara düşmemelidir. Kadın da erkek de mahremiyetin muhafazasından sorumludurlar. Kadının özgürlük diyerek erkeğin uyarılarını takmaması ise daha büyük felakettir.
• Karı-koca sabırlı ve tahammüllü olmalı. Çünkü hayat hep tos pembe değil, gri ve alaca durumları da vardır. Hep düzlük değil, yokuşları ve inişleri de vardır. Tekrar edelim ki, “İşler yolundayken geçinmek kolaydır. Önemli olan, işler sarpa sardığı zaman sabır ve tahammülle geçinmektir.
• Kanaatkâr ve tutumlu olmalıdırlar. Özellikle marka ve modanın kölesi olmaktan son derece kaçınmalıdırlar. Kur'an-ı Kerim, fuzuli saçıp savurmayı, şeytanlarla kardeş olmaya eş tutmaktadır.
• Karı-koca birbirlerine güven vermeli ve güveni zedeleyecek her tutum ve davranıştan uzak durmalıdırlar. Zira her müessese gibi aile de, güvenle korunup sürdürülebilir. Özellikle asosyalliğin kaynağı olan sosyal medya denen püskülle bela, aile içi güveni de merhameti de tehdit etmektedir. Özellikle karı kocanın, özel hayat diyerek birbirlerinden gizli sosyal faaliyetleri, ailenin felaketi olabilir.
• Birbirlerine kin tutmamalı ve özellikle eski defterleri karıştırmaktan uzak durmalıdırlar. Şüphesiz hiçbirimiz melek değiliz. Fıtratımız gereği, hata ve kusurlarla kuşatılmışız. Artılarımızın yanında eksilerimiz, güçlü yönlerimizin yanında zayıf yönlerimiz de vardır. Dolayısıyla bu zaaflarımız, küçük aile sorunlarına dönüşebilir. Her bir pürüzde yıllanmış sorunlar gündeme gelirse, sorun yumakları oluşur. Suç arşivi tutmakta uzman olan kadınlar, ailelerinin huzur ve selametini istiyorlarsa, suç arşivleme ve kinden vaz geçmelidirler.
• Birbirlerine karşı hoşgörülü davranmalı, affedici ve bağışlayıcı olmalıdırlar. “…Onlar affetsinler, hoş görsünler. Allah’ın sizleri bağışlamasını istemez misiniz?” (Nûr 24/22) “…Kul başkalarının hatalarını affettikçe Allah da onun şerefini yükseltir...” (Müslim, Birr, 69; Tirmizî, Birr, 82) Nice ayet ve hadislerden net olarak anlaşılmaktadır ki, affetmek insanı yüceltir ve aziz kılar. Öyle ki, affedici olduğumuz oranda, Allah'ın (cc) da affına mazhar oluruz.
• Dargınlıkları 3 günden fazla olmamalıdır. Çünkü bundan fazlası, nebevi fermanla haram kılınmıştır. "Bir kişinin kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helâl değildir. İki Müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa, öteki öbür tarafa döner. Hâlbuki bu iki mü'minin hayırlısı önce selâm vermeye başlayandır." (Müslim, Nikâh 123, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 32)