Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2323.46
BIST 100
9140
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Haziran 2022

Muhalefetin perişanlığı

Türkiye seçim atmosferine giriyor. Ekonomide ciddi sıkıntılar var. Enflasyon hızla tırmandı. Ege’de, Akdeniz’de kıskaca alınma ve kuşatılma tehdidi yaşıyoruz. NATO ile sıkıntılar tırmandı.

Türkiye’nin içinden geçtiği durum muhalefetin başına konmuş bir devlet kuşu.

Anacak muhalefet hep “dam başında saksağan” havalarında.

Bizim nesiller bugüne benzer bir ortamı yetmişlerde yaşamıştı.

Enflasyon her yıl aralıksız 100-120’lerde seyrediyordu. Ülkede ampul, çay, şeker, benzin, mazot, gazyağı, kömür, margarin, et her şey karaborsa idi.

Ecevit ve Demirel ardı sıra başbakan oluyor, bir yılı tamamlayamadan yer değiştiriyorlardı. İktidara gelen kısa sürede umutları tüketiyor, muhalefete düşüyordu.

Ecevit “Karaoğlan” “Kıbrıs Fatihi” şişirmeleri ile birkaç kez iktidara iteklense de kısa sürede balonu sönüyordu.

Anarşi ve terör en ücra sokaklara kadar yayılmıştı.

Sonunda, Demirel “24 Ocak” kararları ile ekonomiye neşter attı.

“24 Ocak” kararlarının mimarı Demirel’in müsteşarı Özal’dı.

Anarşi ve terör bahanesiyle yapılan 12 Eylül’ün darbecileri bile ekonomi bakanlığını Özal’a vermek zorunda kaldılar.

1983’de darbeyle ara verilen demokrasiye tekrar dönülüyor seçimlere gidiliyordu.

Üç parti kuruldu.

Seçime giren partilerden ikisi cuntanın-devletin partisi, Özal’ın ANAP’ı ise halkın partisi idi.

Halk Özal’ı yeterince tanımıyordu.

Özal eline kalemi aldı, ekranlara çıktı. Konuşurken hep kalemi elinde olurdu.

Özal kalemi ile halkı ikna etti.

KİT adı verilen o yıllarda karadelik denilen, devletin kanını emen kamu iktisadi devlet teşekküllerini, yani devlet işletmelerini devletin sırtından atacak, ülkeyi serbest piyasa ekonomisine geçirecek, din ve fikir özgürlüğü getirecekti. Bolluk vadetmediği gibi kemerleri sıkacağını açıkça söylüyordu.

Halk Özal’a inandı ve güvendi.

Rakipleri Sunalp ve Calp’ın bol keseden vaatlerine itibar etmedi.

Calp’in partisi bildiğimiz CHP’ydi.

Cuntanın adayı Sunalp’in partisi de klonlanmış CHP’ydi.

Özal, cuntanın seçimlerdeki türlü fırıldak ve çelmelerine, darbe lideri Evren’in açıkça kösteklerine rağmen ipi göğüsledi.

Seçimleri kazanmış olmasına rağmen Devlet Başkanı Evren Hükümet kurma görevini Özal’a vermemek için ayak sürüdü. Sonunda mecburen hükümeti kurma görevini Özal’a verdi.

Günümüz muhalefet liderlerinin hiçbirinin ekonomik donanımları Özal kıratında değil.

Ekonominin uluslararası şartlar ve pandemi tesiriyle de girmiş olduğu olağanüstü darboğaza, mevcut hükümetten daha göz doldurucu, daha ikna edici reçeteleri yok, tabii ki olması gerekirdi.

İçlerinde ekonomi tecrübesi en fazla olan Ali Babacan’ın ne dilinde ne elinde Özal vari ne bir formül ne de reçete var. Muhtemelen ne yapacağını da bilmiyor, olsa anlatırdı.

Babacan halktan vize almak yerine, laik çevrelerden, global güç odaklarından vize almaya çabalıyor.

Bu çirkin yolun, çıkmaz sokak olduğunu, “antika politikacılar müzesi”nde yerini aldığında görecektir.

Laik çevreler, “asıl CHP” dururken neden “çakma CHP”ye destek olsunlar?

Babacan’ın AK Parti’yi 20 yıldır iktidarda tutan ruhu kavrayamamış, bu ruha katılmamış, katılıyormuş gibi yapmış, olması esef vericidir.

Elinde yaraya merhem bir reçete olmayan Davutoğlu da tüm enerjisini sen-ben kavgasına harcıyor.

Davutoğlu da Babacan gibi laik çevrelerin gözünün içine bakıyor, onlardan vize alma derdinde, halkı tınmıyor, halk kırmızı kartı gösterince Hanya’ yı, Konya’yı görecektir.

Davutoğlu ve Babacan neden iki partidirler, anlaşılabilmiş değildir.

Kılıçdaroğlu’na gelince ne ekonomi ne de halk umurunda…

Getirildiği zoraki Genel Başkanlığı kısa süre daha sürdürüp, dolmakta olan miadıyla sahneyi terk edecek gibi gözüküyor.

CHP bir asra dayanan tarihi geçmişi ile orantılı bir ağırlığa ve ciddiyete sahip değil. Sovyetler sonrası çöken “Sol ideoloji” gibi CHP de harabeye döndü.

CHP, PKK meselesinde bile yalpa yapıyor, devlet kuran partiye yakışır omurgalı, kararlı bir duruş sergileyemiyor.

Yunanistan’la son sürtüşmelerde takındıkları “Ege Adaları Yunanistan’ındır” tavrı ile yine “Pes!” dedirttiler, yine yanıltmadılar.

Bu bir “CHP Klasiği” oldu.

Akşener, sanki Cem Uzan vari gidiyor, global rüzgarlarla şişirilen balonu bir anda sönebilir.

Akşener’inde ne sihirli bir formülü ne iddiası var, ne sorunları, ne çözümleri biliyor, ne de umurunda.

“Ülke” odaklı değil, “Erdoğan’ı indirme” odaklı yavan, kozmopolit “indireceğim!, indireceğim!, indireceğim!” politikası yapıyor.

Erdoğan’ın işi zor görünmüyor.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan