Müslüman gençler terörist mi oluyor?
IŞİD'in Tunus ve Yemen'de yaptığı kanlı saldırıların şokunu henüz üzerimizden atabilmiş değiliz. Daha Tunus'da bir müzeye düzenlenen ve 23 kişinin öldüğü saldırının kritiği devam ederken Yemen'de cuma namazı sırasında Şiilerin gittiği iki camide intihar saldırısı yapıldı. En son bilgilere göre 137 kişinin hayatını kaybettiği bu saldırılar sonrası cami içi ve çevresinden gelen fotoğraflar dehşet ve acımasızlığın birer vesikası gibiydi. Her iki saldırıyı da kısa süre sonra IŞİD üstlendi.
Bizler bu gündemle boğuşurken IŞİD'e katılmak için evlerinden kaçan gençlerin haberleri medya organlarına düşmeye devam etti. Nedense tüm terör eylemlerini İslam ülkelerinde yapan ve Müslümanların zarar görmesine yol açan örgütün bu kanlı imajına rağmen örgüte katılmak için evden kaçan gençlerin haberlerini okumaya devam ediyoruz.
Bilhassa Avrupa'da yaşayan, bir kısmı sonradan Müslüman olmuş, ailelerin çoğu ergenlik sınırındaki çocukları çeşitli planlarla sınırları aşıp bu kanlı örgüte katıldılar. Bu katılım sadece Avrupa'yla sınırlı değil elbette. Çoğu kaos ve bilinmezlik içerisindeki birçok İslam ülkesinden yığınla gencin IŞİD bünyesinde olduğu hepimizin malumu. Ülkemizden de 3000 civarı kişinin IŞİD saflarında savaştığı tahmin edilmekte.
IŞİD'in kanlı ve acımasız eylemlerine rağmen Müslüman gençlerin bu örgüte katılımlarının devam etmesi birçok açıdan incelenebilir. Avrupa'da yıllardır ötekileştirmeye maruz kalmış, en son Carlie Hebdo saldırısı ile atağa geçirilmiş İslamofobianın bu gençler üzerinde oluşturduğu travmatik etkiyi gözden kaçırmamak lazım. Gizli kaynaklar tarafından harekete geçirilip şişirilen İslamofobianın bu sonucunun bir yansıma değil bilinçli bir politikanın istenen hedefi olduğuna ilişkin düşüncemiz ise oldukça kavi!
Avrupa'dan IŞİD'e katılmak için kaçan gençlerin bir kısmı da Hıristiyan ailelerin sonradan İslam'ı seçen çocukları. Bazıları İslam'ı yanlış kanallar aracılığı ile seçen yeni geçtikleri bu dinin cihat, şehitlik gibi kavramları üzerinden böyle bir serüvene dahil oluyor. Bazıları ise yıllardır tanıklık ettikleri Batı ayrımcılığına, emperyalizmine duydukları öfkeyle böyle bir tercihte bulunabiliyor.
Müslüman ülkelerin kan ve bilinmezlik içerisindeki dokusundan -sözde- büyük Şeytan ABD'ye, Batıya savaş açan bir örgüte transfer olmak savaşı kanıksamış bir ortamdaki insanlar için hiç şaşırtıcı değil. Örgütten dışarı sızan/sızdırılan genç hatunlar, esirler, ganimetler bilgi veya iddialarının teşvik edici etkisini ise gözden kaçırmamak lazım.
Öte yandan Ortadoğu'da uzun süredir Sünnilere yönelik hüküm süren sindirme mekanizması, Irak'taki yönetimin bu yöndeki bıktırıcı ve savunulamaz politikasının bölgedeki Sünniler üzerinde savunma ve saldırma duygularını harekete geçireceği de aşikar.
Ezilmişlik psikolojisi içerisindeki Sünnilerin son bir çare olarak bu örgüte kaymalarında yıllardır maruz kaldıkları yıldırma ve asimilasyon siyasetinin de büyük bir etkisi olduğu açık.
Ülkemizden gidenlere gelince; bunların bir kısmını radikal ağların etkisiyle akılları örtülen/ikna edilenler diğer kısmını ise sistemi, yönetimi vs "kafir/gayri İslami" gören aşırı akımların müntesipleri oluşturuyoru2026
Eylemleri ile sürekli olarak Müslümanlara zarar veren piyonlar, ustalarına hizmet etmeye devam edecek belli ki. Yalnız bundan daha can acıtıcı olan küçücük çocukların, gençlerin safiyane duygularla postmodern Haçlı Seferleri oyun kurucularının tezgahlarına, kirli emellerine alet olmaları!
Haçlı Seferleri için kendi çocuklarını sahneye sürmeyip Müslüman çocuklarını savaştıran Batı, hem her taraftan Müslümanları öldürüp onları böldüğü hem kendi çocuklarını, ülkelerini korudukları hem de yeni dünya sistemlerine uygun bir coğrafya tanzimi yapabildikleri için sevinçten çıldırıyor olmalılar!
Bizim saf, eski usul savaşçı gariban Müslümanlar ise tükenişlerine mi, birbirlerine düşmelerine mi, yoksa coğrafyalarının Batının elinde kuklaya dönüşmüş olduğuna mı ağlayıp kendilerini paralasınlar bilemiyorumu2026
Twitter.com/sabihadogann