Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2963.67
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Şubat 2019

Mustafa Kutlu’nun Çığlığını Duymak

Sovyetlerin çöküşünden sonra, dünya siyasetine yön vermeye çalışan ABD ve Avrupalı şirketlerin desteklediği bazı düşünce kuruluşlarının en çok kullandıkları kavram küreselleşmeydi.

Küreselcilerin ekonomik modeli serbest piyasa ekonomisi, siyasal sistemi de demokratik yönetimlerdi. Hukuk, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar da demokratik sistemi oluşturan temel değerlerdi.

Küreselciler, iletişim teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak, artık devletlerin bir öneminin kalmadığını, dünya toplumları arasındaki ulusal sınırların giderek anlamını yitirdiğini ileri sürüyorlardı. Dolaysıyla ABD ve Avrupa serbest piyasa ekonomisini ve onun siyasal sistemi olan demokratik değerleri dünyanın her yerine pazarlamaya çalışıyordu.

Ancak o günden bugüne gelince bir baktık ki, küreselcilerin söylemleriyle uygulamaları arasında büyük bir tezat teşkil ediyor. Bir tarafta ‘açık toplumlar arasında sınırların bir önemi yok’ diyor ama diğer tarafta yeni sınırlar oluşturmak için Çin’e karşı Tayvan’ı, Nijerya’ya karşı İboları, Türkiye’ye karşı PKK’nın uzantısı olan YPG’ye her türlü desteği veriyor.

Demokratik değerleri her fırsata dünyaya pazarlayan küreselciler, Mısır’da seçilmiş Cumhurbaşkanını askeri bir darbeyle deviren diktatör Sisi’ye sahip çıkmıştır. Keza Türkiye’de seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı kanlı bir darbe girişiminde bulunan Fato’yu en çok savunan küreselciler olmuştur. Küreselciler hukuk kavramı üzerinde çok durur ama Türkiye’de darbe suçunu işlemiş ABD ve Avrupa ülkelerine sığınan Fetocuların yargılanması için Türkiye’ye iade edilmesini engelleyenler yine küreselciler olmuştur.

Bütün bu gelişmeler bize gösterdi ki, küreselleşme kavramı sömürü düzenin bir başka yüzüdür. Küreselciler dünyayı bir Pazar yeri, insanları da tüketici olarak görüyor. Tüm insanları kendilerine müşteri yapmak için hukuk, demokrasi, insan hakları gibi kavramları pazarlayarak önce insanların gönlünü alıyor sonra da ürünlerini satıp paralarını alıyor.

Bu durumdan kurtulmamızı isteyen Mustafa Kutlu ‘’Hedef kan emici Kapitalizm’in pençesinden kurtulmaktır.’’ Diyerek kısır politik tartışmaların dışına çıkıp esas hedefi gösteriyor.

Mustafa Kutlu dünyada yaşanan kargaşanın temel sebebinin düşünce krizi olduğunu görerek şöyle diyor: ‘’Dünyaya öyle bir söz söyleyelim ki duyan-okuyan “Evet, işte bu” diyebilsin.’’ Dünyayı sadece bir Pazar gören insanları tüketimin nesnesi haline getiren küresel sermayeye karşı tüm insanlığın vicdanına hitap edecek bir söz bir düşünce üretmemizi istiyor.

Toplumun aydın kesimine şöyle sesleniyor Kutlu: ‘’Tüm hukuk felsefecileri, siyaset bilimcileri, ilahiyat âlimleri, filozoflar, sanatçılar, politikacılar tezinizi yazın. Fazla değil on kişi bir araya gelip fikirlerini Hududullah çerçevesinde birleştirirse ortaya “Ahlâk Nizamı” çıkar. İşi bir çırpıda çözenlerden, meseleyi, hafife alanlardan değilim. Çareyi bulmak zaman alacak, farkındayım. Sadece “tartışmaya değecek” bir ses duymak istiyorum.’’(30.Ocak 2019 Yeni Şafak)

Kutlunun bu satırları kendini insanlığın iyiliğine adamış duyarlı bir yürekten çıkan bir çığlıktır. Umarım bu çığlık vicdanı kirlenmemiş tüm yüreklerde yankı bulur.