MÜSLÜMANLAR ARASI İŞBİRLİĞİNE EVET, AMA NASIL?
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın on üçüncü zirvesi İstanbul'da yapıldı. Ortadoğu'da ve dünyada kritik gelişmelerin yaşandığı bir dönemde zirvenin yapılması önemliydi. Zirvede dönem başkanlığını Türkiye, Mısır'dan devraldı. Önümüzdeki iki yıl boyunca İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanlığını Türkiye yürütecektir.
İİT, 1969 Yılında İslam Konferansı Teşkilatı adıyla kurulmuştur. Günümüzde yapının adının İslam İşbirliği Teşkilatı olarak değiştirilmesi, ihtiyaca uygun bir gelişmedir. İslam toplumları arasında olmayan şey, işbirliğidir. Müslümanlar, kendi aralarında ekonomi, siyaset, kültür, akademi, basın, eğitim, hukuk ve güvenlik alanlarında başarılı işbirliği modelleri ve pratikleri ortaya koymak konusunda başarısız olmuşlardır. Müslüman toplumların teşkilattan ortak beklentisi, ismiyle müsemma olmasıdır. Başka bir ifade ile teşkilatın sözde değil, özde bir işbirliği teşkilatı olmayı başarmasıdır.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın elli yedi üyesi bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler'den sonra en büyük uluslar arası yapı İslam İşbirliği Teşkilatı'dır. Dünya nüfusunun yaklaşık iki milyarlık bölümünü oluşturan Müslümanların sesi olması beklenen İslam İşbirliği Teşkilatı'nın küresel düzeyde aktif ve etkin olması beklenmektedir. BM ve AB gibi küresel bir referans kurum olmayı başaramayan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın günümüzdeki rolüne ve işlevine yönelik ciddi sorgulamalar yapılmaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın günümüz dünyasındaki rolünün ve işlevinin ne olacağı sorusu, salt bir teknik problem olmanın ötesinde, bütün Müslümanların cevaplamak zorunda olduğu çetin bir meydan okumayı ifade etmektedir.
Müslüman ülkeler arasında yoğun bir çatışma ve düşmanlık hali söz konusudur. İran ve Suudi Arabistan, birbirlerini stratejik düşman olarak konumlandırmışla
Modern dönemde İslam Birliği ideali, yoğun bir şekilde gündeme getirilmiştir. İttihad'ı İslam denilen fikrin mimarı olarak Cemalettin Afgani kabul edilmektedir. İslam Birliği konusunda yapılan tartışmaların büyük ölçüde ideolojik ve siyasi nitelik taşıdığı görülmektedir. Başka bir ifade ile İslam Birliği söylemi, ideolojik ve siyasal amaçların gerçekleşmesi için sürekli olarak araçsallaştırılm
İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinin yapıldığı sıralarda dünyada önemli gelişmelerin olduğu görülmektedir. Vatikan, İstanbul Fener Rum Patrikhanesi ve Moskova Patrikliği, Hristiyan Birliğini kurmak için yeni beyaz sayfalar açmaya çalışmaktadırlar
İşbirliği için, Müslümanların birbirinden korkmaması gerekmektedir. Yüz yıla yakın bir süredir Müslüman toplumlar birbirlerinden korkmakta ve birbirine yabancılaştırılm
Barış, hukuk, özgürlük, çoğulculuk ve tolerans değerlerine dayalı bir şekilde top yekun insani gelişim ruhuyla Müslümanların enerjilerini bilime, sanata, hukuka, felsefeye, demokrasiye, spora, eğitime ve araştırmaya, kısacası insana yöneltmesi gerekmektedir. Bunun içinde şiddetten, radikalizmden, mezhebizmden ve milliyetçilikten arınmış yeni bir insani işbirliği paradigmasının ilkeleri ve kurumları oluşturulmalıdır