Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ağustos 2019

Münevver Okur

Yıllar önceydi. Bir gün telefonla aramış ve ziyarete gelmek istediğini söylemişti. Kubbealtı’nda karşıladığım Münevver Okur Meriç Hanımefendi ile yeni tanışmıştım. Anlamlı hedefe, kutlu ideale, güzel amaca sahip müstesna bir edebiyat araştırıcısıydı. 1958 yılında Sultan Cem’in Cemşid ü Hurşîd Mesnevisi’ni, Kütahya Vahid Paşa İl Halk Kütüphanesi’nde bulup Türk Dili dergisindeki makalesiyle edebiyat dünyasına duyurmuştu. Sultan Cem’in Fâl-ı Reyhân-ı Sultan Cem adlı mesnevisinin, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde Türkçe Divan’la beraber ikinci bir nüshanın daha olduğunu bir makalesiyle edebiyat dünyasına tanıtan da oydu. Sultan Cem Hayatı ve Şiir Dünyası adlı kitabı, Kültür Bakanlığı tarafından 1992 yılında yayımlanmıştı. Cem’in Cemşid ü Hurşid Mesnevisi’nin tenkitli metni ise incelemesiyle beraber 1997’de çıktı. Şehzadenin hayatını, esaret yıllarını, edebî kişiliğini, eserlerini ve şiirlerini ele aldığı Sultan Cem eseri ise 2006 yılında Ankara’da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından neşredilmişti. Bir ömre mal olan takdire şâyân muazzam bir eser.

O hayatını edebiyata adamış çok değerli bir araştırmacı ve kıymetli bir edebiyat tarihçimizdi. Uşak Gül İlkokulu’nu bitirdikten sonra orta eğitimini İstanbul Erenköy Kız Lisesi’nde tamamlamış, ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirmişti. Önce Millî Kütüphane’de çalışmış, daha sonra Bağdat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde iki yıl Arap Dili ve Edebiyat eğitimi almıştı. Türkiye’deki liselerde ve yurtdışındaki üniversitelerde uzun yıllar edebiyat hocalığı yapmıştı.

Münevver Hanım, Cem Sultan adıyla özdeşmiş bir isimdi. Ömrünü adadığı bu talihsiz şehzade hakkında pek çok makale ve eser kaleme almış, konuşmalar yapmıştı. Bahtsız Cem’in sanatkârlık hünerine dikkat çekiyor, zengin hayal yüklü zarif gazellerine kitabında yer veriyor, “O, atasözleri ve mecaz zenginliği ile süslediği mesnevilerini, ancak okudukça tadına varılacak duru, güzel Türkçemizin en zarifi cümleleriyle tamamladı.” diyordu.

Efsaneleşen Cem Sultan’ın çevresinde özellikle de yabancılar tarafından yapılan dedikoduları tek tek bulup ortaya çıkaran ve asılsız oluşlarını ispatlayan Münevver Hanım, bilgilerin, belgelerin ve evrakın peşinden âdeta bir hafiye gibi gitmiş, bir gölge gibi takip etmiş ve mutlak hakikati bulup ortaya çıkarmıştı. Gördüğü yanlışları düzelten, hataları tashih eden Meriç, yıllar boyu Cem hakkında kaleme alınan yanlışların reddiyelerini yazıp yayınlamaktan hiç usanmadı. Tarihçiler, gazeteciler, yazarlar ve konuya meraklı olanlar, bu yorulmaz Türkolog’un mektuplarını aldı, makalelerini okudu. Ona göre Batı, Cem’i kullanmaya çalıştı, ancak Şehzade buna direndi ve karşı koydu. Meriç, “Sultan Cem üzerinde din ve politika oyunları oynandı. O ise, dinine, memleketine ve milletine bağlı, haysiyetli bir kişiydi. Asla dinini değiştirmeyi düşünmedi.” diyordu. Esarette iken bir gün papanın gelip “Eğer Hıristiyanlığı kabul edersen bütün Avrupa sana yardım edecek, arzuladığın saltanata sahip olacaksın.” teklifini şiddetle reddeden, şahsiyetli bir karakter abidesiydi Cem. Münevver Hanım, Cem’in annesi Çiçek Hatun’un Sırp asıllı olduğu rivayetinin doğrulanmadığını belirtiyor, bir Türkmen beyinin kızı olabileceğini söylüyordu.

TZT Kültür Merkezi’nde “Vefatının 513. yılında Tarihi Gerçekler Işığında Sultan Cem” başlıklı paneli yönetmiştim. 5 Nisan 2008 tarihinde gerçekleşen programın konuşmacıları, Münevver Okur Meriç, Prof. Dr. Mehmet İpşirli ve Prof. Dr. Kemal Yavuz’du. Münevver Hanım, 600 yıl önce yaşamış bir şehzadeyi “anne şefkati”yle kucaklıyor ve oğlundan bahseder gibi “Bizim Cem” diyordu. Daha önce sık sık görüştüğüm Münevver Hanımefendi’yle irtibatımız, 15 Temmuz ihanet gecesinden sonra kesildi. Üç senedir kendisinden haber alamıyordum. Nihayet önceki gün Şener Öztop’un 8 Ekim 2016 tarihinde sosyal medya hesabında yapmış olduğu şu paylaşımı gördüm: “Türkolog Münevver Okur Meriç’i kaybettik. Ömrünü kitaplarla, Sultan Cem’le ilgili araştırmalarla geçirdi. Uşak’la bağlarını hiç koparmadı.” Üzüldüm, lâkin takdir-i İlahi. Dua edip ruhuna Fatiha okudum. Kabri nur, mekânı cennet, menzili mübarek olsun.