Dolar (USD)
35.14
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2963.62
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Mart 2015

Müslüman bilim adamları ve eğitim sistemimiz

Hz. Muhammed'in(a.s.) Medine'ye hicretinden hemen sonra mescide bitişik üstü hurma dallarıyla örtülü etrafı açık Suffe adı verilen bir eğitim merkezi inşa edilir. Burası aynı zamanda ilk İslam düşünce okuludur. İslam medeniyetinin düşünce, siyaset, sanat, felsefe, astronomi, fizik, kimya ve matematik gibi alanlarda ürettiği tüm eserlerin, icatların, düşüncelerin temeli Suffe eğitim, kültür ve ilim anlayışına dayanır. Yeni nesil, İslam medeniyetinin bilim ve teknoloji alanında ürettiği eserleri, icatları pek bilmez. Çünkü geçmiş medeniyetle bağları kasıtlı olarak kopartılmıştır. Bugün Müslüman dünyanın yaşadığı siyasi, ekonomik ve düşünce buhranı da geçmiş medeniyet havzasında üretilen tüm değerleri, ilmi ve kültürel gelişmeleri ne yazık ki unutturmuştur. Batı dünyası ise tarihe damgasını vuran tüm bilimsel gelişmeleri kendine mal ederek bu icatların tarihini 14. ve 15.yüzyıla dayandırır. Sanırsınız bugün dünya bilim, teknoloji ve tıp alanında yaşanan tüm gelişmeleri batılı bilim adamlarına borçlu. Özellikle de İngiliz, Alman ve Fransız bilim adamlarına! Batı buna öylesine inandırmıştır ki hala Türkiye okullarında tüm bilimsel gelişmelerin batılı bilim adamlarına ait olduğu bilgileri işlenir. Hakkını yemeyelim batı dünyasında bilim ve teknolojinin gelişmesinde katkısı olan bilim adamları çıkmadı değil ancak batı dünyası tarih boyunca üretilen tüm bilimsel gelişmeleri kendine mal ederek büyük bir haksızlık yapmaktadır.

***

Bizim öğrenciler 1665 yılında Newton'un başına bir elma düşmesiyle yerçekimini bulduğunu sanır ama Hazini'nin 1118 yılında "her cismi yer kürenin merkezine doğru çeken bir güç vardır" ifadesini ve bu alanda yaptığı çalışmaları pek bilmez. Mizan-ül Hikme (Hikmet terazisi) adında geliştirdiği hassas bir terazi ile maddelerin özgül ağırlıklarını bugünkü ölçümlere çok yakın bir değerde hesaplayabildiğini de bilmez.

Bizim öğrencilerimiz atomla ilgili ilk çalışmaları yapanın 1800'lü yıllarda İngiliz Fizikçi John Dalton olduğunu bilir ancak 750'li yıllarda Cabir bin Hayyan'nın "maddenin en küçük parçası olan cüz-ü la yatecezza'da (atom) yoğun bir enerji vardır. Yunanlı meslektaşlar bunun parçalanmaz olduğunu ifade diyorlar ama parçalanır, parçalanırsa da öyle bir güç ortaya çıkar ki Bağdat'ın altını üstüne getirir" dediğini bilmez. Ayrıca Cabir bin Hayyan'ın çok ünlü bir kimyager olduğunu da bilmezler.

Bizim öğrencilerimiz izafiyet teorisi denilince akıllarına dünyanın en zeki insanı olduğunu bildikleri Albert Einstein gelir ama El-Kindi'nin 800 yılında 'Zaman cismin var olma süresidir, zamanla bilinebilen ve ölçülebilen hız ve yavaşlık da hareketin sonucudur" dediğini bilmez.

Bizim öğrencilerimiz ilk katarakt ameliyatının 1846 yılında Balanchet tarafından yapıldığını öğrenmişlerdir ancak bunu içi oyuk bir tüple ilk yapanın 1000'li yıllarda Ali Mevsiliolduğunu bilmezler.

