Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.32
Gram Altın
2970.42
BIST 100
9632.07
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 May 2022

Muhalefette komik işler!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir muhalefetle karşı karşıya kalınamayacağını” söylemiş.

Aslında…

“Hiçbir iktidara böyle bir muhalefet nasip olmamıştır!” da diyebilirdi.

İktidar önde gelenleri, CHP ve HDP’nin başına çektiği “muhalefet takımı”ndan hiç de şikâyetçi değildir herhalde.

Şu “Atatürk Havalimanı’na Millet Bahçesi yapma” işine muhalefetmeselesine geliyorum…

Muhalefetin amacı “sandık yoluyla” iktidara gelmektir, değil mi?

Politika dünyasını yakından tâkip etmeye çalışan gazeteciler, her partinin “iktidarda kalma” ya da “iktidara gelme”taktik ve stratejilerini bilmek isterler.

Kimin ne yaptığını, ne yapmaya çalıştığını tahmin etmeye ve değerlendirmelerinde bu tahminlere yaslanmaya çalışmak işlerinin bir parçasıdır.

Bu işlere uzun yıllardır kafa yoran bir gazeteci olarak, hem iktidarın hem de muhalefetin yaptıklarını anlamlandırmaya çalışırım.

Bugün de…

İktidar açısından baktığımda, şunu görüyorum ki…

Bence, kendisi açısından mantıklı stratejiyle tartışmaları “hane halkı ekonomisinin” mümkün olduğunca uzağında tutmaya çalışıyor…

İktidar önde gelenleri, “hayat pahalılığı” meselesi hakkında konuşurken, bu işlerin zamanla düzene gireceğini, milletimizin 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne kadar bunun güçlü emarelerini hissedeceğini söylüyor…

“Biraz daha sabır” diyor.

Süreyi kullanmak istiyor…

Bu, iktidar açısından “makûl” bir strateji…

Tuhaf olan öbür tarafın yaptığı…

Muhalefetin yüzde 90’ını temsil eden partilerin,

özellikle HDP etkisindeki CHP’nin, gündemi “vatandaşın günlük problemlerinden” uzaklaştırıp, Atatürk Havalimanı’na Millet Bahçesi yapılmasına çekmesi…

Kendisine avantaj sağlayacak konulardan uzaklaştırması…

Gündemi dağıtması…

CHP Zihniyeti’nin “dar koridorlarına”sıkıştırması..

Tuhaf değil mi?

Yazının girişinde, Sayın Kurum’un muhalefete dair sözlerini “Hiçbir iktidara böyle bir muhalefet nasip olmamıştır!” formuna dönüştürdüm ya…

“Ana” Muhalefet, öylesine saçma sapan, hatta komik işler yapıyor ki…

Akla ziyan…

Atatürk Havalimanı tartışmasını, “Atatürk’e ihanet”e çekmek kadar saçma bir tutum olabilir mi?

Herkes biliyordur da…

Altını tekrar tekrar çizmekte mahsur yok:

“O Havalimanı’na Atatürk Havalimanı ismini veren Darbeci Kenan Evren!”

Hâl böyle olduğu halde, Millet Bahçesi’ne muhalefeti, “Atatürk’ün aziz hatırasına” yaslandırmanın mânâsıne?

Yani…

Yeşilköy Havalimanı’nın ismini “Atatürk Havalimanı”na döndürdü diye…

Darbeci Kenan Evren, Atatürk’ün aziz hatırasına hürmet mi göstermiş oluyor!..

Onun için mi yaptı bu işi, yoksa berbat işlerine “meşruiyet kazandırmak” için mi istismar etti, Atatürk’ün Aziz Hatırasını!..

Yok, bu işte Atatürkçülük’ten yürünmez…

Hele hele, Canan Kaftancığlu gibi, (Millet Bahçesi’ne tepki eylemi duyurusuna kadar) Mustafa Kemal’in sonundaki “Atatürk’ü” dile getirmekten imtina eden bir politikacıyı öne çıkartmakla hiç olmaz bu işler…

Bari, Atatürkçülüğü yüzde yüz tescilli bir isim üstlenseydi bu konudaki önderliği…

Mesela…

Bedri Baykam.

Büyük CHP’li, Büyük Atatürkçü..

Hem de “ressam”, “sanat”la, çevreyle alâkası da var yani!..

