Muhit'imizi süsleyen eserler
Yayıncıların, içinde bulunduğumuz sıcak yaz mevsiminde kültür dünyamıza yeni kitaplar katması sevindirici.
Vakti ve fırsatı olanların, bu sıcak günleri edebiyat serinliği içinde geçirmesi
galiba en doğru fikir.
Bahsedeceğim ilk kitap, büyük acı yaşadığımız depremin
gündemimize yeniden taşıdığı şehirlerimize dair. Kırk Şehir kitabının editörü Mehmet Tevfik Göksu. Ön Söz’de şu
satırları okuyoruz: “Ev bireye, aileye aittir, şehir ise toplumun evidir.
Sahibini yansıtan ev gibi şehir de toplumun aynasıdır. Kolektif düşüncelerimiz,
hayallerimiz, planlarımız, birikimlerimiz pek tabii eksikliklerimiz şehre
yansır, orada vücut bulur, o bütünü yapan elementlere dönüşür.”
Edebiyatçıların Hayallerindeki Şehir
Farklı imzaların yer aldığı eserde Sadık
Yalsızuçanlar, Bedri Gencer, Hüseyin Akın, Ahmet Mercan, Nurullah Genç, Arif
Ay, Âdem Turan, Sibel Eraslan, Metin Önal Mengüşoğlu, Cihan Aktaş ve Nurettin
Durman’ın yazıları da bulunuyor. Edebiyatçıların hayallerindeki şehirleri dile
getiren kitabın arka kapağında şu tanıtım yapılıyor: “İnsanoğlunun yeryüzü
serüveni bir bakıma şehirlerin de serüvenidir. İnancın, düşüncenin, iktisadın,
geçinme ve barınma korkusunun biçimlendirdiği şehirler…” Medeniyetleri
oluşturan şehirleri merak eden okurların, okuması gereken önemli bir eser.
Sular Mürekkep Olsa
Bayram Bilge Tokel gerek bağlamasıyla, gerekse Türk
musikisine, bilhassa halk müziğine yaptığı hizmetlerle hatırlanıyor. TRT’de 20
yıl boyunca “Gönül Dağı”, “”Salkım Söğüt”, “Bozkırın Nefesleri” ve “Can
Özünden” gibi seçkin halk müziği programlarını hazırlayıp sunan Tokel, son
döneminde Neşet Ertaş’ın Türkiye’nin gündemine gelmesinde ve dinlenip
sevilmesinde en büyük pay sahibi. Tokel, bu gayretlerini Neşet Ertaş Kitabı ile taçlandırmıştı. Şimdi denemelerden meydana
gelen Sular Mürekkep Olsa kitabıyla
okuyucuların önüne çıktı. Eseri dikkatle okudum. Bayram Bilge Bey müziğimizi
sadece icra eden bir sanatkâr değil aynı zamanda musikimiz üzerine düşünen,
dünkü ve bugünkü sanatlarımızı mukayese eden, mühim tahlillerde bulunan, vefat
etmiş sanatçıları, bilinmeyen hususiyetleri ve hatıralarıyla anlatan bir vefa
adamı aynı zamanda. Şu başlıklar, sizin de dikkatinizi çekecektir: “Şarkı’dan
Türkü’ye, Saadettin Kaynak’tan Neşet Ertaş’a”, “Türk Halk Müziği Tarihinin TRT
Dönemi”. “Böyle midir ‘Yol’umuzun Töresi”, “Sular Mürekkep Olsa”. Ses, saz ve
söz dünyamızda gelenekten kopmayan anlayışı benimseyen yazarımız, müzik
tarihimizin değişik dönemlerine eğiliyor ve çarpıcı kesitler veriyor. Kadirbilir
olan Bayram Bilge Tokel, müziğimizin öncü isimlerini saygıyla anıyor ve
anlatıyor: Muzaffer Sarısözen, Nida Tüfekçi, Neriman Altındağ Tüfekçi, Mehmet
Özbek, Neşet Ertaş, Abdurrahman Kızılay… Sadece eskileri yâd etmiyor, günümüze
de uzanıyor. Mesela Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu. Yakından tanıdığı
şair Abdurrahim Karakoç hakkındaki bölüm ile Neşet Ertaş kısmı, kitap içinde
kitap gibi. Tabii bahsettiğim bu sanatkârların kuru biyografik bilgileri var
sanılmasın. Sanata getirdikleri yenilikler, misyonları, bariz özellikleri ve
duyulmamış hatıraları ile önümüze geliyor yıldızlar… Abdurrahim Karakoç ile
Âşık Mahzuni’yi bir araya getiren Bayram Bilge Tokel’in iki farklı dünyanın
temsilcilerini buluşturması unutulmayacak bir hizmet. Eski hasımların neredeyse
hısım olması insanı hakikaten düşündürüyor. Kutuplaştırmanın zararlarını bir
kez daha yaşıyor, hissediyorsunuz. Ya
Abdurrahim Karakoç’un şiirlerdeki temalar! Yoksul insanlarımızı anlattığı için
onu ‘sol’ çizgide zannedenler… Köylüleri, fakirleri ve acı çekenleri dile
getirdiği için bundan hoşnut olmayan bir kısım ‘sağ’cılar… Sırf millî ve manevi
değerleri bağlı olduğu için ona sükût suikasti uygulayan malum çevreler…
Velhasıl kitap, ibret vesikaları ile dopdolu. Son sayfalarda, Tokel ile yapılmış
konuşmalar yer buluyor.
