Muhalefette komik işler!
Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir muhalefetle karşı karşıya
kalınamayacağını” söylemiş.
Aslında…
“Hiçbir iktidara böyle bir
muhalefet nasip olmamıştır!” da diyebilirdi.
İktidar
önde gelenleri, CHP ve HDP’nin başına çektiği “muhalefet takımı”ndan hiç de şikâyetçi değildir herhalde.
Şu
“Atatürk Havalimanı’na Millet Bahçesi
yapma” işine muhalefetmeselesine geliyorum…
Muhalefetin
amacı “sandık yoluyla” iktidara
gelmektir, değil mi?
Politika
dünyasını yakından tâkip etmeye çalışan gazeteciler, her partinin “iktidarda kalma” ya da “iktidara gelme”taktik ve
stratejilerini bilmek isterler.
Kimin
ne yaptığını, ne yapmaya çalıştığını tahmin etmeye ve değerlendirmelerinde bu
tahminlere yaslanmaya çalışmak işlerinin bir parçasıdır.
Bu
işlere uzun yıllardır kafa yoran bir gazeteci olarak, hem iktidarın hem de
muhalefetin yaptıklarını anlamlandırmaya çalışırım.
Bugün
de…
İktidar
açısından baktığımda, şunu görüyorum ki…
Bence,
kendisi açısından mantıklı stratejiyle tartışmaları “hane halkı ekonomisinin” mümkün olduğunca uzağında tutmaya
çalışıyor…
İktidar
önde gelenleri, “hayat pahalılığı”
meselesi hakkında konuşurken, bu işlerin zamanla düzene gireceğini,
milletimizin 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne kadar bunun güçlü emarelerini
hissedeceğini söylüyor…
“Biraz daha sabır”
diyor.
Süreyi
kullanmak istiyor…
Bu,
iktidar açısından “makûl” bir
strateji…
Tuhaf
olan öbür tarafın yaptığı…
Muhalefetin
yüzde 90’ını temsil eden partilerin,
özellikle
HDP etkisindeki CHP’nin, gündemi “vatandaşın
günlük problemlerinden” uzaklaştırıp, Atatürk Havalimanı’na Millet Bahçesi
yapılmasına çekmesi…
Kendisine avantaj sağlayacak
konulardan uzaklaştırması…
Gündemi
dağıtması…
CHP
Zihniyeti’nin “dar koridorlarına”sıkıştırması..
Tuhaf
değil mi?
Yazının
girişinde, Sayın Kurum’un muhalefete dair sözlerini “Hiçbir iktidara böyle bir muhalefet nasip olmamıştır!” formuna
dönüştürdüm ya…
“Ana”
Muhalefet, öylesine saçma sapan, hatta komik işler yapıyor ki…
Akla
ziyan…
Atatürk
Havalimanı tartışmasını, “Atatürk’e
ihanet”e çekmek kadar saçma bir tutum olabilir mi?
Herkes
biliyordur da…
Altını
tekrar tekrar çizmekte mahsur yok:
“O Havalimanı’na Atatürk Havalimanı
ismini veren Darbeci Kenan Evren!”
Hâl
böyle olduğu halde, Millet Bahçesi’ne muhalefeti, “Atatürk’ün aziz hatırasına” yaslandırmanın mânâsıne?
Yani…
Yeşilköy
Havalimanı’nın ismini “Atatürk
Havalimanı”na döndürdü diye…
Darbeci
Kenan Evren, Atatürk’ün aziz hatırasına hürmet mi göstermiş oluyor!..
Onun
için mi yaptı bu işi, yoksa berbat işlerine “meşruiyet kazandırmak” için mi istismar etti, Atatürk’ün Aziz
Hatırasını!..
Yok,
bu işte Atatürkçülük’ten yürünmez…
Hele
hele, Canan Kaftancığlu gibi, (Millet
Bahçesi’ne tepki eylemi duyurusuna kadar) Mustafa Kemal’in sonundaki “Atatürk’ü” dile getirmekten imtina
eden bir politikacıyı öne çıkartmakla hiç olmaz bu işler…
Bari,
Atatürkçülüğü yüzde yüz tescilli bir isim üstlenseydi bu konudaki önderliği…
Mesela…
Bedri Baykam.
Büyük
CHP’li, Büyük Atatürkçü..
Hem
de “ressam”, “sanat”la, çevreyle
alâkası da var yani!..