*
Kaftancıoğlu’nun çağrısıyla oralara toplanan cılız kalabalığın, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganlarını işittiniz…

Sosyal medya hesabımda yer verdim, oraya da bakabilirsiniz, ne kadar da cılız slogan atışlar…

Hatırlarsınız;

Saygısız BDP’lilerden biri, “Mustafa Kemal’in generali olsanız, ne yazar it sürüleri!” diye hakaret edince…

Bendeniz tepkimi açıkça ortaya koymuş ve esas tepki göstermesi gerekenlerin sessizliklerini üzüntüyle karşıladığımı ifade etmiştim...

O saygısız, bu hakaretleri nasıl da gür sesle savuruyordu, hiç unutmam!

Millet Bahçesi’ne tepki eylemindeki “seslere” baktım, üç beş yaşlı vatandaşımız, duyulur duyulmaz slogan atıyor…

Diğerleri oralı değil…

Piknik havasında!..

Olmaz bu!..

Bir kere…

Havalimanı meselesinin Mustafa Kemal

Atatürk ile alâkası yok…

O slogan da öyle atılmaz!..

Oralara kadar gitmişseniz…

“İnlesiiiin, inlesin!” diyeceksiniz en azından!

*

Mesele, çevre meselesi…

Hani, Gezi Olayları’nda “iki ağaç için” ortalığı birbirine katanların, İstanbul’un özellikle de ağırlıklı olarak “Varsıl” CHP’lilerin yaşadığı semtlerine nefes aldıracak böyle bir hamleye karşı çıkmaları, “çevrecilik” misyonunu da İktidar’a yönlendirmez mi?

Neresinden baksanız tuhaf?

İstanbul’a dünyanın en büyük havalimanlarından biri yapılmış, bir de Sabiha Gökçen var.

Yeşilköy’dekinin bir bölümü de, acil durumlar için, hastaneye hizmet vermesi için muhafaza ediliyor.

Orasa, -Allah korusun- bir deprem sonrasında da, vatandaş için güvenli, sığınılan alan olacak…

Oraların trafiği de içinden çıkılmaz hâl almıştı İstanbul için…

Yani…
Uzatmayayım…

Ben Muhalefet Partilerinden birinin genel başkanı olsaydım, bu konuya girmek istemezdim.

Konu mu yok girilecek!

YENİ BÖLÜM

CÜBBELİ AHMET HOCA BİR CİLÂ DAHA ATSA!

Fatih Altaylı’nın Başbakan Erdoğan’a “Allah razı olsun” demesi…

Sayın Erdoğan, Başbakanlık günlerinde, oraların yeşil alan olacağını söyleyince, “Allah razı olsun!”duasını almıştıFatih Altaylı’dan…

Cübbeli Ahmet Hoca’yı misafir ettiği günlere denk gelmiş olabilir bu ruh hâli…

Fatih Altaylı’nın, hem de Sayın Erdoğan’a “Allah razı olsun” demesi az bir şey mi?

Muhterem Cübbeli Ahmet Hoca, bugünlerde “çark eden” Talebesi’ne bir “cilâ” daha atsa, müsait vaktinde…

Bir de…

Kemal Kılıçdaroğlu videosu dolaşıyor sosyal medyada…

Kendisi, bu Millet Bahçesi işinin kendi projeleri olduğunu söylemekte…

“Telefonlarının dinlenmesinden dolayı projelerinin aşırıldığını” filan iddia ediyor.

E, tamam o zaman!..

İntihal Dâvâsı açın, oldu olacak!

Unutmadan;

Bizim “Reyting Ümit” dediğimiz Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da şöyle yazmış bu durumda:

“CHP Genel Başkanı, Atatürk Havalimanı için yapılan Millet Bahçesi projesi için, ‘Ak Parti telefonlarımızı dinleyerek bizden çaldı’ diyor. Bu durumda, bugün başlayan bu yıkılma bir sorununuz yok demektir!”

*

Ümit Özdağ ve arkadaşları CHP’yi “Sarı Muhalefetin başı” olarak nitelendiriyor…

Ben, kimse için bunu demem…

Demem de…

Ortada bir tuhaflık olduğu da açık.

“Komplo” teorilerine girmek de, lâfı uzatır şimdi…

İyisi mi, meselenin “CHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru yaşadığı iç çekişmelerle” alâkalı olduğunu söyleyip konuyu geçiştireyim…

Kılıçdaroğlu Kanadı, meseleyi “Atatürk’e” taşıyarak, HDP ile “kanka” olunmasından rahatsızlık duyan CHP’lilere pas atmak mı istedi, ne yaptı?

Politikayı yakından tâkip edenler bilir:

İçerideki çekişmelere,

dışarıdaki çekişmelerden daha fazla önem verilir!..