Muhasebe ve tarih
Bugün dış politikanın yoğun konularının dışında kalmak istedim. Tevafuka bakın ki her hafta Çarşamba günü yayınlanan yazılarım bu hafta 2020’ın ilk gününe denk geldi. Bizde bu tevafuka uyum sağlayarak tarih ve muhasebe konusunda duygu ve düşüncelerimizi bizi takip eden dostlarımızla paylaşmak istedik.
Muhasebe kavramı Arapça da ‘’hsb’’ kökünden gelen hesaplaşma anlamına gelir. Dolaysıyla işletmelerin sahip olduğu kaynakları verimli bir şekilde kullanmak için tarihe göre kaydeder, sınıflandırır, özetleyerek rapor eder ve en önemlisi de çıkan sonuçları analiz eder.
Bugün 1 Ocak 2020’nin ilk günü fakat ‘’bugün’’ dünün devamıdır. Düne 2019 diyorduk bugüne 2020 diyeceğiz ama dünyamızın değişik bölgelerinde olumlu ve olumsuz hayat hız kesmeden yolunda ilerlemeye devam ediyor.
Günleri geriye doğru bir zincirin halkasına benzetirsek bir tek boş halka olmadan ilk insana, ileriye doğru uzatırsak son insana kadar uzanacak. İlk insanla başlayıp son insanla bitecek zincirin her bir halkasının içinde doğum ile ölümü, doğru ile yanlışı, temiz ile pisi, sevinç ile kederi, mazlum ile zalimi, hak ile batılı, aydınlıkla karanlığı kısacası bütün zıtlıkları barındırır.
Tarihin ana eksenini süreklilik ve değişim oluşturuyorsa da iyi ile kötünün mücadelesi asla değişmedi ve değişmeyecektir. Çünkü insan İyi ve kötü davranış sergileyebilme yeteneğine uygun olarak yaratılmıştır. Bu açıdan baktığımızda tarih zamanda değil, zaman tarihte yaşamaktadır. Sanıldığı gibi tarih geçmişte yaşanıp bitmiş değildir etkileri bakımından her gün devam etmektedir.
Yakın tarihteki tartışmalara baktığımızda 1930’larda ‘’idealizm ve realizm’’ 60’larda ‘’gelenekçilerle davranışçılar ’’90’lar da ‘’pozitivist ve post-pozitivist’’ teorilerin tartışıldığını görürüz.
Toplumların tarihi tabii akış içinde süreklilik gösterir. Bu süreklilik birbirini takip eden nesiller ile her devirde varlığını devam ettirir. Özellikle gençler tarihin muhasebesini iyi yapabildikleri ölçüde enerjilerini ve çağın imkânlarıyla birleştirerek yeni ufuklara yönelebilirler.
Yıllar aylardan, aylar haftalardan, haftalar günlerden, günler saatlerden, saatler saniyelerden oluştuğuna göre, demek ki, her anımız tarihi bir anı oluşturur. Bu durumun muhasebesini yaptığımızda geleceğe karşı çok büyük bir sorumluluğumuzun olduğunu fark ederiz.
Taha Akyol bir yazısında şöyle demişti: ‘’Tarih kesintisiz akan bir nehir gibidir’’ tarihin bütün aşamalarında iyilikle kötülüğün değişmez mücadelesi de kesintisizdir. O zaman iyilerin boşa harcayacak bir tek anı bile yoktur. Her anımızı iyi bir başlangıç yapmak için bize verilmiş fırsat olduğunu unutmamak gerekir.
Müslümanların içinde geçtiği tarihi sürecin muhasebesini yapmak gerekirse; bugün Müslümanlar topluca acı çektikleri aşikârdır. Ancak böyle devam edemeyeceklerinin de farkındalar. Buradan iyi bir tecrübe ile insanlığın özlem duyduğu adalet ve barışı sağlamak için yeniden umut olacaklarını düşünüyorum. Mustafa Kutlu ile bu konuları konuşurken şöyle demişti: ‘’Adalet ve barışı sağlarsa ancak Müslümanlar sağlar. Çünkü Müslümanlar muhasebe sonuçlarının açıklanacağı güne inanırlar’’
Dolaysıyla yaşadığımız her anımız tarihi oluşturur her tarihin bir muhasebesi mutlaka olacaktır. Umarım 2020 yılını bu bilinçle yaşarız.