Müslüman sosyolojisi üzerinden yaygın bir toplumsal sancı filmi olarak "Americanich"
Sinemanın en güzel yönü belki de insanların saatlerce belki günlerce okumalar yaparak elde edecekleri yargı ve düşüncenin bir buçuk saatte oluşmasıdır.
Her ne kadar filmler, kitap ya da makaleler kadar geniş kapsamlı, detaylı, çok yönlü bilgi ve anekdotlar içermese de verdiği ana fikir ile insana düşünsel anlamda da katkı sunmaktadır. Elbette bu katkının oran ve bileşimi, filmin var ediliş amacına paralel değişkenlik göstermektedir.
İşte bugün sizlerle hem sosyolojik analiz ve göndermeler yapan hem de içinde bulunduğumuz camianın belki de toplumun sancılarına, travmalarına, bilinçaltına işaret eden bir film üzerine konuşacağım.
“Americanich” filmi, 2021 yılında Amerika’da çekilmiş bir film.
Her ne kadar filmin fragmanında bir komedi türü olarak belirtilmiş olsa da gerçekte Amerika rüyası yaşayan insanlara hatta başta geleneksel toplumlar ve Müslümanlar olmak üzere herkese ilişkin söz söylemekte…
Film, iki kız çocuğunun merdivenlerinde oturduğu bir evin önünde eşini terk eden bir kocanın sözleriyle başlar: “Pakistanlı bir kadına bakmak istemiyorum. Kendine bakabilen Amerikalı bir kadın istiyorum!”
Koca, iki kızının gözleri önünde eşini terk eder, kadın darmadağındır. Merdivenlerde oturan büyük kız yüzünde ciddi bir ifadeyle konuşur:
“Boşver anne, ben bize bakarım.”
Terk edilen kadın Khala, kızına:
“Samem, sevdiğin adamla evlenme, seni seven adamla evlen. O sana bakacaktır!” der ve film, bir anda yıllar sonrasına geçer.
Khala’nın Pakistan’da yaşayan yeğeni Ameera, altı aylık vize alarak Hindistanlı doktor bir koca bulup evlenmek için Amerika’ya gelir.
Khala’nın büyük kızı Sameem otuz yaşında, bekar, büyük bir şirkette çalışan kariyer odaklı biriyken küçük kız Meryem çalışkan ve doktor olma planı yapan liseli bir kızdır. Meryem başörtülü, makyaj yapmayan, derslerine odaklı bir öğrencidir ve sınıfındaki yakışıklı bir delikanlıdan hoşlanmaktadır.
Film, Hindistanlı doktor koca bulma peşinde koşan Ameera’nın bu yöndeki çabalarını bizimle paylaşırken ara ara mahalle marketçisi siyahi bir delikanlı ile aralarında filizlenen aşkı da bize göstermektedir.
Diğer taraftan da iki kız kardeşin birinin iş diğerinin aşk hayatındaki çalkantılarına büyüteç tutmaktadır.
Sameem, kız kardeşi Meryem’i hoşlandığı erkeğin ilgisini çekmek için başını açması ve makyaj yapması gerektiğine ikna eder. Meryem saçlarını açar, makyaj yapmaya başlar ve hoşlandığı delilanlıyla nişanlanır.
30 yaşındaki Saneem ise artık birey olarak yaşamak istediği için(!) annesinin evinden ayrılır ve kendi evine geçer.
Filmdeki her ama her bir kare her diyalog ve birçok sahnenin üzerimizde oluşturduğu algı, hissiyat oldukça tanıdık ve zamanın eski kuyusundan bize, toplumumuza ilişkin unuttuğumuz ya da hatırlamak istemediğimiz anıları, toplumsal izleri büyük bir itinayla çekip çıkarır.
Film, kuyudaki Cin’in büyük bir maharetle devşirip elimize verdiği benzerlik dosyaları bizi zamansal olarak çok eski olmasa da duygusal olarak en eskiye aitmiş zannettiğimiz şeyleri bohçamıza katarak ilerliyor.
Harvard’a kabul edilen Meryem’e karşılık mülakata çağrılmayan nişanlısının Meryem’e yaptığı yönlendirme, aşk mı kariyer mi ya da aşk mı para mı veya duygular mı erkeğin başatlığı mı gibi biraz toplumsal biraz feminist biraz psikolojik vurgular için filmin tamamını izlemenizi salık vereceğim.
Filmden Oscarlık bir kalite beklemeyin. Bununla birlikte Aizzah Fatima’nın yazıp oynadığı filmin bize, topluma, geleneksel olan her şeye, ötekileştirmeye, bilinçaltımıza yani insane dair çok şeye bir hatırlatma olacağını biliniz…
Sabiha Doğan
Twitter/sabihadogann