Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 May 2017

Müslüman aydınların sessizliği

20.yy'ın son çeyreğinde ve 21.yy başında, Türkiye'de modernizm, laiklik, kemalizm, küreselleşme, medeniyetler çatışması, AB, kapitalizm, yeni dünya düzeni gibi pek çok bıçak sırtı konunun Müslüman aydınlar tarafından büyük bir iştahla tartışıldığına şahit olduk. Bu meselelerin bir kısmı bizim iç meselelerimiz olarak tebarüz ederken pek çoğu Batı'da üretilen spekülatif tezlerden oluşuyordu. Sadece Huntington'un medeniyetler çatışması tezine ilişkin çok sayıda panel düzenlendi, yüzlerce makale, onlarca kitap yazıldı. Bu arada 11 Eylül patlak verdi, Irak işgal edildi, Suriye'de iç savaş çıktı, Orta Afrika'da 700 Bin Müslüman yerinden yurdundan edildi, Doğu Türkistan ve Arakan Müslümanları tarifi imkansız zulümlere uğradılar. Müslümanlar Batının ürettiği her teze cevap yetiştirmeye çalışırken küresel düzenin egemenleri zulüm çarklarını döndürmeye, kirli oyunlarını sahnelemeye devam ettiler. Öte yandan zaman içerisinde ortaya çıkan kimi iç meselelerimizi bir medeniyetler çatışması tezi kadar önemsemedik ve maalesef masaya yatırmadık. Pek çoğu hakkında sessiz kaldık. Halbuki Batı'nın istediği tam da buydu. Müslüman entelektüeller Batı'nın önlerine attığı yemlerle oyalansınlar, kendi gündemlerinden uzak kalsınlar, esaslı meseleleri hakkında düşünmesinler, konuşmasınlar, yazmasınlar! Cehalet, yoksulluk, çarpık kentleşme, ahlaki yozlaşma, para ve iktidarın ayartıcı cazibesi, İslami değerlerin aşınması, aile kurumunun deformasyonu, boşanma oranlarının artması, kültürel ve sanatsal kuraklık son yıllarda Türkiye Müslümanlarının başat meseleleri haline gelmemiş midir? Neden bu meseleler üzerinde yeterince düşünmüyor, yazmıyor, konuşmuyor ve proje üretmiyoruz? Mesela para ve iktidar karşısındaki tavrımız neden net değil? Kerli felli alimlerimiz, entelektüellerimiz neden ahlaki yozlaşma karşısında sessizler? Konuşması gerekenlerin konuşmadığı bir toplum rotasını kaybetmiş demektir. Alimler ve entelektüeller toplumun deniz fenerleridirler. Onlar olmadan istikamet belirlenemez! Susturulmaları zaten kabul edilebilir değil ancak susmaları da biraz kendi kabahatleri değil mi?

**

Ak Parti'deki değişim tatminkar mı?

Erdoğan'ın yeniden takım kaptanı olduğu Ak Parti'nin yeni yönetim kadrosu, yeni MKYK'sı kendisine biçilen misyonu yani yeni atılım dönemi olarak lanse edilen "demokrasi, değişim, reform" gibi sözde hafif ama pahada ağır iddiayı taşıyabilir mi taşıyamaz mı? Erdoğan'ın kadrolama işindeki geleneksel başarısı tartışılmayacak kadar canlılığını korusa da tespit edilen isimlerin total profilinin düşük ya da yüksek olduğunun ölçümü biraz zaman alacak. Ak Parti'nin, kadrolarında yaptığı, yapacağı değişim yanında, toplumun gündemine getireceği ve toplumun gündeminden çıkaracağı meseleler hakkında da esaslı bir üretimde bulunması ve bunu toplumla paylaşması gerekiyor. Mesela ileri demokrasi için neler yapılacak? Mesela seçmenler kendi bölgelerinde seçecekleri milletvekilini listeye koymakta söz sahibi olabilecekler mi? Hangi alanlar reformize edilecek? Kamu yönetimi reformu yeniden gündeme gelecek mi? Hangi bıçak sırtı meseleler de değişim gündeme gelecek? Yoksulluk, boşanmalar, hukuk düzeni, yeni nesil imar kirliliği, gelir dağılımında adaletu2026 Bunların net olarak tarif edilmesi ve seçmenin önüne konulması gerekiyor. Seçmen artık eski seçmen değil tek tek çetele tutuyor ve iktidarların başarısını bir iktidar dönemi sonunda bu çetelelerle ölçüyor.

**

Sigarayı, otomobili ve kredi kartını bırakın!

Beden, ruh ve cep sağlığımızı korumak için otomobile daha az binelim, daha az petrol tüketelim, sigarayı ve kredi kartını bırakalım, daha az harcayalım, daha çok yürüyelim. Sigara: Sağlığa olan zararı yanında ekonomik olarak da tam bir baş belası. Şu rakamlara bakın: 2014 yılında Türkiye'de 4,730,000,000 paket sigara tüketilmiş. Paket başına ortalama 10 TL'den parasal karşılığını varın siz tahmin edin. Küresel sigara şirketlerinin bir yılda Türkiye'den hortumladıkları paranın ne kadar olduğunu söylemeye dilim varmıyor. Kredi Kartı: Kredi kartlarımızı kapatalım, eşlerimize de kapattıralım. 2016 rakamlarına göre ödenemeyen kredi kartı borçları son bir yılda yüzde 25'ten fazla arttı. 9 milyar lira seviyelerinde kredi kartı borcu bulunan vatandaşların ödeyemediği bireysel kredi kartı borcunun büyüklüğü geçtiğimiz yılın nisan ayında 5,9 milyar lira iken bu yılın aynı ayında 7,4 milyar liraya ulaştı. Ödenemeyen kredi kartları yüzünden aileler parçalanıyor, intiharlar artıyor. Kapitalizmin güçlü silahlarından birisi, daha çok tüketmeyi körüklemek, bunu kolaylaştırmak için de çeşitli harcama ve ödeme yöntemleri geliştirmektir. Bireyler olarak ne kadar çok sistemin dışına çıkarsak kapitalizm karşısında direncimiz o denli artar. Ne kadar çok tüketim ve harcama sistemine dahil olur, ne kadar çok harcar ve bedel ödersek kapitalizm o kadar güçlenir ve insanlığa tahakküm eder. Sade ve sağlıklı yaşayıp, bileklerimizdeki prangaları kırmak varken neden kendimizi esarete mahku00fbm ediyoruz?**

Üretmeden tüketmek isteyen hoyratlara:

"Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar." Mustafa Kemal Atatürk