Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 May 2019

Müslümanlara Yeni Saldırı: Müslümanlık İndeksi

Miladî 2019 tarihihnin Ramazan ayını idrak ediyoruz. İnsanları kurtuluş yoluna götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur'an'ın indiği bu ayda Müslümanların dinî değerleri nisbeten artıyor. İlim, infak-yardım, namaz, oruç, sılay-ı rahm, yalandan-iftiradan uzak durmak...gibi İslamî değerler Müslümanlar arasında rağbet görüyor ve her Müslüman kuvveti ölçüsünde bu değerlere sahip çıkıyor.

Müslümanların dinlerine bağımlılıkları artınca tescilli İslam düşmanları tarihte olduğu gibi yine bu durumdan korkmuşa benzemişler ve Ramazan’ın ilk haftasından başlayarak önce Filistin’de bombalarla evleri, hastaneleri yerle bir ettiler. Anneleri, babaları çocuklarıyla birlikte şehit ettiler. (Müslümanların tescilli düşmanı kavramı geniş vakitte değinilecektir.) Bu durum Müslümanları değerlerinden vazgeçirmedi, geçirmeyecek de.

2019 Ramazanının ikinci haftasını idrak ettiğimizde ise yine Müslümanlara karşı sinsi bir saldırı başladı. Bu seferki saldırı bir PROPAGANDA... Ve Propagandanın konusu şu:

"2018'in En İslami Ülkeleri Açıklandı; İlk 40'ta Müslüman Ülke Yok" başlığıyla yayınlanan araştırma haberiydi. İlgili araştırma haberinine birçok medya organı yer verdi.

Araştırmayı yapan merkez, bu araştırmayı her yıl yaptığını söylüyor. Sözde araştırmalarına göre İslamilik Endeksi’nde ilk yirmi ülke arasında Kuzey Avrupa ülkeleri ağırlıkta, ilk elli ülke arasında ise yalnızca dört Müslüman ülkesi var. Ve ülkemiz Türkiye ise doksan beşinci sırada ( 95.)

Peki İslamilik endeksine göre en İslamî ülke hangisidir?

Yeni Zellanda...

Araştırma verilerini okurken ilk sıraya Türkiye’nin olabileceğini tahmin etmekle birilikte Amerika’da yaşayan bu akademisyenlerin bunu göze alamayacaklarını ve hiç değilse İslamiyet’in Müslüman tüccarlar vasıtasıyla gittiği Malezya ve Endenozya ülkelerinin endekse göre ilk sırada gösterebileceklerini düşünmüştüm. Müslüman tacirlerin yerli Malay halkı ile doğruluk, dürüstlük gibi güzel hasletleriyle kaynaşması sonuucunda Müslümanlığı seçen bu ülkeler maalesef Malezya kırk yedinci sırada (47.) , Endonezya ise altmış dördüncü sırada. Araştırmacıların kendi öz vatanları olan İran’a ise verdikleri yer ise 125.sıra...

Müslüman ülke olarak nitelenen ülkelerin bazıları sıralaması ise şöyle:

45- Birleşik Arap Emirlikleri, 46- Arnavutluk,47- Malezya,48- Katar, 85- Suudi Arabistan,

137- Mısır, 152- Sudan, 153- Yemen... Sıralamada Birleşik Arap Emirlikleri Batılıların en gözde sömürü yeri olmasına rağmen yine kırk beşincilikle taçlandırılmış. Yine bir diğer sömürülen ülke Suudî ise seksen beşinci sırada. Bu iki ülke maddi varlıklarını başta ABD ve diğer Batılı ülkelere peşkeş çekmelerine rağmen ancak bu kadar yer alabiliyor.

Bu araştırmayı yapan akademisyenler ABD’deki George Washington Üniversitesi’nden iki akademisyen Şeherazade Rahman ve Hüseyin Askari’dir. Peki bu İslamî Endeks taksimini yapan akademisyenlerin ortak özelliği nedir? Bu iki hocanın ortak özelliği İranlı oluşları ve Amerika’da yaşamaları. Yani İran diasporasının da mensuplarıdır bunlar. 1979 yılında İran İslam devrimi sonrası Amerika’ya (Los Angeles) yaklaşık 8 milyon İranlı yerleşmiş. Burada yaşayan İranlılar Şah rejimi taraftarı ve seküler zihniyetin temsilcileridir. Batılıların bu diasporayı İslam ülkeleri aleyhinde kullandığı malumdur.

