Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ocak 2024

Murat Kurum'un iletişim stratejisi nasıl olmalı?..

Öncelikle, 2019’daki “AK Parti medya stratejisi gibi” olmamalı.

Zinhar olmamalı!..

İstanbul’un 25 sene sonra CHP’ye kaptırılmasının önde gelen sebeplerinden biri de “zokaların” bir “güzel” yutulmasıydı.

Ekrem İmamoğlu’nun “uyanık” iletişim ekibi, karşı tarafın zaafını çok iyi tespit etmişti.

O tarafın medyasının kimi yerlerindeki “göze girme” arzusunu çok iyi bildiklerinden…

Şöyle bir “taktik” uyguladılar mesela:

Ekrem İmamoğlu, seçim öncesi çarşı, pazar gezerken…

Bir kadın kendisine çatıyor…

Ne bileyim, “HDP ile işbirliği” üzerinden mesela…

Tepki gösteriyor…

İmamoğlu da, o kıvrak, son derece “sevecen” görünümlü, “sözde tahammüllü, anlayışlı”, “sevgi pıtırcığı” edasıyla, “gülerek” cevap veriyor…

“Her şey çok güzel olacak!” diyor…

Gerginliğinden bıkanlara, bir "göstermelik" sevgi pıtırcığı havası veriyor.

Böyle manzaralar…

İmamoğlu’nun uyanık iletişim ekibi, bu görüntüleri alıyor…

İyice yaygınlaştırıyor…

AK Parti’nin “yukarının gözüne girme” derdindeki medya unsurları da, bu “malzemenin” üzerine atlayarak, yaygınlaşmasına hizmet ediyor…

Vatandaştan İmamoğlu’na tepki!” mesela!..

“Yukarının gözüne girmekten”, başka derdi olmayanlar, bu malzeme ile İmamoğlu’nu hırpaladıklarını zannediyorlar…

Oysa, yaptıkları farkında olmadan İmamoğlu’na hizmet etmek!..

Demek ki neymiş;

Her malzemenin üzerine atlamayacakmışsın!

Tecrübe lâzım, hissiyat lâzım.

Tefekkür lâzım.

X

Bir “Vali’ye hakaret” olayı vardı mesela…

AK Parti medyası bunun da üzerinde çok durdu.

Bu da İmamoğlu’na yaradı aslında.

Vali imajı, çok da tutulan bir imaj değildir bizim toplumda.

İmamoğlu’nun yaptığı çok kötüydü, evet...

Ama, iletişim başka bir alan…

Hangi konuya, nereden, nasıl gireceğinizi ve ne kadar ağırlık vereceğinizi bileceksiniz!

“İmamoğlu Vali’ye hakaret etti!” haberlerine gereğinden fazla ağırlık verilmesi kime yaradı, şimdi görülüyor mu acaba?

x

Ekrem İmamoğlu, aday ilan edildiğinde tanınmaz, bilinmez bir isimdi malûm.

İhtiyacı olan kısa sürede kendisini tanıtmaktı…

Ve “Sevgi Pıtırcığı” mesajını yerli yerine oturtabilmekti.

İmamoğlu’nun karsında, dünyanın ve ülkenin binbir türlü meselesiyle uğraşmaktan yorgun düşmüş ve psikolojisi de hayli gerilmiş bir takım vardı.

Metal ve mental yorgunluktan mustarip…

Bin türlü “ihanet”e uğramış…

Gergin, bir çok noktada haklı olarak öfkeli.

İmamoğlu ise, karşı tarafı iyice sinirlendiren işler yaptı.

Sinir uçlarına bastı.

Müstehzi edasıyla sinirlerini daha da gerdi.

“Videolar” üzerinden…

“Bakın, karşı tarafın önde gelenleri en ufak bir eleştiride demediğini bırakmıyor. Oysa, bakın bana; vatandaş neler dediği halde, büyük hoşgörüyle yaklaşıyor, sevgi dili ile konuşuyorum. Ben sadece beni sevenlerin değil, 16 milyonun başkanı olacağım!” mesajını veriyordu.

İmamoğlu’nun duruşu gayet kıvraktı.

Hayatı alaya alır, karşı tarafla istihza eder bir edası vardı.

Bu aslında zamanın ruhuna uygun bir durumdu; milyonlarca takipçisi olan sosyal medya hesaplarına bakın, ne kadarı ciddidir acaba?

Ciddiyet dozu az işler çok tutuyor bu devirde.

Ekrem İmamoğlu, buradan çalıştı…

Seçimden hemen sonra, “tatile” çıkmasından dolayı hayli tepki çekmişti biliyorsunuz…

Bu tepkilere “sert ve ciddi” karşılıklar vermek yerine…

Tuttu, “Bazılarına tatil pek yakışmaz ama tatil yapmak bana çok yakışıyor!” dedi.

Bu da her yerde haber oldu.

İlk bakışta kendisine çok zarar vermesi gereken bir savunma şekli değil mi?

Ne kadar ciddiyetten uzak!..

Evet, öyle ama…

İmamoğlu, bunu yapmakla tepkileri yumuşattı aslında.

Çok ciddi bir konuyu sulandırdı.

Karşı tarafın medya unsurlarını da, istediği yöne çekti.

