Musa aleyhisselam-8
İsrâiloğulları, Kızıldenizi geçip Firavun ordusundan kurtulduktan sonra yollarına devam ettiler. Derken kendilerine özel birtakım putlara tapan bir kavimle karşılaştılar ve Musa aleyhisselama:
- Ey Musa! Bunların taptıkları tanrılar gibi, sen de bizim için bir tanrı yap, dediler. Musa aleyhisselam, cevaben şöyle dedi:
- Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz!
Yolda karşılaştıkları bu toplumun putperestlik uygulamaları, İsrâiloğulları’nın hoşlarına gittiği için Musa aleyhisselamdan kendi dinlerinde de böyle bir gelenek başlatmasını istediler.
Allahü Teâlâdan başka bir varlığa tapmak ve putlar ihdas etmek küfürdür. Çünkü ibadet, en büyük saygıdır ve bu saygı ancak ve ancak Allahü Teâlâya yapılır. Bunun için Musa aleyhisselam, böyle bir teklifte bulunanları:
- Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz, diyerek suçladı. Ayrıca özendikleri bu putperest kavmin temelsiz din ve inançlarının, bütün benzerleri gibi yıkılmaya mahkum olduğunu, aynı zamanda ibadet ve uygulamalarının da asılsız ve geçersiz olduğunu ifade ederek böyle bir kavme özenmenin cahillikten başka bir şey olmadığını bildirdi.
İsrâiloğulları’nın, tevhid inancının hâkim olduğu İbrâhim milletine mensup olmalarına rağmen, böyle bir teklifte bulunmalarının, putperest bir dinî geleneğin hüküm sürdüğü Mısır kültürüyle dejenere olmalarından kaynaklanmış olabilir.
İsrailoğulları, Mısır’daki esaretten kurtulup Sina çölüne geçtikten sonra bu çölde kırk yıl boyunca evsiz barksız dolaştılar. Bu yüzden Sina çölü; şaşkın vaziyette dolaşmak, manasına gelen Tîh ismi ile da anılır.
Daha sonra Musa aleyhisselam, Allahü Teâlânın kendisine nazil edeceğini bildirdiği Tevrat ayetlerini almak üzere Tur Dağı’na doğru yola çıktı. Yola çıkmadan önce de kardeşi Harun aleyhisselama; kavminin başında kalmasını ve onlara gözcülük etmesini istedi.
Musa aleyhisselam, Tur Dağı’nda otuz gün kalacaktı. Ancak otuz gün tamamlanınca Allahü Teâlâ, on gün daha kalması emretti. Kırk günlük bu sürenin sonunda Musa aleyhisselam, Allahü Teâlâdan vahiy aldı.
Bilindiği gibi İsrâiloğulları daha önce Musa aleyhisselamadan, tapmaları için kendilerine bir put yapmasını istemişler, bu yüzden Musa aleyhisselam onları şiddetle eleştirmiş ve uyarmıştı. Bu defa da, Musa aleyhisselamın kırk gün süren Tûr’da bulunuşu sırasında; bir buzağı heykelini tanrı edinerek ona tapmaya başladılar.
Musa aleyhisselam, daha önce kavmini, putperestlik konusunda sürekli olarak uyardığı halde, kısa bir süre onlardan ayrılınca bütün bu uyarıları unutarak tevhid inancından sapmışlardı. Evet Musa aleyhisselamın dönüşü gecikince, öteden beri yüreklerine Tevhid inancı yerleşmemiş olan ve bundan önce yaşadıkları Mısır’da Kıptilere ait putperest inançlara da bulaşmış olan İsrailoğulları bu günler içinde, Samiri isimli bir adamın yaptığı altın buzağıya tapmaya başlamışlardı.
İsrailoğulları, uzun zaman Mısır’da hakimiyetinde kaldıkları Firavun’un ahlakı gibi bir ahlaka sahip idiler. Başları sıkıştığında hemen Allahü Teâlâdan yardım istiyor; işledikleri günaha bir daha dönmeyeceklerini beyan ediyor, fakat rahata erdikten sonra hemen sözlerinden dönüveriyorlardı.
Musa aleyhisselam kızgın ve üzgün olarak Tur’dan yanlarına dönünce:
- Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz, dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve bu olayda kusurlu olduğunu düşündüğü Harun aleyhisselamın başından veya saçlarından tutup kendisine doğru çekti.
Harun aleyhisselam ise:
- Ey anamın oğlu, diyerek merhamet duygusuna hitap ettiği Musa aleyhisselama; görevini yapmaya çalıştığını, hatta bu uğurda hayatını tehlikeye bile attığını, fakat İsrâiloğulları’na söz geçiremediğini ifade etti. Ayrıca kavmini altın buzağıya tapmaktan alıkoymak için başka önlemler almayı da düşündüğünü, fakat işin iyice çığırından çıkarak halk arasında bir parçalanmaya kadar varmasından ve bunun için kendisini, halkı birbirine düşürmekle suçlamasından kaygı duyduğunu, dile getirdi. Harun aleyhisselam bütün bu açıklamalardan sonra Musa aleyhisselamadan; hareketi ve sözleriyle kendisini hırpalayarak, yaptıklarına karşı çıktığı için ona kızgın olan zalimler yani buzağı heykeline tapan insanlar karşısında kendisini gülünç duruma düşürmemesini ve kendisini onlarla aynı kefeye koymamasını istedi.
(Devamı haftaya…)