Müslüman Türk milleti ve başkalarının çocukları…

Bütün unsurlarıyla Müslüman Türk milleti, istisnalar hariç, hainlik yapmaz ve daima hainlikten uzak dururlar. İşte büyük bir delili: Yaklaşık 70 yıldır, Türk işçileri Avrupa’da çalışıyor, ta başından beri FETÖ gibi yapılanıp, ekmek yedikleri yere hainlik düşünmüş olsalardı; FETÖ’nün bu vatana verdiği zarardan çok daha fazlasını Batı’ya verirdiler. Üstelik FETÖ gibi alçaklık yapmadan, yiğitçe mertçe Avrupa’da gereken darbeyi ses getirir şekilde vururdular... İşte böyle bir şey olmamasıyla, Müslüman Türk milleti ve şuurlu Müminler dünyaya şu dersi veriyorlar: Biz gerektiği zaman, İslam sancağını dalgalandırmak için ve zalimin zulmüne son vermek için Allah’ın rızasıyla ve bir komutana tabi olarak, sefere çıkarız, üstelik ölümün caydırıcı fısıltılarına da kulak da vermeden. Mazluma ve çocuklara, kadınlara ilişmeden ve mallarına zarar vermeden… Bunun haricinde hangi milletin içinde olursak olalım, işimiz ne ise onu yapıp, düzen bozucu ve hele yakıcı yıkıcı Vandallıktan daima uzak dururuz... Vergimizi veririz, kurallara uyarız; görevimizi de en güzel ve faydalı yaparız ki bunun da delili yarım asrı geçen zamanda yaşadığımız yerlerde ki hayatımız ve katkılarımızdır…

Bu topraklarda, başta İslâm’a düşmanlık içinde olanlar ve ortalığı karıştırmaya, devlete zarar vermeye çalışanlar, Osmanlı’nın değil, isimleri bizden ama başkalarının hayırsız çocuklarıdır... Bizim çocuklarımız, berduş dahi olsalar, kanında ki asaletten dolayı; İslâm’a savaş açmazlar, Mazluma sahip çıkıp, kendine sığınanı pişmanlığa sığındırmazlar! Tahrip edici; cam çerçeve kırıp, araçları, otobüsleri yakarak vs. ortalığı ateşe vermezler... İşte tarihimiz ortada; biz nereye gitmiş isek oraya huzur götürmüş ve devirmek, yıkmak, yakmak yerine taş taş üstüne koymuşuz. Avrupa’daki milyonlar Osmanlı’nın torunları eğer FETÖ gibi ve tahribatçı geziciler gibi davransa idi asla bulundukları yerin iki yakası bir araya gelmezdi... Türk milleti, zulmü tahrip etmekten, alçaklara ders vermekten keyif alır; asla kahpelikten keyif almaz. İşte bunun için kahpelik peşinde olanlar da asla Türk olamaz!

Şimdi isimleri bizden haçlı artıkları ve onları örgütleyip, destek verenleri inceleyecek olursak, asla Müslüman Türk milletinin çocukları olmadıkları görülecektir. Oysa dünyanın her neresinde ecdadımızın torunu var ise incelemeye alınsa, elbette yenileyecek olursak; istisnalar hariç, yağ gibi bozulmuş olanların dışında ecdadımızın torunları bulundukları yerin kanunlarına göre hareket edip, devlete hainlik yapmadan, milli kazanımlara çelme takmadan, inançlarına saldırmadan, ortalığı karıştırmadan ve kimsenin huzurunu bozmadan, işlerini yapıp, çoluk – çocuklarıyla yaşayıp gidiyorlar... Bizim içimizde ki başkalarının çocukları, sadece yapılan darbelerle, Gezi ve 6-7 Ekim Olaylarıyla, 15 Temmuz vs. ile yaşadıkları bu topraklara sadece hainlik peşinde olduklarını hiç çekinmeden, utanmadan daima gösterdiler… Bunlar, devletimizi güçlendirenleri, kalkınma hamlelerini ülkenin gözle görülür şekilde müspet manada değişikliğini, yerli markaları; silahı, uçağı, uyduyu her ne işe yarar hizmet var ise sevemiyorlar, kabullenemiyorlar... İsrail’e taraftar olmakla, Filistinli insanların katliama uğramasına zerre kadar umursamamakla zaten ne denli nankör ve hain olduklarını da göstermişlerdir... İçimizde yaşıyorlar ama asla bu vatana katkıda bulunmuyor. Medyasıyla, internetiyle kısaca ellerindeki tüm imkânlar ile daima ihanet içindeler ve ihanet bu başkalarının çocuklarını adeta şehvete getiriyor… Bu hainler, milli ve manevi değerlerimize her gün hakaret etmekteler ama ne hikmet ise en rahat yaşayan da onlar... Bu bile milletimizin ne kadar asil ve sabırlı olduğunu gösteriyor ama yinede her yaptıkları hainliğe artık yeter! Yanlarına kalmaması ve hesap vermeleri lazım! Ya yola gelirler, ya da başka diyarlara çekip giderler…

Son söz: Bediüzaman hazretleri onlarca yıl yaşadığı ve özellikle yaşatılan zulümler neticesinde: “Ben bakıyorum; kim bana zulmediyor, dikkat ediyordum, onlar katiyen Türk değillerdir. Çünkü hakiki Türklerde zulmetmek damarı yoktur.”