Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ağustos 2019

Münevver Ayaşlı ve Mehmet Çınarlı

Münevver Ayaşlı Son Osmanlılar’dandı. Gazetelere ve mecmualara hatıralarını yazdı. Çok sevildi ve okundu. Yazdıkları kültür tarihçilerine, edebiyat araştırıcılarına ve akademisyenlere yol gösterdi. Mehmet Çınarlı ise edebiyatımızda bir mektep kabul edilen Hisar dergisinin kurucusuydu. Şair ve yazar dostlarıyla çıkardığı bu yerli dergi, 30 yıl boyunca millî sanatın sesi oldu.

Ayaşlı’nın Beylerbeyi’ndeki yalısı edebiyatçıların, tarihçilerin, gazetecilerin, kültür ve sanat adamlarının, gönül ehlinin, tasavvuf erbabının uğrak yeri, özge mekânıydı. Orada yapılan sohbetler, cemiyetin dertlerine ve çözüm yollarına dairdi. Yakınları ona ‘Hacıanne’ diye hitap ederdi. O esasında bu aziz milletin de annesiydi. Osmanlı coşkusunu âdeta bütün zerreleriyle hissediyor, Sultan Abdülhamid’in adını anarken büyük bir heyecan duyuyordu.

Yalıya ilk olarak Salih Suruç ile beraber gitmiştik. Daha sonra fırsat buldukça bu kutlu mekânı ziyaret etmeye ve ‘hacıanne’nin elini öpmeye devam ettim. O ilerlemiş bereketli yaşına rağmen sağlam bir hafızaya sahipti. Yakın tarihi son derece geniş ufuklu bir şekilde tahlil ediyor, geçmişten ders çıkarılması gerektiğini vurguluyordu. Koca Devlet-i Aliyye’nin, Osmanlı’nın hasretini içinde, muhabbetini gönlünde taşımaya hep devam etti. Yüreği yanıktı. Batımızda Balkanların, kuzeyimizde Kırım’ın ve Kafkasların, güneyimizde Hicaz, Filistin, Suriye, Irak ve Mısır’ın elimizden kayıp gitmesinin acısını hiç unutmadı, bu hicranı hem yaşadı, hem de yazılarında biz okuyucularına yaşattı.

Teşrinisani ve Ötesi, Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru, Pertev Bey, Dersaadet, Rumeli ve Muhteşem İstanbul, Haminne’nin Suret Aynası, İşittiklerim Gördüklerim Bildiklerim, Edeb Yâ Hû başlıca eserleridir. Neşredilmemiş başka kitapları da vardır. Esasen gazete ve mecmualarda kalmış pek çok yazısı da kitaplaşmayı bekliyor. İnşallah bütün bu çalışmaların yapılmasıyla yazarımızın tam külliyatına kavuşuruz.

Mehmet Çınarlı şair ve yazar. Şiirlerini Zaman Perdesi’nde toplamış, hatıralarını ise Altmış Yılın Hikâyesi adlı kitabında bir araya getirmişti. Bu hatıralarda 1925’te Ermenek’te başlayan temiz bir hayat, son demine kadar bütün teferruatıyla canlandırılıyordu. Çocukluk hatıraları, oyunları, gençlik yılları, tahsil devri, Ankara’da yerleşme, iş hayatı ve evlilik... Çoluk çocukla renklenen hayat... 1950’in Mart’ında Munis Faik Ozansoy, Gültekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer ve İlhan Geçer’le birlikte kurulan Hisar Dergisi’nin hikâyesi... Şair ve yazarlar ile okuyucular tarafından gördüğü büyük ilgi, sonra yaşanılan bazı ekonomik sıkıntılar... Garip akımına karşı ilk şuurlu başkaldırış olan Hisar’ın serencamı... Çınarlı’nın diğer kitapları: Aynı Yolda, Mısralarda Gezinti, Söylemek Yaraşır, Halkımız ve Sanatımız, Hatıraların Işığında...

Anayasa Mahkemesi üyesi olduğu 1990’da gündeme gelen ve merhum Turgut Özal’ın çıkardığı üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kanunu savunan tek kişiydi. Yekta Güngör Özden’in başkanı olduğu, Ahmet Necdet Sezer’in de aralarında bulunduğu 10 Anayasa Mahkemesi üyesi başörtüsü yasağını savunurken Mehmet Çınarlı, dört sayfalık muhalefet şerhi yazarak başörtüsü yasağına karşı çıkmış, cesareti ve hakkaniyetiyle tarihe geçmişti.

Münevver Ayaşlı ve Mehmet Çınarlı sağlıklarında görüşmüşler miydi? Bilmiyorum. Ama birbirlerinden haberdar olduklarını tahmin ediyorum. Ayaşlı Dersaadet’i mesken tutarken Çınarlı Ankara’da oturuyordu. Ama tahmin ediyorum ki, birbirlerinin yazılarını okumuşlardır. Zira ikisi de aynı manevi iklimden beslenmiş, aynı ruh âleminden feyz almışlardı. Muhafazakâr neşriyat âleminde aynı devirdeki bu erbab-ı kalemi takip eden meraklıları elbette vardı.

Şüphesiz onları bir arada tutan bir çok müşterek vardı. Kültür, sanat, edebiyat, medeniyet, tarih ve inanç anlayışları ya aynıydı veya birbirine benzerlik arzediyordu. Kader ikisinin yolunu dünyadan ayrılırken birleştirdi. İstanbul’un meşhur depreminden hemen sonra ikisi de ard arda hayata veda ettiler. Mehmet Çınarlı 19 Ağustos 1999 tarihinde Ankara’da, Münevver Ayaşlı da ertesi günü İstanbul’da Hakk’a yürüdüler. Her iki müstesna büyüğümüz, Yeni Dünya Vakfı’nda yarın “Bâbıâli Enderun Sohbetleri”nde vefatlarından 20 yıl sonra hatırlanıyor ve yâd ediliyorlar. Onları rahmetle, hürmetle ve şükranla yâd ediyorum. Münevver Ayaşlı ve Mehmet Çınarlı’nın eserlerini okumalı, gençlerimize ve çocuklarımıza okutmalıyız. Hatıralarını ancak böyle yaşatabiliriz.