Dolar (USD)
34.65
Euro (EUR)
36.42
Gram Altın
2948.06
BIST 100
9689.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Haziran 2024

Musa aleyhisselam-6

Sihirbazlar, Firavun ve Mısır halkının önünde yere birkaç değnek ve ip atmışlardı. Onlar da kıvrılıp yılan gibi görünmeye başlamıştı. Ancak emr-i İlahî ile Musa aleyhisselam asâsını atınca, o, kocaman bir ejderha olup meydandaki bütün sihir aletlerini yuttu. Sihirbazlar, bu hâlin beşerî bir sanat ve mârifet değil, İlahî bir mucize olduğunu anladılar. Çünkü sihir olsaydı, atılan değnek ve ipler, sihir bozulduğunda yerinde kalırdı. Halbuki sihirbazların sihirleri bozulup iptal edildiği gibi, aynı zamanda değnek ve ipler de ortadan kaybolmuştu:

- Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.

Bunları söyleyen sihirbazların reisi, daha sonra Musa aleyhisselamın hak peygamber olduğuna iman etti. Diğer sihirbaz arkadaşları da kendisine tabi olup iman ettiler.

(İşte bu mucizeyi gören) sihirbazlar, derhal secdeye kapandılar (ve):

- Âlemlerin Rabbine, Musâ ve Harun’un Rabbine iman ettik, dediler.

Firavun ise, (öfkeden gözü dönmüş bir hâlde):

- Ben size izin vermeden önce O’na inandınız öyle mi! Hakikat şu ki, O, size sihir öğreten büyüğünüzdür. Şimdi mutlaka elleriniz ile ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız, dedi. Sihirbazlar, Firavun’a şöyle karşılık verdi:

- Bize gelen apaçık mucizelere ve bizi Yaratana, seni tercih edemeyiz. Dolayısıyla sen, yapacağını yap! Sen, ancak bu dünyada hükmünü geçirebilirsin!

Sonra da:

- Zararı yok! Hiç şüphesiz ki biz, Rabbimize döneceğiz, dediler.

Devamla şöyle dediler:

- Bize, hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için Rabbimize iman ettik! Allah, (mükâfâtı) en hayırlı ve (cezası) en sürekli olandır! (Ayrıca dediler ki:)

- Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız!

Ardından da Allahü Teâlâ’ya şöyle iltica ettiler:

- Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver ve Müslüman olarak canımızı al!

Musa aleyhisselam, Allahü Teâlâ’nın vahyi üzerine; İsrâiloğulları’nı geceleyin gizlice Mısır’dan çıkardı.

Sabah olunca Kıptîler, İsrailoğullarını ev ve işyerlerinde göremeyince koşup Firavun’a haber verdiler. Firavun ise, İsrailoğullarının bu kadar çabuk hareket edebileceklerini hesap edememişti; öfke ve kızgınlık içinde onları takip edip imha etmeye karar verdi.

Firavun, İsrailoğulları’nı rahatlıkla ezebileceğini söylüyordu. Çünkü onların düzenli orduları ve yetişmiş askerleri yoktu. Asker toplayıp şehir ve kasabalara görevliler gönderdi. Askerler toplanıp harekât hazırlıkları tamamlanınca Firavn ve askerleri yola çıktılar.

Firavun ve askerleri bu harekâtla; Mısır'ın Nil Nehri sâhillerine yayılmış olan, geniş, güzel bahçelerini, bahçelerin içinde kaynayıp akan pınarlarını, bu bahçelerde saklı bulundurdukları altın ve gümüş definelerini ve oturdukları güzel yapılmış debdebeli saraylarını, hâsılı her şeylerini -ileride İsrailloğullarının eline geçmek üzere- geride bırakarak yola çıktılar. (Evet, bilindiği gibi İsrâiloğulları, daha sonra Süleyman aleyhisselam zamanında Mısır'ın tamamına hâkim ve Firavun ve avanelerinin geride bıraktıkları servetlerine mâlik oldular.)

Daha önce geceleyin yola çıkmış olan İsrailoğulları ise, Kızıldeniz’in kıyısına varmışlardı. Güçlü ordusuyla onları takip etmekte olan Firavun bir gün sabahleyin güneş doğarken onlara yaklaştı. İsrâiloğulları ile Firavun ve ordusu birbirlerini görecek kadar yakın oldular. Firavun, askerlerinin moralini kuvvetlendirmek için şöyle bir konuşma yaptı:

- Firar edip kaçan bu İsrailoğulları, bize nispetle az bir topluluktur. Yani kuvvet bakımından bize karşı koyacak hâlde değildirler. Hemen az bir zaman içinde işlerini bitirir, geri döneriz. Gerçi takip etmesek, nereye giderlerse gitsinler desek de olur. Fakat onlar bize muhalefet etmekle, görüşümüzü almadan kendi başlarına çekip gitmekle bizi kızdırdılar. Sonra:

- Eğer bize muhalefet edenleri, ırklarını, nesillerini kesmek suretiyle cezalandırmazsak, hâkimiyetimize gölge düşer. Hâlbuki biz kuvvetli bir toplumuz. Bunlar gibi muhaliflerimize karşı daima ihtiyatlı bulunuruz ve zararlarından sakınırız, diyerek, askerini ve ileri gelen adamlarını cesaretlendirmeye çalıştı.

(Devamı haftaya…)