Dolar (USD)
35.37
Euro (EUR)
36.42
Gram Altın
3039.15
BIST 100
9916.07
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Eylül 2020

​Müstemleke aydını ve demokrasisi

Fransız Makron da rahatsız, Geziciler, FETÖ, PKK ve müstemleke aydınları gibi…

Müstemleke aydınları, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a galiz küfürler ederken Makron, onlardan ayrışıyor.

Güçlü Türkiye düşmanları on yıl aralıklarla milletin yetişmiş beyinlerini tasfiye ettiler, Türkiye’nin maliyesini yağmaladılar.

Dünyanın en zengin generalleri bunların arasında…

Emperyalist, Afrika’da ne yapmışsa Türkiye ve bölgede aynısını uyguladı.

Makronlar, müstemleke aydın ve demokrasi modelinden çok verim elde ettiler.

Yıkım ve yağmanın sihirli anahtarları:

Sağ-sol, ilerici- gerici, çağdaş- çağdışı, başı örtülü – başı örtüsüz, yeşil sermaye – beyaz sermaye, laik- anti laik ve “ Ne işimiz var, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Ege’de!...”

12 Eylül 1980 cuntası kırk yıl önce darbe gerekçesine ne uydurmuşsa darbeci zihniyet, bugün de aynı senaryolarla darbe arayışlarına devam ediyor.

Müstemleke aydını, 15 Temmuz’da Yurtta Sulh Konseyi de otuz altı yıl öncesinin bildirisine benzer bir bildiriyle yönetime el koyduğunu, sıkıyönetim ilan ettiğini açıkladığında halkı ezen tankların saygı duruşuyla bir eve gidip kahvesini höpürdeterek katliamı seyrediyor, yeni görevinin tebliğini bekliyordu.

Müstemleke demokrasisi:

27 Mayıs 1960 Millî Birlik Komitesi…

12 Mart 1971 Muhtırası…

12 Eylül 1980 Millî Güvenlik Konseyi…

28 Şubat 1997 Post Modern Darbe / Batı Çalışma Grubu…

27 Nisan 2007 E- Muhtıra…

15 Temmuz 2016 Yurtta Sulh Konseyi…

Her on yılda hafızası ve maliyesi sıfırlanan bir ülke olmayı ve seçilmişleri diktatörlükle itham etmeyi cumhuriyetin kazanımı’ kabul eden müstemleke aydınları…

Beynelmilel karakterler…

Sisiler, Esedler, Hafterler, Muhammed Selmanlar, Saddamlar, Fikret Abdiçler, Gürseler, Evrenler…

Joe Bidenların ‘Koçları’…

Teröre, darbeye ayarlı demokrasi…

Bunlar demokrasinin ayarını tankla yapıyorlar.

Terör örgütleri; STK’ları, kanaat önderleri de teröristler.

11 Eylül 2001’de ABD’de İkiz Kuleler’e yapılan saldırıyı bahane eden haçlı zihniyeti, dünyayı İkiz Kuleler’in akıbetine duçar etti, milyonlarca insanı öldürdü, yaşadıkları topraklardan kopartıp göçe zorladı.

Türkiye, 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra döviz kuru üzerinden uluslararası saldırıya maruz kalırken, müstemleke aydınları İMF’den borç alınmasını hararetle istiyorlardı. Mali saldırının yeterli olamayacağı, güvenlik ve asayişin bozulması, ülkenin kaosa sürüklenmesi, dış müdahalelere açık hale getirilmesi için 2 Ekim 2018’de Cemal Kaşıkçı’yı hunharca katlettiler. Bu vahşet, uluslararası darbe girişimiydi.

Cinayetin hemen sonrasında malum müstemleke aydınlarının: “ Türkiye’de gazeteciler tutuklu, haber alma özgürlüğü, can güvenliği yok.” iftirasını körüklemesi, yeni bir darbenin zeminini oluşturma çabasıydı.

Türkiye, failleri tespit edince suspus olup inlerine çekildiler. Katillerin aleyhine tek bir kelime sarf etmediler, vurdumduymazlıkla cinayetin üstünü örtmeye çalışıyorlar.

Cemal Kaşıkçı’nın katilerine Suudi sözde mahkeme komik cezalar verdi.

Özellikle bu vahşetin, Türkiye’ye yönelik uluslararası darbe girişimi olduğu katillere verilen ödül gibi cezalardan da anlaşılmaktadır. Türkiye’yi katil ilan etmeleri üst kurgunun delillerindendir.

Cemal Kaşıkçı’nın cesedi nerede?

Cesedi teslim alan yerli iş birlikçi kim ya da kim/ler?

Ceset, neden yerli işbirlikçiye ya da iş birlikçilere verildi?

Cemal Kaşıkçı’nın kıyafetlerini giyip kameralara görüne görüne Sultan Ahmet Meydanı’na gitmekle ne planlandı?

Provokasyon planları nelerdi?

Suudi mahkeme ‘katillerine’ cesedin yerini sormuyor. Cesedi teslim ettikleri yerli iş birlikçiyi, işbirlikçileri açıklamıyor. Muhammed Selman’ın yakınındaki katillere ceza vermiyor. Böyle bir mahkeme ancak müstemleke demokratların Yüksek Adalet Divanı’nda görülebilir.

15 Temmuz işgal girişiminin finansörlerinin ‘adaleti’ de ancak bu kadar olabilirdi.

Teröre, darbeye endeksli demokrasi…

Halksız cumhuriyet, seçimsiz demokrasi…

Müstemleke aydını: “Seçim, her şey demek değildir.” diyor…