Müslümanların Kapanmayan Yarası: KUDÜS
Kudüs, yaklaşık 400 yıl boyunca Devleti-i Ali Osmanlı himayesinde huzur içinde yaşamış bir ülkedir. Ta ki; 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Skyes-Picot anlaşmasına kadar…
Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunun (BM) 1947 yılında aldığı 181 nolu karara göre
Kudüs’ün yönetimi BM’ye bırakılmış ve uluslararası bir şehir olması
öngörülmüştür. Ancak BM genel kurulunun aldığı kararların bağlayıcı olmaması
dolayısıyla İsrail başına buyruk hareket etmeye devam etmiştir.
İsrail’in
işgal ettiği Kudüs topraklarında bulunan Mescid-i Aksa’yı kontrol etme çabası
sıklıkla bölgede tansiyonu yükseltmektedir. Bölge halkını provoke edip yasa
dışı bir şekilde işgal faaliyetlerini devam ettirmek isteyen İsrail belirli
dönemlerde Mescid-i Aksa’ya ve oradaki Müslümanlara zulmederek onları
kışkırtmaktadır.
Bölge
halkını ekonomik olarak kısıtlayan İsrail, dış ticaretin kendisi üzerinden
yapılması nedeniyle her türlü giriş çıkışı kontrol etmektedir.
Ticaret
Bakanlığımızın derlediği bilgilere göre, Batı Şeria ve Gazze Şeridinden
İsrail’e girmek isteyen Filistin kamyonlarına, tüccarlara kolay bir şekilde
verilmeyen izin belgeleri gerekmektedir. İsrail’in güvenlik kaygıları yüzünden,
Filistin kamyonları geçitlerde yük yükleme ve indirme sistemini kullanmak
zorunda olup, güneş altında uzun saatler beklemek zorunda kalan malları,
özellikle tarım ürünleri bozulma tehlikesi geçirmektedir. Yolcu uçaklarıyla
malını taşıyabilmesi, Filistin tüccarına yasak olması ve yük taşıma uçaklarını
kullanmak zorunda kalmaları maliyet açısından tüccarlara yük olup zaman kaybına
yol açmaktadır. İsrail tüccarları her yerde malını satabiliyorken, Filistin
tüccarının bütün kontrol noktalarında mallarını sadece Filistin Yönetimi’nin
bölgelerinde satacağına dair bir taahhütname imzalaması gerekmektedir. Filistin
tüccarlarının, İsrail limanları ve havaalanlarında olan yüklerini takip etme
gibi bir şansları olmadığından, malları İsrail gümrüğünden alabilmek için
İsrailli şirketleri aracı olarak kullanmaktadır.
Buna
bağlı olarak yıllık 17 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahip olan ülkede
işsizlik oranı %26-27 seviyelerindedir. 2019 yılı itibarıyla 1 milyar 103
milyon dolar olan ihracata karşılık 6 milyar 613 milyon dolarlık ithalat
gerçekleşmektedir.
1,4
trilyon fit küplük bir doğalgaz rezervine sahip olmasına rağmen çıkarılamadığı
için ekonomik gelir elde edilememektedir. Çıkarılsa bile İsrail’in baskıları,
sınırlamaları ve abluka altına almasından dolayı satışı yapılamaz bir haldedir.
Cenin
Sanayi Serbest Bölgesi, Filistin topraklarında ilk olacak bir sanayi serbest
bölgesi inşa etmekten ibaret olup, Türk şirketi bölgeyi geliştirirken, Alman
Kalkınma Bankasının görevi Filistin Yönetimine bölgeye alt yapısını geliştirmek
için finansman sağlamaktadır.
Bunun
dışında Filistin, İsrail, Ürdün ve Japonya’nın anlaşması neticesinde Eriha
Sanayi ve Tarım Kompleksi kurulmuştur. 2012 yılında faaliyete geçen bu sanayi
kompleksinde çeşitli yatırımlar yapılmıştır.
Beytüllahim
Sanayi Bölgesi’nin yapımı devam etmektedir. Bunların dışında bir de Gazze
Şeridi’ndeki Filistin’in ilk sanayi bölgesi olan 1998 yılında kurulmuş olan
Gazze Sanayi Bölgesi bulunmaktadır. Gazze Sanayi Bölgesinin, 300'den fazla
fabrika çalıştırıp ve yaklaşık olarak 20 bin kişiye iş vermek gibi uzun vadeli
planları bulunmaktadır. Lakin Gazze’deki durumdan dolayı bu sanayi bölgesinde
çalışmalar durmuş olup hâlihazırda az sayıdaki fabrika ile UNRWA tarafından
depo olarak kullanılmaktadır.
Telekomünikasyon
ve iletişim alanından bakıldığında ise İsrail tarafına Gazze Şeridi ve Batı
Şeria’daki frekans spektrumuna mutlak kontrol hakkını vermiştir. Kudüs’ün
doğusunda Filistin şirketleri ağlarının çalışmasını yasaklamıştır. Telekomünikasyonun
uluslararası bağlantı noktalarının kontrolünü de vermiştir.
Uygulanan
baskılar sebebiyle eğitim faaliyetleri, bilimsel araştırmalar ve daha yüksek
katma değerli üretim imkânı bulunamaması ülke ekonomisinin gelişmesindeki en
büyük engellerdir. İsrail ekonomisine büyük ölçüde bağımlı kalan Filistin halkı
İsrail’in kendi vatandaşlarına verdiği sübvansiyonlar sebebiyle rekabet etmekte
ciddi güçlük yaşamaktadır.
Ekonomik olarak büyük ölçüde İsrail’in kontrolü ve baskısı altında kalan Filistin kayda değer bir gelişim gösterememektedir. İsrail’in her yönden baskı kurduğu Kudüs özgürlüğünü dört gözle beklemektedir…