Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ocak 2021

Muhalefette çirkin derinlik!

İnsanlığın üzerinde yükseldiği sütunlardan bir tanesi de doğruluktur. İnancımızda da doğrudan, iyiden yana olmak, kötüden uzak olmak, kötülüklere mani olmak esastır. Buna “Emri bil ma’ruf, nehyi ani’l münker” deniliyor. Bu açıdan İslamiyet; muhalefeti, ihtilafı, farklı düşünmeyi değerli bulur. Yeter ki gaye, iyiye ve hayra hizmet olsun. Bütün farklılıkları ile muhalefet, her ülkenin yönetimi için gereklidir, hatta zorunludur.

Demokratik rejimlerin olmazsa olmazı çok partili olmaktır ve dolayısıyla muhalefettir. İktidar partisi dışında parti ya da partilerin aktif siyaset yapmadığı ya da yapamadığı hiçbir ülkede demokrasiden bahsedilemez. Bir ülkede istediği kadar seçim yapılsın, şayet muhalefet parti/leri de özgür ve şeffaf bir şekilde seçimlere giremiyorsa, siyasi faaliyetlerini özgürce icra edemiyorsa o ülkede demokrasi ve özgürlükten bahsedilemez.

***

Her yönüyle gelişmiş ülkelere bakın, orada mutlaka muhalefet iktidardan bir adım öndedir. Muhalefet ileri görüşlülüğüyle iktidara yol göstermeli; vatandaşın refah ve huzurunu, devletin ve milletin geleceğini parti hesaplarının önüne geçirerek büyük hedefler belirlemelidir.

Küçük hesaplar muhalefeti kurtarmadığı gibi devletin ve milletin yararına da vesile olmayacaktır. Meselâ CHP’nin küçük muhalefeti, CHP’ye 80 yıldır bir şey kazandırmadı. Bunun üzerine yeni CHP, değişiklik yapalım dedi; büyük yalanlarla büyük hedeflere ulaşmayı denedi ve hâlâ buna devam ediyor.

***

Bu uzun girişi, Gelecek Partisi Genel Başkanı eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nu taklid edercesine yaptığı açıklamaya binaen yazdım.

Davutoğlu, pazar günü yardımcısı Selçuk Özdağ’ın saldırıya uğramasının ardından yaptığı açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanı Selçuk Beyi aradı, ama MHP’den çekindiği için kendisine geçmiş olsun demedi.” dedi.

Utandım! Kendisine vakti zamanında serdettiğim övgülerden dolayı yüzüm kızardı. Gerçi bu hareketin lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan kimin elinden tutsaydı biz ona saygı duyar, onu severdik.

Düşünebiliyor musunuz?

Cumhurbaşkanı, eski yol arkadaşının saldırıya uğradığını duyar duymaz, (partiden ayrıldıktan sonra yaptığı çirkin açıklamaları yok sayarak) bizzat kendisini arıyor, durumunu soruyor ve saldırı hakkında birinci ağızdan bilgi alıyor, ama Ahmet Davutoğlu’nun anlayışına göre Selçuk Özdağ’a geçmiş olsun demiyor.

Bu dibe vurmadır. Muhalif siyaset böyle yapılmaz. Zerre kadar vicdanı olan bir insan da bilir ki bir insan hastalanınca, kaza geçirince, saldırıya uğrayınca kendisini arayan herkes geçmiş olsun dileklerini iletmek için arayıp sorar.

Eğer Sayın Davutoğlu’nu böyle bir açıklamaya sevk eden Selçuk Özdağ’ın kendisine verdiği bilgi ise çok ayıp! Kendisini telefonla arayan Sayın Cumhurbaşkanı’nın durumuna üzüldüğünü, yapabilecek bir şeyin olup olmadığını sorduğunu duymamış olamaz Selçuk Özdağ. Buna rağmen Davutoğlu’nu etkilemiş ise bu çifte ayıptır.

Şayet Selçuk Özdağ Genel Başkanı Davutoğlu’na, “Cumhurbaşkanı aradı, ama geçmiş olsun demedi” deseydi bile Davutoğlu’nun, “Selçuk Bey, aramanın kendisi ‘geçmiş olsun’dur hatta dahası bir şeydir, sakın böyle bir şeyi ağzına alma” diye uyarmalı idi.

Yok!

Başbakanlık yapmış genel başkan, “Sayın Cumhurbaşkanı Selçuk Beyi aradı, ama ‘MHP’den çekindiği için!’ geçmiş olsun demedi!!!” diyor ve bununla muhalefet yaptığını zannediyor.

Yazık! Çok yazık!

Çok düşündüm, Sayın Davutoğlu neden böyle bir açıklamaya ihtiyaç duysun?

Cevabını da buldum! Ahmet Davutoğlu Kılıçdaroğlu’na kendisini kanıtlamak zorundaydı ve “Bak Kemal Bey, aramızda bir fark kalmadı, çirkin ve kirli muhalefet ise ona da varım…” demeklebunu yaptı.

Evet, AK Parti Genel Başkanlığı, Başbakanlık yapan Stratejik Derinlik sahibi Davutoğlu’nun geldiği nokta burası.

Ülkem adına üzüldüm! Muhalefetin içinde bulunduğu acınası durum hayra alamet değil.

Üzgünüm!