Öğrencilerimiz ne yazık ki elektrik kullanmadan makineler icat eden, su saatleri, fıskiyeler, şifreli anahtarlar ve robotlar yapan en önemlisi de günümüz motorlu taşıtların en önemli unsuru sayılan supap tekniğini ilk kullananın El Cezeri olduğunu pek bilmezler. Bu Kürt bilim adamının bilgisayarın babası olduğunu dillendirmezler. Ayrıca öğrencilerimiz 1200'lü yıllarda ilk kez küçük kan dolaşımını bulan İbnun Nefis'i,bugün ameliyatlarda dikiş için kullanılan ve bağırsaktan yapılan ipliği ilk kullanan Ebubekir Razi'yi, optik alanında ilk çalışmaları başlatan 11. yüzyıl bilim adamlarından İbn-i Heysem'i, enlemler arasındaki mesafeyi hesaplayarak Dünya eksenindeki eğimi en doğru şekilde hesaplayan Ahmet Fergani'yi, El Beyruni'yi, matematikte çığır açarak günümüz teknolojinin gelişmesinde öncü rol oynayan Harezmi'yi, trigonometrinin kurucusu Abdullah Barani'yi, bugün modern tıpta cerrahide kullanılan birçok malzemelerin mimarı Ebul Kasım'ı, Kitap-el Furussuyie adlı kitabında robotun nasıl yapılacağını detaylı bir biçimde anlatan Hasan er Rammah'ı, bilmezler.

Keza ilk mikrobu bulanın ve bunun bulaşıcı olduğunu ifade ederek birçok iltihabı hastalığı teşhis ve tedavi edenin İbni Sina, kanserle ilgili ilk çalışmaları yapanın Ali İbn-i Abbas olduğunu da ne yazık ki bilmiyorlar.Uçak denilince Wright Kardeşler akla gelir ancak 880 yılında planörü ilk bulan Endülüslü Müslüman bilim adamı İbn-i Firnas akla gelmez. Dünyanın yuvarlak olduğunu ve kendi etrafında döndüğü ilk kez El Buruni ispat etmiştir ama bunun kaymağını Kopernik yemiştir. Çocuklarımıza da Kopernik diye belletilmiştir..

Peki, bizim öğrenciler medeniyetin yetiştirdiği bilim insanlarını neden bilmez? Çünkü onlarla henüz tanışmadılar. Yıllardır devletin tek merkezden kumada ettiği, çekip çevirdiği tek bir ideoloji ekseninde döndürdüğü eğitim kurumalarında bu isimlere yer verilmedi. Batılaşma, çağdaşlaşma ve laikleşme adı altında bu milletin çocukları geçmiş medeniyetiyle olan irtibatı kesildi. Hala bu alanda yapılan bir şey yok. Oysa bir zamanlar Bağdat, Harran, Endülüs, Kuzey Afrika ve Doğu Fırat gibi merkezlerde bu alimlerin ürettiği değerler ve icatlar konuşuluyordu. Bu merkezler Avrupa'dan gelen öğrencilerle dolup taşıyordu. İlk kağıt imalathanesi 794 yılında Bağdat'ta açılmış ve sandıklar dolusu kitaplar yazılmıştı.Maragha, Bağdat, Kurtuba ve Semerkant bilim ve teknoloji merkezleriydi. Buralardan sadece 500'den fazla İslam astronomu yetişmiştir. Bugün medeniyetin yeniden inşasından konuşuyoruz ama okullarımız hala tek parti dönemimin tarihini öve öve bitiremiyor. Sanırısınız tek parti dönemi ürettiği bilim, kültür ve sanat değerleriyle insanlık tarihinin seyrini değiştiren çok parlak bir dönem. Okullarımız artık bu kıymetli bilim insanlarıyla tanışmalılar. Çocuklarımız geçmişte neler yapabildiklerimizi öğrensinler. Şimdi daha iyisini yapabiliriz diye de şevklensinler. Bu mümkün değil mi?

[email protected]

twitter.com/sivildemokrat