Müslümanın ticaret ahlakı
Bilenler bilir, bizim nesil gençlik yıllarından beri okuyor. Ben de 45 yıldır bilhassa dini alanda yazılmış eserleri okuyorum. Diyebilirim ki piyasaya çıkan bir eseri ilk alanlardan biriyimdir. Mesela Rahmetli Seyyid Kutub’un Fizilal’il Kur’an tefsirini satın alan ilk on kişiden biriydim. (Hikmet Yayınları, aylar öncesinden yaptığım siparişi gönderdiğinde bu notu kitapların arasına koymuştu.)
Dini eserler okurum dedim ama çalışma
alanım olan Uluslararası ilişkiler başta olmak üzere başka alanlara ait
eserleri de okumaya gayret ediyorum. Bugüne kadar bu alanda çalışırken takdir
edersiniz ki yüzlerce sipariş vermek zorunda kalıyoruz. Elhamdülillah bize de
yüzlerce siparişle binlerce eser satın almak nasib oldu.
45 yıllık okuma serüvenimde
elhamdülillah dindar satıcıların bu konuda azami hassasiyet gösterdiklerine
şahitlik ettim. Beyan, Rağbet, Ensar, OTTO, Süleymaniye Vakfı, İnsan, Pınar,
Yöneliş, Denge, Mana, Ekin, İz, Vadi, Hikmet, İşaret, Salon, DİB, Litera, Alfa,
Ankara Okulu, Denge, Sufi, Ketebe… velhasıl bütün bu ve isimlerini yazamadığım
sair yayınevlerinden hiçbir olumsuzluk yaşamadım. İnsanlık hali bazen sorun
olabiliyor, kitap sorunlu çıkınca kendilerine bildiriyoruz derhal özür dilerler
ve hiç tereddüt etmeden, “Hocam lütfen bize
yollayın, yenisini hemen gönderelim” dediler ve öyle de yaptılar. Yanlış
kitap gönderilir, değiştirirler.
Anlayacağınız ben bu camianın
yayınevlerinden memnunum, razıyım Allah cc onlardan razı olsun. Dergiler
konusunda da aynı hassasiyet, aynı ciddiyet ve aynı özeni gördük.
Bu neden mi önemli?
Her şeyden önce ticaret ahlakı en çok
Müslüman için değerlidir. Alış veriş ettiğiniz insanların güvenilir olmasını
istersiniz. Ahlak gibi güven de (eminlik) en çok Müslümana yakışır. Bu yüzden
on yıllardır bu camianın yayınevlerinin en ufak bir ahlaki zaafına şahid
olmadım, onlarla daima gurur duydum.
Ancak;
İki yıl önce Almanya’da çıkan bir
dergi ilgimi çekmişti (ki bu dergi orada bulunan İslami bir cemaatin çıkardığı
dergidir). Bu dergiye abone işlemlerimi tamamladım, bana aboneliğimin kabul
edildiğini ve birkaç gün içinde dergiyi adresime göndereceklerini ilettiler.
Aradan haftalar geçti, dergi yok.
Pandemi dolayısıyla gecikmiş olabilir dedik ama dostlarım tarafından bana
yurtdışından gönderilen kaşkol, eldiven bile çoktan ulaşmışken derginin
ulaşmaması dikkatimden kaçmadı. E-mail üzerinden dergi yöneticileri ile iletişime
geçtim, “gönderdik, elinize gelmemişse
yeniden gönderelim” dediler. Derginin gelmesini beklemem ayları buldu ama
dergi yine gelmedi. Tekrar yazdım ve dedim ki;
Tamam, dergilerimi göndermiyorsunuz,
ben hakkımdan geçsem bile bu durum size yakıştı mı?
Ayrıca kendilerine “Hiç olmazsa dergilerin yer aldığı internet
sayfanızı onarın, oradan takip edelim” dedim. “Olur, yaparız” dediler lakin derginin sayfası da bir yıl önce
nasıl duruyorsa öylece duruyor, onarma hak getire…
Velhasıl-i kelam bir yıl oldu ki hala Almanya
merkezli bu dindar camianın dergisi elime geçmedi. Parasına üzülmedim hatta
helal-i hoş olsun, ancak gerçekten de oldu mu?
Bizim bu alanda onlarca yıldır
tanıdığımız değerli şahsiyet ve vakfın tertemiz, sapasağlam çalışan
yayınevlerinden özür dileyerek bu konudaki üzüntümü sizlerle paylaştım. Bunca
temizliğin arasında bundan bahsetmemem gerekiyordu, biliyorum, ama inanın bana
bunu reva görenler bir ders, bir ibret alırlar ve işlerini daha düzgün yaparlar
umuduyla bu yazıyı yazma gereği duydum.
Üzgünüm…