Musul senaryoları ve Türkiye
Musul'a beklenen operasyon 17 Ekim Pazar'ı Pazartesiye bağlayan gecenin geç saatlerinde başladı. Irak Ordusuna ait tamamı Şii 30 bin asker, Kürdistan Federe Bölgesinden 15 bin Peşmerge ve Türkiye'nin eğittiği Haşdi Vatani güçlerinden 1500 kişilik gurup Musul Operasyonuna katıldı.
Çok rahat bir şekilde Musul'dan temizlenmesi mümkündü DAİŞ'in. Ancak son iki yılda İran ve ABD tarafından DAİŞ'e verilen onca destekten sonra bu çapta bir operasyonun gerçekleştirilmesi akla Musul'u DAİŞ'ten kurtarmaktan öte başka şeyler getiriyor. Aylardır planlanan bu hazırlığın topu topu 6 bin kişilik DAİŞ için yapıldığına inanmak için insanın aklını yemiş olması lazım.
Bir bu mu?
Kıbrıs'taki İngiliz üsleri, ABD'nin savaş gemileri, İran'ın askerleri, füzeleri, çeteleri, İsrail'in füzeleri yetmedi! Birkaç bin kişilik DAİŞ teröristi ile mücadele etmek için Fransa da uçak gemisini göndermek zorunda kalıyormuş! DAİŞ Musul topraklarında defedilmeli, hatta bütün topraklardan temizlenmeli. Ancak Musul operasyonun Musul'u DAİŞ'ten kurtarmaya yönelik olduğu kanatinde değiliz. Kaldı ki amaç sadece Musul'u kurtarmak olsa bile birçok sıkıntılı taraflarının olduğunu da belirtmemizde yarar var.
Bizi en çok tedirgin eden yönlerinin başında katliam tehlikesi geliyor. Şii güçlerin son dört yılda Suriye ve Irak'ta Sünni Müslümanlara yönelik katliamlarını düşündüğümüzde, Sünni ve ayrıca Türkmen, Kürt ve Araplardan oluşan milyonlarca Musullu kardeşimizin ciddi bir katliam tehdidi altında olduğu aşikardır. Irak Ordusunun kahir ekseriyetini oluşturan Şii askerlere ilaveten, İran tarafından eğitilen Haşdi Şaabi güçlerinin barbarlığını ve ABD'nin kaos planını bildiğimiz için tedirgin oluyoruz.
Zaten daha Operasyonun 24 saati dolmadan tehlikeyi fark eden Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani Irak Ordusunun Şiiliğin sembolü bayraklarla Musul'a girmelerine izin vermedi. Sayın Barzani'nin diretmesi netice verdi ve Iraklı askerler bayraklarını indirerek Musul'a geçebildiler.
Türkiye bu konuda olan bitenleri son derece dikkatle izliyor. Şiilerin Musullulara yönelik katliamının Türkiye tarafından kabul edilemeyeceğini bildikleri halde ABD-Şİİ ittifakı her türlü kötülüğü yapabilir.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Biz bir Sünni-Şii çatışmasına izin vermeyeceğizu2026 Ülkemizin Musul Operasyonu dışında tutulmasının sebebi Türkiye'nin orada mezhep çatışmasının önüne geçeceği bilindiği içindir." diyerek kirli ittifakı deşifre edip önceden uyarmış oldu. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, "DAEŞ bahane edilerek Suriye ve Irak 63 ülkenin katıldığı operasyonlarla büyük bir yıkıma maruz kalıyor. Biz Cerablus operasyonunu başlattıktan sonra görüldü ki DAEŞ'in yok edilmesi için Suriye'nin yakılıp, yıkılmasına gerek yokmuş." Doğrusu yıkıma gerek yoktu, lakin pis ittifakın tarafı olan İran-ABD maalesef işi bu kerteye kadar getirdi.
Musul Operasyonunun bizi tedirgin eden bir diğer tarafı da Musul'dan çıkarılacak olan DAİŞ güçlerinin istikametidir. Musul'un biraz Batısında Türkmenlerin yaşadığı Telafer ve Yezidilerin yaşadığı Sincar/Şengal bulunmaktadır. DAİŞ stratejistleri tarafından önce Telafer'de Türkmenlere, sonra Sincar/Şengal Bölgesinde bulunan Yezidilere saldırması halinde nelerin yaşanabileceğini kestirmemiz lazım. DAİŞ bunu yapar mı diye sorarsanız EVET derim. Çünkü daha öncede söylediğimiz gibi ABD-İran bu tür senaryolarla bölgeyi cehenneme çevirerek asıl amaçlarına kavuşmak istiyor.
İşin bir de Suriye boyutu var. Zira Musul'u terk etmek zorunda olan DAİŞ'in öncelikli hedefi Suriye olacak. Suriye'de DAİŞ'in gidebileceği en stratejik bölge Haseki ve Kamışlo'dur ve bu da yeni bir felaket senaryosu olacaktır.
Nasıl mı?
DAİŞ'in kendisine ait bir stratejisinin olmadığını, DAİŞ'in yol haritasını tamamıyla ABD ve yeni müttefiki İran'ın belirlediğini bilmemiz lazım. (Burada bir parantez açıp, 'ABD-İran DAİŞ ile savaşan taraf iken nasıl oluyor da onlara strateji belirliyor' diyen dostlara günaydın demek isterim) ABD ve İran bu süreçte Musul'dan çekilmek zorunda kalan DAİŞ ile Kürtleri yeniden karşı karşıya getirip bölgeye kaosun hakim olmasını sağlayabilir.
Bir diğer plan da, Musul'un DAİŞ'ten temizlenecek bölgelerinin bir kaçına, ilerde son derece tehlikeli bir gidişatı başlatmak için Şiilerin yerleştirilmesi planlanmaktadır. Yani on, yirmi yıl sonrası için yeni çatışmalara yol açacak bir demografik ve mezhebi yapı ABD için hiç de yabana atılmaz.
Kirli senaryoları okuduğumuzda Türkiye'nin B ve C planlarının olmaması düşünülemez. Numan Kurtulmuş, "Musul'daki demografik dengeleri değiştirmek, vahim sorunları ortaya çıkarır. Şii milis, Sünni milis gibi laflar kullanıyoruz ya, bunların hepsini bir kenara atmak lazım. Bölgede çok ciddi bir oyun oynanıyor. Buradaki mesele bir siyasi altüst oluş meselesidir. Buradan tüm bölge halkları olarak siyasi çözümler bularak çıkış elde edeceğiz. Musul Operasyonunu bir mezhep çatışması haline getirmekten kaçınılmalı."
Biliyoruz ki ABD ve İran bu coğrafyada yeni devletçikler istiyor. Arzuladıkları haritada Suriye dört parça, Irak 3, artı buçuk, artı çeyrek parça olmalı. Buçuk Musul için düşünülen statü, çeyrek ise Şengal bölgesinin olası özerkliği.
Ha,
Türkiye daha Musul'a girmedi, şimdilik. Sadece savaş uçakları hava operasyonuna katıldı. Bir de işin 'ya girerse' boyutu var.