Bu akademisyenlerin böyle bir durumu sözkonusudur. Bu bilgi üzre yazımızı şöyle sürdürebiliriz. Yapılan araştırma İslamın tescilli olmayan düşmanları tarafından icra ediliyor. Ve tescilli düşmanlarına sipariş ediliyor.

Kendilerince çok safiyane bir araştırma olmuş. Araştırmada İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye olan ülkelerin İslami öğretilerle uygun politikalar izleyip izlemediklerini bulmaya çalışmışlar. Daha sonra bu çalışmayı her yıl yaparak ve Müslüman olmayan ülkeleri de araştırmaya dahil ederek İslamilik Endeksi’ni açıklamaya başlamışlar ve araştırmalarına devam edecekler.

Araştırma için şunu demeli mi. Kumaşı sağlam olmayan bu araştırmanın sözleri ve sonuçları da sağlıklı değil. Çünkü Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen’de Suud’la birlikte, Ramazan ayında bile kadın ve çocukları açlık ve susuzlukla öldürüyor, “İslamilik” derecesi 45, milyonlarca mülteciye sahip çıkan Türkiye 95. sırada. Müslümanlara başörtüsü yasağı getiren Avusturya ne hikmetse 14.sırada yer alıyor. Müslümanların kimliklerini yok sayma tehdidi savuran Fransa 24. sırada yer alıyor. Buna kim inanır diye en çok şaşkınlık çektiğim sonuçlardan birisi de İsrail, endekse göre 39. sırada olmasıydı. Tam da burada bu araştırmanın finansmanı kim olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi Müslümanların tescilli düşmanı ile gizli düşmanının ortak buluşması 39. sıradaki İsrail’dir.

Araştırmacılar, en İslami ülke Yeni Zelanda’yı başta göstermelerinin sebebi söyle açıklıyorlar. 2019’un 15 Mart’ında orada iki camiye düzenlenen saldırılarda 52 Müslüman’ın hayatını kaybettiği ve saldırı sonrası Başbakan Jacinda Ardern’in söylemi, açıklamaları, başörtüsü takarak Müslüman toplumla dayanışma göstermesi takdir toplamıştır.

Bu buzdağının görünen yüzü. Buzdağının görünmeyen yüzünde ise 19. asırda İngiltere ve Hollanda ve sonra Fransa dünyanın kötü imajlı süper güçleri idiler. Kendi ülkerinde hırsızlık yapan, tecavüzcü, kötü adamları önce gemilerle Amerika’ya daha sonra da buralara bırakmışlardı. Şimdi de dünyanın en İslami ülkesi gösterilmesi çok manidar. İngiltere, kötü imajını burada iyi imaja devşirmeye çalışması aşikardır. Yine o dönemde Batılı bir zihniyetle yetişmiş Servet-i Fünuncular’ın Ermeniler’le birlikte Sultan Abdülhamid’i “Kızıl Sultan” yaftasını yapıştırıp bizim gideceğimiz en medeni ülke Yeni Zellanda’dır dememişler miydi. Gerçi kendileri önceleri Londra’ya gitmek istemişse de İngiltere onlara siz İngiliz Muhipleri olarak Londra’ya değil şehir yerleşimi ve planı aynen Londra gibi olan Yeni Zellan’da gidebilirsiniz, demişti.

Araştırma, İslam ülkeleri sınıflaması oluşturulurken dikkate alınan ölçütlere bakılırsa endeksin aldatmaca içerdiği görülür: (Kendini İslam cumhuriyeti olarak ilan etmek, İslam’ı devletin resmi dini olarak tanımak, birincil düzeyde veya dikkate değer bir Müslüman nüfusa sahip olmak.)

Sonuç olarak bu indeksin hiçbir tarafı İslam hukukuna göre İslam ülkesi yani Dâru'l-İslam için aranan değerlere uymamaktadır.

Hal böyle iken bazı sözüm ona millyetçi muhafazakar bir medya gurubu ise “İslam Ülkerinde Utanç Tablosu” diye bir manşet yapmıştı. Bu durum böylesi basit yaftalamalara ve karalamalara direnç geliştirememiş olmak bir kısım medyamız için de çok üzücü. Araştırmanın mesajı bize kısaca şunu diyor. Böyle Müslüman olmaktansa giderim Kuzay Avrupa ülkelerinde Ateist olurum daha iyi!. Hatta İsrail'de Yahudi olmak bile daha iyi...Ya da Yeni Zellanda’ya giderim daha iyi!...