Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Haziran 2024

​Musa aleyhisselam-7

Firavun, İsrailoğullarına yaklaştığında, askerlerine moral vermek için yaptığı konuşmasını şöyle bitirmişti: (Gerçi takip etmesek, nereye giderlerse gitsinler desek de olur. Fakat onlar bize muhalefet etmekle, görüşümüzü almadan kendi başlarına çekip gitmekle bizi kızdırdılar. Eğer bize muhalefet edenleri; ırklarını ve nesillerini kesmek suretiyle cezalandırmazsak, hâkimiyetimize gölge düşer. Hâlbuki biz kuvvetli bir toplumuz. Bunlar gibi muhaliflerimize karşı daima ihtiyatlı bulunuruz ve zararlarından korunmayı biliriz…)

Bu arada daha önce Mısır’da iken Firavun ve kavminden çok eziyet ve zulüm gören İsrailoğulları, önlerindeki Kızıldeniz ile arkalarındaki Firavun ordusunun arasında kaldıklarını farkedince çok korktular ve Musa aleyhisselama:

- Firavun ve askerleri neredeyse bize yetişti. Herhalde bizi esir alıp öldürecekler, dediler. Bunun üzerine Musa aleyhisselam onları teselli etti:

- Asla, hayır. İçinde bulunduğunuz hâlin hakikati sizin zannettiğiniz gibi değildir. O melunlar size yetişemeyecekler ve bir zarar veremeyeceklerdir. Çünkü Rabbimin yardım ve muhafazası benimle beraberdir. Bana kurtuluşumuzu vaad etti. O’nun vaadinde yanlışlık olmaz. O, vaadinden asla dönmez. O, beni ve sizi düşmanlarımıza karşı elbette himaye edecektir. Korkmaya, endişelenmeye lüzum yok.

Bu teminata rağmen İsrailoğulları:

- Nereye gideceğiz ki, önümüz deniz, arkamız ise düşmandır, diyerek Musa aleyhisselama sızlanmaya başladılar. Musa aleyhisselam, onlardan bu kadar büyük anlayışsızlık göreceğini beklemiyordu.

Bunun üzerine, dua etti. Tam bu sırada Allahü Teâlâ:

- Ey Musa! Asanı denize vur, diye vahyetti.

Musa aleyhisselam da asasını denize vurdu. Sular bir anda yarılıp ikiye ayrılverdi ve koca denizin ortasından kupkuru bir yol açıldı. İsrailoğulları, hayretler içinde bu yola girip yürümeye başladılar.

Firavun ve adamları Kızıldeniz’in ortadan ikiye yarıldığını ve İsrailoğulları’nın açılan bu kupkuru yola girip yürüdüklerini görünce şaşkına döndüler. Bunun için Firavun’un yüzü sapsarı kesildi. Bir an geri dönmek ve bu inanılmaz görüntüden kaçmak istedi. Fakat altındaki atı, kendi iradesi dışında ileri fırladı ve sular içinde açılmış yolda yürümeye devam etti. Firavun ne yapsa atını durduramıyordu.

Firavun ve ordusunun tamamı, deniz ortasında açılmış olan bu garip yola girince, yürekleri çatlatan korkunç bir gürültü duyuldu: Yolun iki kenarında yükselen köpürmüş sular, büyük dalgalar halinde birbirine kapanmaya, Firavun ve ordusunu kaplamaya başladılar. Firavun, sonunun geldiğini farketti ve artık kendisini ancak ve ancak Musa’nın Rabbi olan Allahü Teâlânın kurtaracağını anladı:

- İsrailoğulları’nın inandığı Allahü Teâlâdan başka tanrı olmadığına iman ettim. Artık ben de müslümanlardanım, dedi.

Bu şekilde Musa aleyhisselam ve İsrailoğulları Firavun’dan kurtulup Filistin’e doğru yollarına devam ettiler. Uzun ve yorucu bir yolculuk yapıyor, su bulmak için büyük sıkıntı çekiyorlardı. Kısa bir süre sonra tekrar hallerinden şikâyet edip sızlanmaya ve ileri geri sözler söylemeye başladılar.

Bunun üzerine Musa aleyhisselam dua etti. Allahü Teâlâ:

- Ey Musa! Elindeki asayı taşa vur, diye emretti. Musa aleyhisselam, asasını bir kayaya vurunca oradan on iki pınar fışkırdı. Bu şekilde, İsrailoğullarının on iki kabilesinden her birine birer pınar düştü.

İsrailoğulları, kızgın çölde, kavurucu sıcak altında rahat hareket edemiyorlardı. Allahü Teâlânın lutfû keremiyle başlarına büyük bir bulut parçası yerleşti, güneşin hararetini kesmek suretiyle onlara büyük bir rahatlık sağladı.

Bir müddet sonra gıda stokları tükenmeye başladı. Tekrar Musa aleyhisselama müracaat ettiler. Bunun üzerine Allahü Teâlâ, kendilerine bıldırcın eti ile, kudret helvası ihsan etti.

Aradan bir süre geçince, bıldırcın eti ve kudret helvası yemekten usanç duydular ve Musa aleyhisselama:

- Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız. Rabbine dua et de bize yerin bitirdiği sebze, hıyar, sarmısak, mercimek ve soğandan versin, dediler. Bunun üzerine Musa aleyhisselam:

- İyi olanı, daha basit olan bir şeyle mi değiştirmek isliyorsunuz. O halde bir şehre inin, şüphesiz orada istediğiniz vardır, dedi.

(Devamı haftaya…)