Odağı dağıttı.

“Germeyen, gerilmeyen, rahat belediye başkanı!” imajını pekiştirdi!..

Ekrem İmamoğlu’nun taktiği bu…

Konuyu merkezden uzaklaştırmak, odağı dağıtmak, karşı tarafa reklamını yaptırmak…

Karşısındakilerin yaptığı da…

Umumiyetle, imamoğlu’na hizmet etmek!..

X

Ekrem İmamoğlu, 2019’da CHP’nin Belediye Başkan Adayı olarak açıklandığında tanınmayan bir isimdi.

Karşısındaki Binali Yıldırım ise, herkesin tanıdığı, CV’sinde ise çok büyük makamlar olan güçlü bir isimdi.

O günlerde kime sorsanız, Ekrem İmamoğlu’nun Binali Yıldırım karşısında şansının olmadığını…

Muhalefette bu kadar tanınmış, güçlü bir isim varken, Beylikdüzü’nde bile başarılı olamamış, isimsiz birinin “Erdoğan’ın çıkış Şehri’nde” aday yapılmasının büyük hata olduğunu söylüyordu.

Hatta…

Çok bilmiş gazeteci makulesi, “Kılıçdaroğlu tam da iktidarın işine yarayan bir aday koydu. Kendisini tanıtana kadar atı alan Üsküdar’ı geçer!” yollu değerlendirmelerde bulunuyordu!..

Ekrem İmamoğlu, rastgele bir isim değil.

Klâsik, gri renkli, kasıntı, suratlarından “ciddiyet-öfke-kibir” karışımı hisler okunan CHP’li “politikacı-bürokrat” tiplemesine çok uzak.

Yasakçı, jakoben, suratsız” imajlı zatlar, CHP’ye nice seçim kaybettirdi bugüne kadar.

Malûm "statükocu" İmajı’nın çok uzağında bir görüntüyle kamuoyunun karşısına çıkan Ekrem İmamoğlu’nun “merkez sağa, merkez sola” göz kırpan yönleri de var.

CHP’liden çok; ANAP’lıya, DYP’liye benziyor.

Biraz “liberal parti”, biraz da “HDP” var duruşunda.

Kendisini “İttihatçı” çizgiye yerleştiren Meral Akşener’in “Beyaz Türkler” tabir edilen seçmeni de, İmamoğlu’na uzak değil.

“Sandıkta buluşma” denilen de İmamoğlu için uzak bir hedef değil.

Gençliğin sosyal medyaya takılan kesiminden de, az oy çıkartmadı, çıkartmaz.

x

İmamoğlu, başarısız bir belediye başkanlığı dönemi geçirdi, evet…

Birçok İstanbullu kendisinden, yönetiminden şikâyetçi, evet.

Durum açık.

Peki bu durum kendisine seçim kaybettirir mi?

Ak Parti medyası, Murat Kurum’u değil de, Ekrem imamoğlu’nu öne çıkartma hatasını yapar mı?

2019’daki hataları tekrarlar mı?

Buralara bakmak gerek.

Şunu söyleyebilirim ki, İstanbul Seçimi, Cumhur İttifakı, Ak Parti ve Murat Kurum açısından çok zorlu geçecek.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden bile zorlu belki de!..

x

Ak Parti’nin iletişimine yön veren ben olsaydım…

İmamoğlu’nu hedef alan yayınların dozunu iyice azaltır, Murat Kurum’un İstanbul’a kazandırmayı vaat ettiklerini gündeme yerleştirirdim.

Deprem tehdidi, yapılması gerekenler, yapılacaklar mesela…

Yapılması vaat edilecekler…

“Küresel ısınma, iklim değişikliği” gibi konulara ağırlık verilmesinin de yıpratıcı etkileri olur, bunu da bir not olarak, bir yerlere düşelim!..

Bir de…

Sayın Erdoğan’ın bunca seçim kazanmasının sebepleri arasında muhalefetin sürekli olarak kendisini hedef alması, yıpratmaya çalışması da var.

Bir kişinin üzerine bu kadar da gidilmez ki!” dedirten saldırı kampanyaları…

Bir kişiyle fazla uğraşır, onu sürekli olarak yıpratmaya çalışırsanız, ters teper çoğu vakit.

Muvazene, ölçü meselesi çok mühimdir.

Ekrem İmamoğlu, bu seçim kampanyasında “Beni engellemek için ellerinden geleni yaptılar ama başaramadılar, görüyorsunuz hâlâ da benimle uğraşıp duruyorlar, çünkü onları yenebilen bir ben oldum!” a iyice abanacaktır!..

Murat Kurum, Ekrem İmamoğlu’nun kendisini çektiği alana gitmezse…

Onunla polemiğe girmezse…

Karşı tarafın neleri yapmadığından, neleri kötü yaptığından ya da neleri yapamadığından ziyade, kendisinin yapacaklarını anlatmaya yönelirse…

Vaktini böyle değerlendirirse…

Avantaj elde eder…

Bir de…

Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu ile birebir canlı yayın tartışmasına çıkmıştı hatırlarsınız.

Murat Kurum buna da girmemeli.

“Tatil bana çok yakışıyor!” diyen bir Aday ile neyi, nasıl tartışacaksınız?