*
Kaftancıoğlu’nun çağrısıyla oralara toplanan cılız kalabalığın, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!”
sloganlarını işittiniz…
Sosyal
medya hesabımda yer verdim, oraya da bakabilirsiniz, ne kadar da cılız slogan
atışlar…
Hatırlarsınız;
Saygısız
BDP’lilerden biri, “Mustafa Kemal’in generali
olsanız, ne yazar it sürüleri!” diye hakaret edince…
Bendeniz
tepkimi açıkça ortaya koymuş ve esas tepki göstermesi gerekenlerin sessizliklerini
üzüntüyle karşıladığımı ifade etmiştim...
O
saygısız, bu hakaretleri nasıl da gür sesle savuruyordu, hiç unutmam!
Millet
Bahçesi’ne tepki eylemindeki “seslere”
baktım, üç beş yaşlı vatandaşımız, duyulur duyulmaz slogan atıyor…
Diğerleri
oralı değil…
Piknik
havasında!..
Olmaz
bu!..
Bir
kere…
Havalimanı
meselesinin Mustafa Kemal
Atatürk
ile alâkası yok…
O
slogan da öyle atılmaz!..
Oralara
kadar gitmişseniz…
“İnlesiiiin, inlesin!”
diyeceksiniz en azından!
*
Mesele,
çevre meselesi…
Hani,
Gezi Olayları’nda “iki ağaç için”
ortalığı birbirine katanların, İstanbul’un özellikle de ağırlıklı olarak “Varsıl” CHP’lilerin yaşadığı semtlerine
nefes aldıracak böyle bir hamleye karşı çıkmaları, “çevrecilik” misyonunu da İktidar’a yönlendirmez mi?
Neresinden
baksanız tuhaf?
İstanbul’a
dünyanın en büyük havalimanlarından biri yapılmış, bir de Sabiha Gökçen var.
Yeşilköy’dekinin
bir bölümü de, acil durumlar için,
hastaneye hizmet vermesi için muhafaza ediliyor.
Orasa,
-Allah korusun- bir deprem sonrasında da, vatandaş için güvenli, sığınılan alan
olacak…
Oraların
trafiği de içinden çıkılmaz hâl almıştı İstanbul için…
Yani…
Uzatmayayım…
Ben
Muhalefet Partilerinden birinin genel başkanı olsaydım, bu konuya girmek
istemezdim.
Konu
mu yok girilecek!
YENİ
BÖLÜM
CÜBBELİ AHMET HOCA BİR CİLÂ DAHA
ATSA!
Fatih
Altaylı’nın Başbakan Erdoğan’a “Allah
razı olsun” demesi…
Sayın
Erdoğan, Başbakanlık günlerinde, oraların yeşil alan olacağını söyleyince, “Allah razı olsun!”duasını almıştıFatih
Altaylı’dan…
Cübbeli Ahmet Hoca’yı
misafir ettiği günlere denk gelmiş
olabilir bu ruh hâli…
Fatih
Altaylı’nın, hem de Sayın Erdoğan’a “Allah
razı olsun” demesi az bir şey mi?
Muhterem
Cübbeli Ahmet Hoca, bugünlerde “çark
eden” Talebesi’ne bir “cilâ” daha
atsa, müsait vaktinde…
Bir
de…
Kemal Kılıçdaroğlu
videosu dolaşıyor sosyal medyada…
Kendisi,
bu Millet Bahçesi işinin kendi projeleri olduğunu söylemekte…
“Telefonlarının dinlenmesinden
dolayı projelerinin aşırıldığını” filan iddia ediyor.
E,
tamam o zaman!..
İntihal Dâvâsı
açın, oldu olacak!
Unutmadan;
Bizim
“Reyting Ümit” dediğimiz Zafer
Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da
şöyle yazmış bu durumda:
“CHP Genel Başkanı, Atatürk
Havalimanı için yapılan Millet Bahçesi projesi için, ‘Ak Parti telefonlarımızı
dinleyerek bizden çaldı’ diyor. Bu durumda, bugün başlayan bu yıkılma bir
sorununuz yok demektir!”
*
Ümit
Özdağ ve arkadaşları CHP’yi “Sarı
Muhalefetin başı” olarak nitelendiriyor…
Ben,
kimse için bunu demem…
Demem
de…
Ortada
bir tuhaflık olduğu da açık.
“Komplo”
teorilerine girmek de, lâfı uzatır şimdi…
İyisi
mi, meselenin “CHP’nin Cumhurbaşkanlığı
seçimine doğru yaşadığı iç çekişmelerle” alâkalı olduğunu söyleyip konuyu geçiştireyim…
Kılıçdaroğlu Kanadı,
meseleyi “Atatürk’e” taşıyarak, HDP
ile “kanka” olunmasından rahatsızlık
duyan CHP’lilere pas atmak mı istedi, ne yaptı?
Politikayı
yakından tâkip edenler bilir:
İçerideki
çekişmelere,
dışarıdaki
çekişmelerden daha fazla önem verilir!..