Mustafa Yazgan
Ölüm hakikati bir büyüğümüzün şahsında daha tecelli etti. Büyük fikir adamı, yazar, hatip ve gönül insanı Mustafa Yazgan, dünya hayatını pazar sabahı tamamladı ve ahirete göç etti. Kocaeli’ye bağlı Karamürsel’de Yeni Mezarlık’a defnedildi. Türkiye’de fikir çilesi çekenlerdendi. Örnek hayatı, eserleri ve bilhassa konferanslarıyla nesilleri etkilemişti. Yazılarını ve kitaplarını çok önceden okuduğum hâlde kendisini ilk olarak 1994’te bir toplantıda tanıdım. Çevresini kuşatan gençlere, mefkûresini aşk ve şevkle anlatıyordu. Kırlaşan sakalına rağmen azimli duruşuyla etrafındakilerin gönüllerini fethediyordu. Necip Fazıl’la derin dostluğu, hatta yol arkadaşlığı vardı. Üstad, davet edilip gidemediği konferansları vermek üzere kendisini temsilen yolluyormuş. Ankara Büyük Doğu Fikir Kulübü’nünBaşkanı, mümtaz siması.
Türkiye’de
İslami düşüncenin temsilcilerinden biri olan Yazgan, 16 Kasım 1940 tarihinde
Gaziantep’te doğdu. Henüz 10 yaşındayken şiir yazmaya başladı. Bu yaşta Kore
Savaşı hakkında yazdığı şiir, Gaziantep’te çıkan Demokrat Ülkü gazetesinde yayımlandı. 15 yaşındayken konferans
vermeye başladı. Ankara Siyasal’ı 1963’te bitirdikten sonra doktorasını
tamamladı. Muhtelif yerlerde uzman olarak çalıştı, üst kademe yöneticilik
yaptı. Bakanlıklarda müşavir oldu. Gazete yazıları ve kitaplar yazdı. Yurt
içinde ve dışında konferanslar verdi. 1982’de Ankara’dan Karamürsel’e
taşındı.
Sessiz
Çığlık romanı 1972’de çıktı. Sertavul Geçidi ve Zincirler
Kırılırken isimli piyesleri var. Şiir ve hatıratın yanında çocuk kitapları…
Müslüman Türk Çocuğunun Ahlâk Kitabı’nı
hatırlıyorum: 1973 yılında okumuş, etkilenmiştim. Fikir kitapları: Mücadelemizin Diyalektiği İçinde Türkiye ve
Dertlerim 1966’da basılmış. Diğer bazı tarih, şiir, deneme kitapları ve
romanları: Çağımızın Ana Meseleleri, Fetihname, Ölümsüz Gerçek, Mukaddes Dava,
MehmedÂkif Ersoy, Ömrümün Devr-i Saadeti, İlim ve Ahlâk, Fetihname, İslam ve Kâinat, Ümit Sevgi ve Zafer, Şempanze
İhtilali, Tuğra, Ahenk, Elveda Karanlık, Kurtuluş Hasreti, Semavi Dinlerde Ahlak, Buhran,
Monark, Sessiz Çığlık, Şiirler, Ahlakî Çocuk Hikâyeleri, Buharalı CengaverZaferhan, Malazgirt.
Tiyatroya hep meraklı. Küçücük
bir çocuk iken sahne tozu yutmuş minik bir sanatçı. Bir sohbetinde, “Sekiz
yaşında tiyatroda Öksüz Çoban rolüne çıktım.” demişti. Dindar camiada çocuk
edebiyatına ilk önem veren, feraset sahibi bir kahramanımız. Çıkardığı Tomurcuk dergisi devrinde büyük ilgi
gördü.
28 Ekim 2010 tarihinde
Bâbıâli Sohbetleri’ne davet etmiştik. Katılmış, hayatını, yazı dünyasını ve
başta Necip olmak üzere tanıdığı şair ve yazarları, fikir adamlarını anlatmıştı.
Çok istifade etmiştik. Sohbetinde “Sultanü’ş Şuara” ile1963’te tanışmasının ve yollarının
kesişmesinin hayatında bir dönüm noktası teşkil ettiğini söylemişti. Ömrünün
sonuna kadar kutlu kalemini elinden bırakmayan yazarımız, eğilmeyen bükülmeyen soylu
fikirleriyle öne çıktı.
Onun
için 23 Kasım 2013 tarihinde İBB ve ESKADER işbirliğiyle bir saygı toplantısı
düzenlenmişti. O gün teşekkür konuşmasında, “Efendim, bizler bu
fani dünyada bir varız, bir yoğuz! Perde, Allah’ın ‘kader hükmü’nü senaryo
olarak yazdığı dünya görüntüsünü aksettiren bir vasıtadır.” demiş ve şunları
eklemişti: “Fâni olan kuldur, Bâk
Ali
Emiri Efendi Kültür Merkezi’ndeki sohbetlerine katılıyordum. 15 Temmuz
öncesiydi. Yaklaşan tehlikeye dikkat çekiyor, o zaman adı ‘Paralel Yapı’ olan FETÖ’nünTürkiye’ye
ve İslam âlemine verdiği büyük zararları anlatıyordu. “Büyük Doğu Işığında
Pozitif Maneviyat Etüdleri” başlıklı konuşmalarıaydınlatıcıydı. O akşamların birinde
“Ağabey, Mehmed Şevket Eygi Bey, 80 bin eserden oluşan kitaplığını
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki kütüphaneye armağan etti.” dediğimde “Çok
sevindim. Ben de Karamürsel’deki evimde bulunan kitaplarımı aynı yere
bağışlayacağım.” demişti.
Yüreği,
serapa Allah, vatan, Kur’an, millet ve bayrak sevgisiyle dolu bir
münevverimizdi. İnşallah iyi bir yayınevi, eserlerini külliyat olarak neşreder,
yeni nesiller de bunları okur, feyz alır.
“Acaba” şiirinde “Dizlerim tutmuyor, kalmadı derman.” diyordu. Herkes şahittir
ki o, dizlerinin tuttuğu son ana kadar mukaddes davasına güçlü bir imanla ve cesaretle
sahip çıkmıştı.Allah rahmet eylesin. Ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet,
menzili mübarek, makamı yüksek olsun. Yazgan Ailesi’ne ve bütün sevenlerine
başsağlığı ve sabır diliyorum.