Muhalif hakaretler…
Sözlükte “bir nesneyi düzgün ve iyi durumda bulunması için özenle gözetip korumak” anlamına gelen siyaset, “toplumun işlerini üzerine alma, yürütme, yönetme işi, insan topluluklarını yönetme sanatı” şeklinde tanımlanır. Siyaset; yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerdir. Bu ilişkilerde adalet, ehliyet, emanet ve istişare olmak üzere bazı temel kavramlara dikkat etmek gerekir.
Demokrasilerde iktidar olduğu
gibi muhalefet de bulunmaktadır. İktidarın dışında olan parti veya partilere
muhalefet denmektedir. Muhalefetin TDK’deki diğer tarifleri ise “bir
tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık” , “Karşı
görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu” şeklindedir. Ülkemizdeki
muhalefet partilerinin çoğu muhtemelen son iki tarifi kendilerine ölçü
almışlardır. Ölçü yanlış olunca da yapılanlar yanlış oluyor.
İnancını yaşamak isteyenlerin
karşısına her tülü engeli çıkarıp, üniversitelerdeki başörtü zulmünü sona
erdirmek için 411 milletvekilinin kabul ettiği yasayı anayasa mahkemesine
taşıyarak iptal ettirmek, kameralar önünde çarşaflı kadınlara parti rozetini
takıp kamera arkasında sahneden aşağı atıp sonra da dindar gözükmek için
takıyyenin kralını yapmak dinimize hakarettir.
İktidar olduğunda ülkenin her tarafından
adını sildirmek için canhıraş bir şekilde çalışıp hatta paraların üzerinden
bile resmini kaldırarak kendi resmini basmak, Kemalizm perdesi arkasına sığınıp
her türlü melanetine Atatürk’ü paravana yapmak, Atatürk’e
hakarettir.
Makam ve mevki uğruna bütün
değerlerini bir kenara koyarak okyanus öteleriyle iş tutup siyaset yaptığı
parti liderini kaset kumpası ile devirerek “istemem yan cebime koy” misalinden
görünüp yerine parti liderliğine geçmek liderine ve seçmenine
hakarettir.
Örgütlerinin her kademesinde
bulunan kadınlara yanlış gözle bakıp hemen hemen her gün taciz ve tecavüz
olaylarıyla çalkalanmasına rağmen üç maymunu oynamak ve hiçbirisiyle ilgili
resmi veya gayri resmi bir adım bile atmamak kadınımıza
hakarettir.
Halkın oyuyla seçilerek meclise
giren milletvekillerinin yemin etmesine engel olmak, on tane Cumhurbaşkanının
seçildiği sistemi 367 hukuk garabetiyle tıkayarak, anti demokratik hukukçular
aracılığı ile ülkeyi çıkmaza sürüklemek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
hakarettir.
Hâkimiyet kayıtsız şartsız
milletindir diyerek, geri planda milleti hâkimlerle ve savcılarla yönetmeye kalkarak
demokrasi düşmanlarını haklı göstermeye çalışmak, kendi sultalarını güvence
altına almak için özverili insanlarla kavga etmek, kendi gayri ahlaki işlerinin
faturasının hükümet ve Cumhurbaşkanına yüklemeye çalışmak demokrasiye
hakarettir.
İktidarı yıpratabilmek için
mütevazı mutfaklardan görüntü verip lüks otellerin en pahalı odalarında ikamet
etmek milletimize hakarettir.
Ekranlarda sahte evrak gösterip
içeriği ile ilgili yalan yanlış bilgilerle algı oluşturmaya çalışmak hukuka
hakarettir.
Millete her türlü baskıyı
yaptıktan sonra oy için helalleşelim demek aklımıza hakarettir.
Milletin en sıkıntılı günlerinde,
depremde, selde, yangında, kara kışta, ya tatilde, ya balıkçıda, ya da kayakta sefa
sürüp görüntülerin ifşa olduktan sonra suçunu örtebilmek için o görüntüleri
medyaya verenlere savaş açarak konuyu asıl mecrasından saptırmaya çalışmak şehrimize
hakarettir.
Bunca hakaretin karşılığı da onca
seçimde millet tarafından verilmiştir, anlayana…