Münafıklıktan uzak durmak
İnsan
elbette ki iyi olmak zorundadır, elbette ki ahlaklı olmak zorundadır. Toplum ve
devletler de elbette ki iyi ve ahlaklı olmak zorundadır. Dünyanın yaşanabilir
bir yer olması için, insan hayatının sağlıklı, huzurlu ve mutlu olabilmesi için
gönüllerde iyilik ve ahlakın olması gerekir.
Dünyanın
şu an neredeyse dörtte birinde kan döken, can alan savaşlar var. Dünyanın küçük
bir bölümünde karınlar şişinceye kadar yeme, içme diğer tarafta ezici bir
çoğunluk ve coğrafyada gıdasızlık ve susuzluktan ölen on binler var.
Dünyanın
iyi ve ahlaklı gözüken bazı büyük devletlerinin, bazı çok uluslu kurumlarının ne
kendi ülke insanlarına ne dünya gelirinin yarısını alan birkaç yüz aileye ne de
dünyanın geri kalanına kazandırdığı bir huzur ve mutluluk var.
Ne bir
savaş durdurabiliyor ne gıdasızlık ve susuzluğa mani olabiliyorlar. Ne de
dünyaya selâmet getirebiliyorlar.
Bizim,
aslında ahlak dosyamızda haftalardır yazıp anlatmak istediğimiz budur.
İyi ve ahlaklı insan ve toplumlar varsa şehirlerdeki
bu çelişki ve sorunlar ne?
İyi ve ahlaklı devletler ve çok uluslu kurumlar
varsa ülkeler ve dünyadaki bu sorunlar ne?
Kendilerinin iyi ve ahlaklı olduğunu iddia
eden toplumlar, devletler ve çok uluslu kurumlar insana; sağlık, mutluluk,
barış ve huzur getirmedikçe nokta noktadan ibaret kalmaz mı?...
Her yerde bu kadar sıkıntı varsa kaybedilmiş
iyilik ve ahlak geri gitmişse sorun nedir?
Sorun
insandır, insanın tutarsızlığıdır. Toplumlar, devletler ve çok uluslu
kurumların tutarsızlığıdır. İyilik ve ahlak timsali olacak insan, örnek
olamamıştır. Toplum, devletler ve çok uluslu kurumlar da örnek olamamıştır.
İyilerin
ve ahlaklıların en büyük özelliği, söylediklerini yapıyor ve yaşıyor olmasıdır.
Sahip olunan mal ve gelirin kırkta bir, onda bir oranda zekâtı vardır. Ancak
iyilik ve ahlaklılığın böyle bir oranı yoktur. Bildikleri iyilik ve ahlakın
hepsini yapıyor ve yaşıyor olmaları gerekir. Ancak böylece örnek oluna bilinir.
İnsan,
grup ve toplumların can güvenliği, mal güvenliği, nesil güvenliği, inanç ve
inancını yaşama hürriyetini hem dilinizle ikrar edeceksiniz hem de beri tarafta
bu hak ve hürriyetleri ellerinden almak için her türlü melaneti yapacaksınız.
Böyle
bir melanete kimileri ikiyüzlülük der, kimileri saçmalık der. Bunun adı, kim
yaparsa yapsın siyaseten de içtima en de dinen de münafıklıktır. Bu ikiyüzlülüğü
ister insan yapsın ister toplum yapsın ister devletler yapsın hiç fark etmez
adı, münafıklıktır. Münafıklıktan uzak durulmalıdır.
Bizim
görüşümüze göre iyilik ve ahlak tutarlılığının belirgin özelliği, iyilik ve
ahlak sahibinin (insan, toplum, devlet ve çok uluslu kurum) söylediklerini
yapması, yapmadıklarını da yaptık diye söylememeleridir. Yani her şeyleriyle
özü sözü bir olmaları ve güven vermeleridir.
Dışarıdan iyi ve ahlaklı gözükseniz de
söylediklerinizle yaptıklarınız tutarsızsa münafıklık var demektir. Her şeyinizle güven oluşturmamışsınız demektir. O zaman ne
toplumun ne ülkelerin iman ve gönül havzaları kurtulur ne de dünyanın… İman ve
gönül havzasındaki iyilik ve ahlakı korumanın en önemli özelliği yapmadıklarını
yaptık dememektir. İnsandaki edep ve ahlakı, toplumdaki birlik ve beraberliği, ülkedeki
güç ve kudreti yaşatmak, dünyanın ve çok uluslu kurumların tutarlılığı da böyle
sağlanacaktır.