Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 May 2024

​Musa aleyhisselam-2

Firavun da yaşamasını kabul ettiğinden Hazret-i Âsiye, kendisini emzirmek için pekçok sütanalar getirtti. Fakat Musa aleyhisselam hiç birini emmedi. Bu arada annesi, çocuğunun Firavun’un sarayına alındığını ve kendisi için sütanne arandığını öğrendi. Bunun için kızını yani Musa aleyhisselamın ablasını saraya gönderdi. Abla, saraydakilere dedi ki:

- Size bu çocuğu emzirecek, onu güzel yetiştirecek bir hanımı haber vereyim mi? dedi. Onlar da teklifi kabul edice, anneyi saraya getirttiler. Musa aleyhisselam annesini hemen emmeye başladı. Bunun üzerine Firavun’un hanımı Âsiye, onu sütanneliğine kabul etti. Böylece kimsenin haberi olmaksızın kendi oğlunu Firavun’un sarayında emzirip büyüttü...

Musa aleyhisselam artık büyümüştü… Bir gün insanların istirahate çekildiği bir vakitte şehirde gezerken; biri kendi halkından yani İsrailoğullarından, diğeri de düşmanı olan Kıptî taraftan iki adamın kavga ettiklerini gördü. Kendi halkından olan kişi, düşman taraftan olana karşı O’ndan yardım istedi. Musa aleyhisselam da olaya müdahil oldu ve Kıptîye bir yumruk vurdu. Yumruğu yiyen adam yere yığılıp can verdi. Musa aleyhisselam bu duruma çok üzüldü. Elinden bir kaza çıkmış ve istemeyerek de olsa bir insanın ölümüne sebep olmuştu. Bunun üzerine:

- Bu, şeytanın işidir; o gerçekten saptıran apaçık bir düşmandır, dedi ve hemen Rabbine yöneldi:

- Rabbim! Doğrusu kendime yazık ettim; beni bağışla! Bana verdiğin nimete andolsun ki, artık suçlulara asla yardım etmeyeceğim!

Musa aleyhisselam bu olayın üzüntüsüyle o gece saraya gitmedi ve şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Adamın öldüğünü gören olmamıştı. Ertesi gün, etrafı gözetleyerek şehirde dolaşırken, dün başını derde sokan İsrâilli’nin başka bir Kıptî ile dövüştüğünü gördü. Adam yine bağırarak O’ndan yardım istedi! Bunun üzerine adama yönelerek hiddetle:

- Açıkçası sen düpedüz serserinin tekisin, diyerek azarladı ve onları ayırmaya çalıştı. Bununla birlikte her ikisine de düşmanca davranan Kıptî’ye vurmak isteyince, İsrâilli korktu ve azarlanmış olmanın da etkisiyle, Musa aleyhisselamın kendisine vuracağını sandı da:

- Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi şimdi de beni mi öldüreceksin, diye seslendi. Bu şekilde dünkü hadisenin sırrını yani Kıptî’yi kimin öldürdüğünü açığa vurmuş oldu. Artık haber her tarafa yayılmış, Musa aleyhisselam da halkın arasına karışmıştı. Bu sırada kendisini tanıyan bir adam şehrin öbür ucundan koşarak geldi ve:

- Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için, hakkında görüşme yapıyorlar; derhal çıkıp git! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim, dedi.

Bu ciddi haber üzerine Musa aleyhisselam korku içinde; kimselere görünmeden ve etrafı gözetleyip kontrol ederek oradan ayrıldı. Artık O, yeni bir yola girmişti. Zulüm diyarından, arzın genişliği içinde huzur ve güven duyacağı bir yere gitmek istiyordu. Şöyle dua etti:

- Rabbim! Beni zalimler topluluğundan kurtar!..

Musa aleyhisselam, herşeyi kuşatan takdir-i İlahî ile Medyen’e doğru yöneldiğinde:

- Ümit ederim ki Rabbim beni doğru yola iletir, dedi. Medyen, Akabe körfezinin kuzeyinde, Mısır’a yaya yürüyüşü ile sekiz günlük mesafede bulunan eski bir şehirdir.

Aslında O, hiç şehir dışına çıkmamıştı ve nereye gideceğini de bilmiyordu. Hatta yanına yiyecek bile almamıştı. Medyenliler de Musa aleyhisselam da İbrahim aleyhisselamın soyundandı ve bu şehir, Firavun’un idaresi altında değildi.

Nihayet Musa aleyhisselam Medyen’e ulaştı ve bir su kuyusu yakınında durdu. Sonra Davar sürülerinin oraya doğru geldiğini gördü. Biraz sonra, herkes davarlarını sulamak için kuyunun başında toplandı. Ancak iki bayanın koyunları ile kenarda durmaları, Musa aleyhisselamın dikkatini çekti ve onların yanına gidip sordu:

- Siz niye bekliyorsunuz, niye hayvanlarınızı sulamıyorsunuz, deyince bayanlar:

- Çobanlar gitmedikçe biz hayvanlarımızı sulayamıyoruz, dediler.

Musa aleyhisselam:

- Kimseniz yok mu, deyince bayanlar dediler ki:

- Babamız çok yaşlı ve halsiz…

(Devamı haftaya…)