Şiir Kitapları
Muhit Kitap’ın Genel
Yayın Yönetmeni İbrahim Tenekeci’dir. İdareci şair olunca hâliyle yayınevinde şiir
kitaplarına sahip çıkılır. Üç genç şairimizin şiir kitapları da edebiyat
dünyamıza doğdu. Aynur Dilber’in Cesur
İnsanlar Şafağında, Mehmet Tepe’nin Yaşayınca
Geçmeyen ve Seyyid Ensar’ın Gerçeklerle
Aramdaki Mesafe… Tenha zamanlarda huzurla okunacak şiirleri barındırıyor üç
kitap da. Ama biz teberrüken her birinden birkaç mısra seçelim:
“Bütün arkadaşları ölen
asker/Sağ mı döner yurduna/Yüzü eskir, yara büyür/Zeval güneşi derler buna”
(Aynur Dilber) “Senin yorgunluğuna hangi adı vermeliyim/Bilmiyorum nerden
başlanır bir fotoğrafta ağlamaya/Hep üşür gibi, hep yorgun, hep ezberini
unutmuş/Kuşların konduğu ellerine hangi rüzgârı sürmeliyim.” (Mehmet Tepe).
“Geçtim,/Yalnızca ölümdü erken./Gönlümü almak istiyor hayat/Yeniden kırmak için.” (Seyyid Ensar)
Şiirin Sultanları
Şiir zaten kendisi
sultan. Ama ‘şiirin sultanları’ da var. Muhit’te, gençler ve yeniler için eski/mez
şairlerimizi tanıtan kitaplara da yer veriliyor. İyi de yapılıyor. Zira şiir
önce gelenekle beslenir. Dünkü şairleri tanımayan, kadim şiirimizi bilmeyen ve
okumayan genç şairler, geleceğe eser bırakamaz. Bu meyanda iki büyük şairimizi,
alanlarında temayüz eden akademisyenlerimizin kalemlerinden okuyoruz. Şiiri Mecnunlaştıran Şair Fuzuli
kitabının müellifi Prof. Dr. Ömür Ceylan. Şiirin
Beylerbeyi Necati Bey’i ise Prof. Dr. Ozan Yılmaz hazırlamış. Kitaplarda, iki
dev şairimizin şiir hüneri tafsilatlı biçimde anlatılıyor. Şairlerin hayatları
ve edebî kişilikleri üzerinde duruluyor. Seçilen şiirler çok kıymetli ama tahlillerine
de geniş yer veriliyor.
Son Durağın Şarkısı
Son
Durağın Şarkısı, Serkan Üstüner’in romanı. Yazarımız eserini,
kızı Belkıs ve şehit öğretmenimiz Şenay Aybüke Yalçın’a adamış. Hikâye
kitapları da bulunan ve bu türde ödül alan Üstüner’in ilk romanı Mahir’i Sakın Uyandırmayın, 2020 yılında
yine Muhit’ten çıkmıştı. Romandan birkaç satır: “Bir mezara yetişmek için
beklemek, babamın hediyesiydi. Yüzme bilmeyen birinin kendini dev dalgalara
teslim etmesi, ardından bir yunusun kendisini kurtarmasını beklemesi… Karanlık
bulutların asla nefes almadığı bir anda Yusuf’un o aydınlık sesi yeşertti
geceyi, kendi sesime yetiştim böylece.” Psikoloji
Tarihini Yeniden Düşünmek, Taha Burak Toprak’ın editörlüğünde vitrinlere çıktı.
Dokuz ayrı yazarın seçme makaleleri. Arka kapak yazısından: “Bu kitap, İslam
düşünce tarihinde köşe taşı isimlerin, insanın psikolojik yapısı, işleyişi, bu yapının
‘bozulması’ ve ‘düzelmesi’ne dair görüşlerini, bugünkü psikoloji ve psikoterapi
tartışmalarına ışık tutacak şekilde yeniden betimlemek istiyor.”