Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Haziran 2019

MURSİ’DEN SONRA MISIR VE ORTADOĞU

Eski Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi’nin bütün dünyanın gözü önünde öldürülmesi, Ortadoğu ve Mısır’ın yeniden tartışılmasına neden olmuştur. Muhammed Mursi, Sisi diktatörlüğü tarafından sistematik bir şekilde aşama aşama öldürülmüştür. Tıbbi tedavi imkanlarını ortadan kaldıran ve çeşitli operasyonlarla Mursi’nin hayatına kasteden Sisi diktatörlüğü, cinayetini örtmek için bunun mahkemede gerçekleşen spontane bir ölüm olduğuna dünyayı inandırmaya çalışmaktadır. Mursi’nin Sisi diktatörlüğü tarafından öldürülmesi, Ortadoğu ve Mısır tarihinde yeni bir kanlı sayfanın açılması anlamına gelmektedir. Mursi’nin öldürülmesinden sonra Ortadoğu ve Mısır, birçok sürpriz gelişmeye gebedir.

Sekiz yıl önce başlayan devrim süreci, Mısır’da büyük umutların doğmasına yol açmıştı. Halkın öfkesinin devrime dönüşmesi sonucu, Mübarek diktatörlüğü tarihin despotlar çöplüğündeki yerini almıştı. Mübarek diktatörlüğünün devrilmesinden sonra Mursi, Mısır halkının umudu olarak işbaşına gelmişti. Mursi, halkın oylarıyla işbaşına gelen ilk devlet başkanıydı. Halkın, serbest seçimler yoluyla devlet başkanını seçmesi, Ortadoğu’da ve Mısır’da yeni bir umudun doğmasına yol açmıştı. Mursi’nin seçilmesinden sonra Mısır’da ve Ortadoğu’da despotizmden ve diktatörlükten bağımsız bir gelecek tasavvurunun mümkün olduğuna umutlar yeşermişti. Diktatörlüğün ve despotizmin Ortadoğu halklarının kaderi olmadığına toplumlar inanmaya başlamıştı.

3 Temmuz 2013 tarihinde Sisi’nin askeri darbeyle Mursi yönetimini devirmesi, Ortadoğu’da ve Mısır’da diktatörlüğün olmadığı gelecek tasavvurunu tamamen ortadan kaldırmıştır. Mısır’ı bir hapishane ve katliamlar ülkesi haline getiren Sisi diktatörlüğü, Mursi’yi öldürmekle demokrasiye, barışa ve özgürlüğe hiçbir şekilde geçit vermeyeceği mesajını dünyaya vermiştir. Mursi’nin Sisi rejimi tarafından öldürülmesini, Ortadoğu ve Mısır’ın geleceğinde despotizmin ve diktatörlüğün yeniden hakim kılınması için yapılan stratejik bir hamle olarak değerlendirebiliriz.

Mursi’nin öldürülme biçimi, Ortadoğu’da karanlık, kirli ve kanlı odakların yeniden harekete geçtiği anlamına gelmektedir. Mısır istihbarat ve emniyet teşkilatının karanlık ve kanlı cinayetler gerçekleştirme metotları, dünyada bilinmektedir. Bundan sonra Sisi rejim güçlerinin, halka karşı, özellikle İhvan mensuplarını hedefleyen kanlı ve karanlık cinayetlere girişeceğini öngörebiliriz. İhvan’ın Amerika-Mısır-BAE-Suudi Arabistan-İsrail bloku tarafından terörist örgüt olarak ilan edilmesinden sonra Mursi’nin öldürülmesi, Mısır’da ve Ortadoğu’da çok kanlı senaryoların sahneye konulacağı anlamına gelmektedir. İhvan’ın terörist örgütler listesine alınması ile Mursi’nin öldürülmesini birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir.

Sisi diktatörlüğü, darbeden hemen sonra Mursi’yi görevden alarak tutuklamış, Rabia Meydanında bir günde binden fazla insanı öldürmüş, 60 binden fazla kişi hala zindanlarda tutuklu durumdadır. 2014 yılında yapılan seçimlerde her türlü zorbalık ve baskı metotları kullanılarak Sisi’nin devlet başkanı seçilmesi sağlanmıştır. Mursi’nin tutukluluk hali, Sisi diktatörlüğünün hiçbir şekilde meşruiyetinin olmadığının dünyadaki sembolüydü. Mursi’yi öldürmek suretiyle Sisi rejimi, dünyada kendi meşruiyetine yönelik tartışmalarda, en güçlü sembol olan Mursi’nin tutukluluğunun önüne konmamasını istemektedir. Mursi’nin devrilmesi ve tutukluluğu kadar Mursi’nin öldürülmesi de Sisi diktatörlüğünün ve onu destekleyen despotik rejimlerin meşruiyetinin sürekli ve yoğun bir şekilde sorgulanmasına neden olacaktır. Dünya, Sisi’ye baktığında onda bir devlet başkanı değil, eli kanlı bir katil görecektir. Mısır, Ortadoğu ve dünya halkları, Sisi diktatörlüğünü gayri meşru kanlı bir rejim olarak görmeye devam edeceklerdir.

Sisi diktatörlüğü, Mursi’yi öldürmekle Mısır’ın tamamlanmayan devriminin tabutuna son çiviyi çaktığını düşünmektedir. Başka bir ifadeyle Sisi diktatörlüğü, Mursi’yi öldürmekle devrime karşı gerçekleştirdikleri darbenin son safhasını başarıyla tamamladıkları yanılsaması içindedirler. Mursi’nin öldürülmesi, Mısır’daki ve Ortadoğu’daki despotik rejimlerin kendilerini yoğun bir şekilde güvensiz olarak hissedecekleri yeni bir sürecin önünü açmıştır. Mısır ve Ortadoğu halkları, gayri meşru gördükleri despotik rejimlere karşı demokrasi, barış, özgürlük ve kmek talepleriyle yeni kitlesel isyanlarda bulunmaya motive olmaktadırlar. Mursi’nin öldürülmesi, Mısır’da ve Ortadoğu’da hiçbir şeyin despotik rejimlerin hesapladığı gibi gitmeyeceğini ortaya koymaktadır. Mursi’ye Allah’tan rahmet diliyor, mekanı cennet olsun inşallah! Ümmetin başı sağolsun!