Müslümanlığımızdan şüphe etmeliyiz...
Değerli okurlarım, HAMAS ile siyonist rejim arasında varılan geçici ateşkes, dün itibariyle sona erdi.
Bu satırlar kaleme alınırken, siyonist rejimin katilleri, masum insanları çoluk çocuk demeden katletmeye başlamıştı.
Geride bıraktığımız şu bir haftalık sürede, Barışın ne kadar güzel bir olay olduğunu; hem biz, hem Filistinli mazlum insanlar yaşayarak anladılar.
Tek anlamayan, katil ve destekçileri oldu. Gerçi onlar anlamazlar... Çünkü hepsi şu anda kırmızıya koşan boğa gibiler.
Ama biz onu yapamayız. Filistin Topraklarında, Kardeşlerimizin başına bombalar yağdırılırken, biz rahat davranamayız.
Eğer böyle davranırsak, Müslümanlığımızdan şüphe etmemiz lazım... Çünkü, biz bir vücudun uzuvları gibiyiz. Siz hiç kol ağrırken, vücudun rahat olduğunu gördünüz mü?
Tabi bu cümleleri yazdıktan sonra, iş zalimin o kadar gücü karşısında, ben birey olarak ne yapabilirim? sorusuna varıp dayanıyor.
Aslına bakarsanız, geçtiğimiz haftalarda, "Zulüm karşısında Güvercin gibi davranabilmek" başlıklı yazımda, bu sorunun cevabını vermeye çalışmıştım. Şimdi onları tekrarlamayacağım.
Sadece şunu söyleyeceğim: Gazzede insanların başına bombalar yağarken, biz hâlâ zalim ve destekçilerinin ürünlerini kullanmaya devam ediyorsak...
Tabi bu cümleleri yazdıktan sonra, iş zalimin o kadar gücü karşısında, ben birey olarak ne yapabilirim? sorusuna varıp dayanıyor.
Aslına bakarsanız, geçtiğimiz haftalarda, "Zulüm karşısında Güvercin gibi davranabilmek" başlıklı yazımda, bu sorunun cevabını vermeye çalışmıştım. Şimdi onları tekrarlamayacağım.
Sadece şunu söyleyeceğim: Gazzede insanların başına bombalar yağarken, biz hâlâ zalim ve destekçilerinin ürünlerini kullanmaya devam ediyorsak...
Galiba bu soruyu soramayız.
